"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/295 E., 2024/473 K.
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespiti ile davalı-karşı davacı kadın yararına 90.000,00 TL maddî tazminat, 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, kadının, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, kadının ve ailesinin erkeğe hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladıklarını, erkeği tehdit ettiklerini, beddua ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, erkeğin ailesine kötü davrandığını, kıskanç olduğunu, ortak konuttaki eşyalara zarar verdiğini, ilgisiz olduğunu, ortak konutu terk ettiğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin erkeğe verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminat, kadın adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile erkek adına tesciline, mümkün olmaması durumunda ise bedelinin erkeğe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, psikolojik, cinsel şiddet uyguladığını, agresif, kıskanç ve baskıcı olduğunu, hakaret ettiğini, ziynet eşyalarının zorla elinden alındığını ve iade edilmediğini, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, iştirak nafakasının her yıl ÜFE oranı uyarınca arttırılmasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranı uyarınca arttırılmasına, yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda ise bedel iadesine, evlilik birliği içerisinde satın alınan aracın bedelinin 1/2 sinin kadına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 11.03.2019 tarihli ara kararı ile erkek tarafından açılan tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedel iadesi, kadın tarafından açılan katılma alacağı ve ziynet alacağı davalarının işbu karşılıklı boşanma davasından tefriki ile ayrı esaslara kaydedilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin 24.09.2020 tarihli ve 2018/267 Esas, 2020/497 Karar sayılı kararı ile kadının, erkeğe soğuk ve mesafeli davrandığı, erkeğe ve erkeğin ailesine yeterince ilgi göstermediği, erkeğin annesini yemeğe davet etmesi üzerine tepki gösterdiği, ortak konuttan ayrılırken erkeğin kıyafetlerini kestiği, erkeğin kardeşine ''...el birliği ile ağzıma s....nız, yuvamı yıktınız...'' şeklinde mesajlar attığı, kadının annesinin, erkeğin kardeşinin engelli çocuğu ile alakalı ''...zamanında yaptıkların için Allah sana engelli çocuk verdi, bu yaptıklarını canınla ödeyesin...'' şeklinde sözler söylediği, erkeğin ise kadına karşı aşırı kıskanç tavırlar gösterdiği, kadının ailesine "...kızınızın ağzına s...tım, gelin kızınızı alın..." dediği, yaşanan tartışmada ortak konutun kapısını kırdığı, kadın ve kadının annesinin boyunun kısa olması ile ilgili hakaret ettiği, kadının üzerine kapı kilitleyip gittiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 300,00 TL iştirak nafakası, iştirak nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi, evlilik süresi, tarafların yaşı dikkate alınarak kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 4.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle yasal şartları oluşmadığından tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliği devam etmesine rağmen erkeğin başka biri ile nişanlandığı, kadının kusurlu davranışının olmadığı, kadının tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, hükmedilen nafaka miktarlarının çok az olduğu, erkeğin gelir durumunun tespit edilenin üzerinde olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve nafakaların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2020 tarihli ve 2021/103 Esas, 2022/875 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu olmaları sebebiyle tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakalar ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığından kadın yararına hükmedilen toptan yoksulluk nafakası miktarının az olduğu belirtilerek; davalı-karşı davacı kadın vekilinin yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönden kaldırılmasına ve bu yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadın yararına 10.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairenin 10.01.2024 tarihli ve 2022/8862 Esas, 2024/85 Karar sayılı kararı ile erkeğin, kadına karşı aşırı kıskanç tavırlar gösterdiği, kadının ailesine "...kızınızın ağzına s...tım, gelin kızınızı alın..." dediği, yaşanan tartışmada ortak konutun kapısını kırdığı, kadın ve kadının annesinin boyunun kısa olması ile ilgili hakaret ettiği, kadının üzerine kapı kilitleyip gittiği, kadının ise erkeğe soğuk ve mesafeli davrandığı, erkeğe ve erkeğin ailesine yeterince ilgi göstermediği, ortak konuttan ayrılırken erkeğin kıyafetlerini kestiği vakıalarının ispatlandığı, kadına kusur olarak yüklenen diğer vakıaların ise ispatlanamadığı, gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu ve bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, Mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına, kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Dairemiz bozma ilamına uyularak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazarana ağır kusurlu olduğunun tespiti ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak kadın yararına 90.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminat takdiri ile boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, kadın yararına tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşmadığı belirtilerek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği, tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-karşı davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.