"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1362 E., 2023/1658 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/162 E., 2022/361 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin ise diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, karşı davanın reddine ilişkin olarak verilen hüküm davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacı erkeğin ise reddedilen yön dışındaki yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2007 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, fiziksel, ekonomik şiddet uyguladığını, ailesinin evlilik birliğine olan müdahalesine sessiz kaldığını, bağımsız konut temin etmediğini, kadının ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, kadına ait ziynet eşyalarını zorla elinden aldığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, iftira attığını, kadını sık sık evden kovduğunu, tehdit ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, 2.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası, 2.500,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sık sık ortak konutu terk ettiğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, iftira attığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, müsrif olduğunu, hakaret ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, 2020 yılında açılan ancak feragat ile sonuçlanan boşanma davasından sonra bağımsız konut temin etmediği, annesinin evlilik birliğine olan müdahalesine sessiz kaldığı, fiziksel şiddet uyguladığı, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, karşı davada dayanılan sadakat yükümlülüğünü ihlal vakıasının ispatlanamadığı, diğer vakıalar yönünden ise 2020 yılında açılan ve feragatla sonuçlanan boşanma davasından sonra evlilik birliğinin devam etmesi sebebiyle af kapsamında kaldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuk ...'nın anne ilgi ve sevgisine muhtaç olduğu, fiilen anne yanında kaldığı, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar ... ve ...'un fiilen baba yanında kaldığı, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuklar ... ve ...'un velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklar ... ve ... ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocuk ...'nın yaşı ve ihtiyaçları dikkate alınarak ortak çocuk ... yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, ortak çocuklar ... ve ...'un baba yanında kalmaları sebebiyle ortak çocuklar ... ve ... yararına hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir nafakası, 700,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına yasal faizi ile birlikte 15.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen tazminatların, yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakası miktarlarının çok az olduğu, dava dilekçesindeki talep doğrultusunda karar verilmesi gerektiği belirtilerek; tazminatların, yoksulluk nafakasının, iştirak nafakasının miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, taraflar arasında 2020 yılında görülen ve feragatla sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların bir araya geldiği affedilen vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu, ortak çocuk ...'nın velâyetinin babaya verilmesi gerektiği belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar, kadın yararına hükmedilen nafakalar, ortak çocuk ...'nın velâyeti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, alınan sosyal inceleme raporu ve dosya kapsamı dikkate alındığında ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına uygun olduğu, velâyeti babaya verilmeyen ortak çocuk ... yararına iştirak nafakası takdir edilmesinin yerinde olduğu, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında iştirak nafakası miktarının az olduğu, toplanan delillerde kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesinin isabetli olduğu, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve paranın alım gücü dikkate alındığında yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleştiği, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında tazminatların miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, ortak çocuk ... yararına aylık 1.250,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminat, davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin ise diğer istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası, ortak çocuk ...'nın velâyeti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, af olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
100 sayılı Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 335 inci ve devamı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin karşı davanın reddine yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.