Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4013 E. 2024/5164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, Yargıtay'ın daha önce tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği yönünde bozma kararı vermesine rağmen, yerel mahkemenin boşanmanın kesinleştiği gerekçesiyle tedbir nafakası talebi hakkında karar vermemesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın bozma ilamında, kadına verilmesi gereken tedbir nafakasının dava tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar olan süreyi kapsadığının açıkça belirtilmiş olması ve yerel mahkemenin tedbir nafakası yönünden yeniden hüküm kurması gerekirken, yazılı şekilde karar vermesinin doğru olmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2024/29 E., 2024/165 K.

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tedbir nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evliliğin ilk yıllarından itibaren erkeği ticari hesaplarına kefil yaptığını, kadının yüklü miktarda borç yaptığını ve bu konuda erkeğe bilgi vermediğini, çok kez boşanma isteğini dile getirdiğini, boşanma davası açıp erkeği rezil edeceği yönünde tehdit ettiğini, aşağılayıcı ifadeler kullandığını, erkeğe güvenmediğini sıklıkla dile getirdiğini, erkeğin Kırklareli'ye tayin olduğu zaman onunla gelmediğini, bir süre sonra İstanbul'da eczane devraldığını, 2017 yılında erkeğin kadının borçları yüzünden icra takiplerine maruz kaldığını, taşınmazı üzerine ipotek konulduğunu öğrendiğini, kadının bu konulara ilişkin açıklama yapmadığını, borçların büyük kısmının edinilmiş malların satılması ve erkeğin ailesinin yardımları ile ödendiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, erkek yararına 250.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik süresince birden fazla yatırım yaptıklarını bunlardan bazılarının başarısız olduğu durumlarda erkeğin kadına kırıcı ifadelerde bulunduğunu, hakaret ettiğini, kadını ekonomik olarak zora sokma amacında olduğunu, ekonomik olarak çaresiz bıraktığını, kadını aile ve dostlarının yanında rezil ettiğini, boşanma iradesini ortaya koyarak "boş ol" dediğini, kadının çevresi ile görüşmesine engel olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 300.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ortak çocuk Ahmet Furkan’ın velâyetinin anneye bırakılmasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk Ahmet Furkan yararına ise 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2021 tarihli kararı ile; Davalı-karşı davacı kadının eşinden habersiz büyük meblağlı borçlanmalar yaptığı, eşinin akrabalarına krediler çektirterek bunları eşinin öğrenmemesini istediği, yüksek miktarda borçlanmalarını eşinden habersiz yaparak güveni sarsıcı eylemde bulunduğu, eşine karşı bu yönde dürüst davranmadığı, eşinden boşanacağını her ortamda söylediği, başkalarının yanında erkek ile mesleğinden dolayı evlendiğini, onu hakim yaptığını söyleyerek eşini küçük düşürdüğü, davacı-karşı davalı erkeğin ise eşine ağır hakaretler ve küçük düşürücü sözler söylediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin gelirinin kadının gelirinden daha yüksek olduğu, kadının önceden sahip olduğu ve alıştığı ekonomik şartlarının boşanmadan sonra aynı olamayacağı, kadının ekonomik durumunun evlilik birliğindeki şartlarından daha düşük olduğu ve başkaca bir gelirinin olmadığı göz önüne alınarak karar tarihinden itibaren kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir nafakası, kararın kesinleşmesinden itibaren ise aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası ödenmesine, ortak çocuğun yargılama aşamasında ergin olması nedeniyle velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına, yasal şartları oluşmadığından tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı ve nafakanın başlangıç zamanı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2022 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi, davalı-karşı davacı kadın vekili; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile nafakanın başlangıç tarihi yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 18.10.2023 tarihli ilamı ile kadının emekli eczacı olduğu, düzenli gelirinin bulunduğu ve üzerine kayıtlı taşınmaz mallarının bulunduğu, bu hale göre kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceğini ve kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmün yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına, tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden ise kadın yararına ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise onanmasına karar vermiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla; davalı- karşı davacının yoksulluk nafakası yönündeki talebinin reddine, boşanma yönünden kararın kesinleştiği anlaşılmakla kadının tedbir nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- karşı davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakasının reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozmanın gereği olan kadının yararına tedbir nafakası düzenlenmesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 unc maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonrasında İlk Derece Mahkemesince her iki dava da kabul edilerek tarafların boşanmalarına, kadın yararına karar tarihinden itibaren aylık 800,00 TL tedbir nafakasına ve aynı miktarda yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle Dairemiz 18.10.2023 tarihli kararı ile kadın lehine dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği ve kadına yoksulluk nafakası verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararı kaldırılmış ve İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur. İlk Derece Mahkemesince bozma sonrası yapılan yargılamada bozma ilamına uyulmakla hüküm verilmesine rağmen, boşanma yönünden kararın kesinleştiğinden bahisle; kadının tedbir nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde hüküm verilmiştir. Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere kadına verilmesi lazım gelen tedbir nafakası dava tarihinden, kararın kesinleşme tarihine kadar olan süreci kapsamaktadır. Bozma ilamımız ile tedbir nafakasının başlangıç tarihine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi hükmü kaldırılmış ve İlk Derece Mahkemesi hükmü bozulmuş olduğundan, mahkemece tedbir nafakası yönünden yeniden hüküm kurulması gerekir iken, tedbir nafakası yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı kadın vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.