Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4030 E. 2024/4859 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, bozma ilamına rağmen Yargıtay'ın öngördüğü miktarlarda tazminata hükmedilmemesinin ve kesinleşen hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma ilamında belirtilen hususlar ile hakkaniyet kuralları gözetilmeden, Yargıtay'ın öngördüğü miktarlardan daha düşük miktarda tazminata hükmedilmesi ve kesinleşen konulara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi usul ve yasaya aykırı görülerek karar, tazminat miktarı yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1831 E., 2024/10 K.

KARAR : Bozmaya uyulmak suretiyle hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarları yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı kadın yararına 70.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin 4 aydır bir başka bayanla gönül ilişkisi içinde olduğunu, davalı tarafın bu durumu müvekkilinin öğrendiğini duyunca 14.10.2017 günü eşyalarını evden alarak ortak yaşadıkları konutu terk ettiğini ve bir daha evine uğramadığını, davalı tarafın toplum içinde müvekkiline hitaben "kadın işte saçı uzun aklı kısa, sen anlamazsın, sen konuşma, sen karşıma" gibi sözlerle hakaret ettiğini, sürekli bahaneler üreterek müvekkili ile aynı odada kalmadığını, cinsel ilişkiye girmekten kaçındığını, ortak çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, evin faturaları haricinde hiçbir giderini ödemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL manevî 150.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının mesnetsiz olduğunu, hiç bir delil sunulmadığını, davacı tarafın müvekkilini evden kovduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilini küçük gördüğünü beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğini kendisine yüklemiş olduğu maddî sorumlukları gereği gibi yerine getirmediği, eşine karşı toplum içerisinde küçüsemseyici, kırıcı ve incitici şekilde davranmayı alışkanlık hâline getirdiği, davalı erkeğin yatak odasında değil salonda yattığı ve cinsel ilişki kurmaktan imtina ettiği, davacının tanığı olarak dinlenen kardeşinin davalıyı takip ettiği, bir kadını evinden işine, işinden evine bırakırken ve arabada öpüşürken gördüğü, bu şekilde davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının başka bir kadınla zina yaptığı hususunun ise ispat edilemediği, davalı tarafın tam kusurlu davranışları nedeni ile meydana gelen geçimsizlik sonucu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin onarılamaz şekilde temelinden sarsıldığı, sürdürülmesinde taraflar ve toplum açısından bir fayda kalmadığı, bu nedenle davanın kabulüne karar verildiği, davalının tam kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı ve yaşının gereksinim duyduğu sevgi ve şefkatin annesi tarafından sağlanabileceği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, ortak çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, ortak çocuk için hükmedilen aylık 650,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamı ile kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına hükmedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik koşulları dikkate alınarak davacının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmakla, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tazminat isteyen davacının tamamen kusursuz olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları tazminata esas olan fiilin ağırlığı nazara alındığında davacı yararına 25.000,00 TL manevî tazminat takdir edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, davacının evlenme nedeni ile elde edilen ve evlenmeden beklenen menfaatlerinin boşanma nedeni ile zedelendiği, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen eşin kusursuz olduğu ve boşanma sonucu davalının maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi gereği davacı yararına 35.000,00 TL maddî tazminat takdir edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile davacının zina sebebine dayalı davasının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 650,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, yararına 35.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi, maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için hükmedilen nafakanın miktarı, vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkeğin salonda yattığı, cinsel ilişki kurmaktan imtina ettiği kabul edilmiş ve bu durum erkeğe kusur olarak yüklenmiş ise de erkeğin, kadının kız kardeşinin evlerinde kaldığı zaman salonda yatmasının cinsel ilişkiden kaçındığını kabul için yeterli olmadığı, erkeğin evin faturaları dışında evin ihtiyaçları için alış veriş yapmayarak ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğini kendisine yüklemiş olduğu maddî sorumlukları gereği gibi yerine getirmediği, kadına toplum içinde küçümseyici, kırıcı ve incitici şekilde davranmayı alışkanlık haline getirdiği, sadakatsiz davrandığı, kadının da erkeği hakaret ederek evden kovduğu tanık anlatımları ile sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, mahkemece tanık anlatımları ile sabit olduğu halde erkeği hakaret ederek evden kovan kadına kusur yüklenmemesi doğru olmadığı, tarafların çocuğunun 14.07.2022 tarihinde ergin olduğu, erkeğin velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin konusu kalmadığı, kadının çalıştığı, düzenli gelir sahibi olduğunun anlaşıldığı, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılan kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olduğu, boşanmakla maddî menfaatleri zedelenen, yaşanan olaylar nedeniyle kişilik hakları zarar gören az kusurlu kadın lehine maddî-manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu gibi miktarlarının da tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olduğu, bu kapsamda erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında dayanılan ve ispat edilen vakıalar yönünden erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine karar vermek gerektiği sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddedildiği gerekçesi ile davalı erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında dayanılan ve ispat edilen vakıalar yönünden erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi, tazminatların miktarları yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 05.10.2023 tarihli kararı ile davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, davacı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.

B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadın yararına 70.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu bir davranışının bulunmadığı, davacı kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarlarının günün ekonomik koşullarına uygun olmadığı, çok az olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatların miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, eksik inceleme ile karar verildiği, kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının bulunmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozma ilamının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği, davacı kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin tüm; davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup bozmanın amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

2. Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.