Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4058 E. 2024/4384 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, Yargıtay'ın bozma ilamına uyularak verilen kararda hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının uygunluğu ve davalı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği hususları ile karar duruşmasının erkeğin vekiline usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatler dikkate alındığında, davalı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu ve Yargıtay’ın önceki bozma kararının amacına uygun olmadığı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının tazminat miktarı yönünden bozulmasına, kararın diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/736 E., 2024/49 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarları yönlerinden kadın bozulmasına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının maddi ve manevi tazminatların miktarı yönünden kadın yararına, tedbir nafakası yönünden ise erkek yararına bozulmasına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1974 yılında evlendiklerini, ortak iki çocukları bulunduğunu, tarafların evlendikten sonra hiçbir zaman anlaşamadıklarını, bir çok kez ayrılıp barışma süreci yaşadıktan sonra en son olarak 2006 yılından beri hiç bir araya gelmediklerini, birbirlerinin yüzünü dahi görmediklerini, taraflar arasındaki ilk boşanma davasının Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2000/362 Esas 2000/720 Karar sayılı dosyası olduğunu ve davanın reddine karar verildiğini, bunun üzerine tarafların 6 yıl boyunca bir araya gelmediklerini, taraflar arasındaki en son boşanma davasının Fatih 3. Aile Mahkemesi nin 2006/20 Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü, davanın erkek tarafından takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kadının, erkek istememesine rağmen çarşafa girdiğini, evdeki mobilyaları istemediğini ve evden gönderdiğini, şark odası düzenleyerek evde bu şekilde yaşadığını, hakaret ettiğini, erkeğin babalık vazifelerini eksiksiz yerine getirdiğini, erkeğin halen evlilik dışı olacak şekilde başka bir kadınla birlikte yaşadığını, tarafların ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, aralarında şiddetli geçimsizlik olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının hiçbir kusuru olmadığını, çocuklarını tek başına büyüttüğünü, erkeğin şiddet uyguladığını, aşağılandığını, hakir görüldüğünü, kadını nüfusta ölü göstererek sahte evlilik düzenlediğini, evlilik dışı ilişki yaşadığını, bu şekilde çocuk sahibi olduğunu, fiili ayrılık için aranan üç yıllık sürenin dolmadığını, en son 2006 yılında bir araya gelindiği iddia olunduğuna göre ve bu tarihte açılan dava açılmamış sayıldığı anlaşıldığından yasanın aradığı şartların oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2020 tarihli ve 2018/865 Esas, 2020/369 Karar sayılı kararıyla; tarafların uzun süredir ayrı yaşadıkları , davacının daha önce boşanma davası açtığı, açılan davanın reddedildiği, bu davadan sonra tarafların tekrar bir araya gelmedikleri, akabinde davacının 2006 yılında yeniden boşanma davası açtığı, bu davanın da açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı tarafın ilk davadan bu yana tarafların bir araya gelmediklerini beyan ettikleri, davalı tarafın ise üç yıllık bekleme süresinin gerçekleşmediğini iddia ettiği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından tarafların uzun yıllardır ayrı yaşadıklarının anlaşıldığı, her ne kadar tanık olarak dinlenen tarafların ortak çocuğu, tarafların on yıldır ayrı yaşadıklarını beyan etmiş ise de bu beyanın diğer tanık beyanlarıyla çeliştiği, kaldı ki davalı tanığının tarafların tekrar bir araya geldiklerine ilişkin somut bilgi vermediği, sadece davacının arada eve geldiğini belirttiği, davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca fiili ayrılık için gerekli sürede tarafların bir araya gelmediklerine ilişkin iddiasının kanıtlanmış olduğu, davacı tarafın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayanarak da boşanma talep ettiği, dinlenen tanık beyanlarından davalı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusur olmadığının anlaşıldığı, aksine davacının davalıyı terk ettiği, başka kadınlarla birliktelik yaşadığı, halen başka bir kadınla birlikte olduğu ve nüfus kaydına geçirdiği bir de çocuğunun olduğu, davacının sadakatsiz davrandığı, davacının davalıya şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, bu haliyle davacı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, davalı kadının kişilik haklarının da saldırıya uğradığı, böylelikle davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca açmış olduğu davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı tarafın davalının kusurunu ispat edememiş olması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası maddesi uyarınca açmış olduğu davanın reddine, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına ve aylık 1.300,00 TL yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/278 Esas, 2022/622 Karar sayılı kararıyla; tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı erkek vekili; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden, kadın vekili ise; erkeğin fiili ayrılık nedenine dayalı davasının kabulü, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 26.10.2022 tarihli 2022//5865 Esas, 2022/8536 Karar sayılı kararı ile tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulması suretiyle tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü dikkate alınarak davalı lehine dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL arttırılarak aylık toplam 2.000,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın karar kesinleştiğinde aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden, davalı kadın vekili ise; tazminatların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 19.09.2023 tarih ve 2023/4219 Esas 2023/4019 Karar sayılı kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, bozma sonrası kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulmasının mümkün olmaması nedeniyle kadın yararına yeniden ve üstelik daha fazla miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün maddi ve manevi tazminatların miktarı yönünden kadın yararına, tedbir nafakası yönünden ise erkek yararına bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyulması suretiyle tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, günün ekonomik koşulları ve paranın alım gücü gibi kriterler göz önünde bulundurularak kadın yararına 400.000,00 TL maddi , 400.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, boşanma ve nafakalar yönünden karar kesinleştiğinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin eski vekillerinin vekillik kaydının silinmediğini, bozma ilamı ve duruşma gününü bildirir çağrı kağıdının eski vekillere tebliğ edildiğini, duruşma gününün yeni vekile tebliğ edilmediğini, erkeğin ve vekilin yokluğunda duruşmanın görülerek nihai kararın verildiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu, erkeğe ait sosyal inceleme raporunun aldırılmadığını, emniyet araştırmasının yapılmadığını, kadının taşınmazları olduğunu, maddi durumunun iyi olduğunu, miktarların erkeği yoksulluğa düşüreceğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, tebligat usulsüzlüğü ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olmasına rağmen verilen tazminatların düşük olduğunu, kadının geliri olmadığını erkeğin ekonomik durumunun iyi olduğunu, kadının ikamet ettiği evin erkeğe ait olduğunu, dava sonunda burada oturamayacağını, mahkemenin tedbir nafakası konusunda bir karar vermediğini, nafakanın yoksulluk nafakası olarak kabul edilmesi gerektiğini, yoksulluk nafakası miktarının az olduğunu ileri sürerek yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesince Yargıtay bozma ilamının amacına uygun karar verilip verilmediği, kadın için hükmedilen tazminatların miktarının dosya kapsamı ile hakkaniyete uygun olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği, erkek vekiline karar duruşması için yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup, bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının davalı kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesinin kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.