"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/771 E., 2024/738 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/717 E., 2023/717 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin 11.01.2011 tarihinde evlendiklerini, tarafların bu evliliklerinde üç tane küçük ortak çocukları bulunduğunu, müvekkilinin ... Kasabasında gübre ve ziraai tarımsal ürünler satan bir iş yeri, hayvancılık ile ilgili ağıl ve ekipmanları, ekim dikim yaptığı arazilerinin mevcut olduğunu, davalının uzun zamandır müvekkilinin işinden rahatsızlık duyduğunu ve müvekkilinden köydeki işlerini bırakıp şehire yerleşmeyi istediğini, müvekkilinin annesinin Niğde merkezde yalnız yaşadığını, müvekkilinin davalıya isterse bir süre annesinin yanında yaşamayı teklif ettiğini ancak davalının bunu kabul etmediğini, davalının müvekkilinden ısrarla yeni bir ev tutmasını ve Niğde merkezde yaşamak istediğini söylediğini, müvekkilinin kasabada kurulu bir düzeni mevcut iken davalının bunları hiçe sayarak şehir merkezinde yaşamak isteme konusunda evliliği zora soktuğunu, davalının köy hayatından ısrarla uzaklaşmak istemesi üzerine müvekkilinin hayvanlarının hepsini sattığını ve iş yükünü azaltmaya çalıştığını, müvekkilinin davalıdan herhangi bir şekilde işlerine yardımcı olmasını istememesine rağmen davalının köy yerinde kalmak istemediğini ve bu konuda sürekli tartışma çıktığını, taraflar arasında en son bu sebeple çıkan tartışmada davalının evi terk ettiğini ve ailesiyle yaşamaya başladığını, müvekkilinin davalıyı ikna etmeye çalıştığını, davalının ise tepkisinin müvekkiline karşı oldukça sert olduğunu, müvekkiline ve ailesine ağza alınmayacak küfürler ve hakaretler ettiğini, davalının müvekkiline “... ev tut yoksa köyde seni rezil ederim, kadın aldı bastım derim, ev tut yoksa asla gelmem...” gibi sözler söylediğini buna ilişkin mesaj kayıtlarını ekte sunduklarını, tarafları barıştırmaya çalışan şahıslara dahi davalının ev meselesi hallolmadan artık bir araya gelmeyeceğini defalarca söylediğini, davalının müvekkilinden fiilen ayrı kaldığı süreçte tik-tok sosyal medya hesabı açtığını, bu sosyal medya hesaplarından bir çok insan ile etkileşim haline girdiğini, davalının köy yerinde saçı kapalı iken, saçı açık fotoğraflar paylaştığını, bu hesaplarda müvekkiline dahi göndermeler yaptığını, “...oturduğum yerden avukatımı tuttum, boşuyorum seni...” gibi paylaşımlar yaptığını müvekkilinin gördüğünü, müvekkilinin davalının yaptıklarının yanlış olduğunu, köy yerinde birçok kimse ile sosyal medyadan arkadaşlık etmesinin, bu şekilde paylaşımlarda bulunmasının yanlış olduğunu davalıya ilettiğinde ise davalının müvekkiline karşı hakaret ve küfür ettiğini, davalının şu an babasının evinde yaşadığını, müvekkiline boşanma bakımından atfedilecek hiçbir kusur bulunmadığını, kusurlu tarafın davalı olduğunu, evlilik birliğinin fiilen sona erdiğini beyan ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, müvekkili lehine 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini ve hiçbir iddianın gerçeği yansıtmadığını, davacının köyde tarım işleri ile uğraştığını ve kendine ait işyeri olduğunu, gelirinin oldukça iyi olduğunu, buna ilişkin olarak banka kayıtlarının celbini talep ettiklerini, davacının müvekkili ve çocukları ile ilgilenmediğini, müvekkilinin ve ortak çocuklarının bir ihtiyacı olup olmadığını dahi sormadığını, davacının evin geçimi ve lüks yaşam harcamalarına yetecek kadar çok kazanç sağladığını ancak kazancını kendi alışkanlıkları olan alkol ve gece hayatına harcamadığını ve bu sebeple çocukların ve evin ihtiyacını müvekkilinin bir fiil tarla işlerinde çalışarak karşıladığını, davacının ortak konuta doğru düzgün gelmediğini veya geç geldiğini, tarafların ortak çocuklarının kız olmasından dolayı çocukları ile ilgilenmediğini, müvekkilinin köyde çocuklarıyla kilitsiz evde tedirginlik içinde yaşadığını, davacının eve gelmeme veya geç gelmesi sebepleriyle müvekkili ile sürekli tartıştıklarını, müvekkilinin evde korktuklarını, çocuklarının babaya ihtiyacı olduğunu, kendisinin eşini yanında istediğini belirttiğini davacının ise '' doğura doğura üç kız doğurdun sen çilli çirkin bir şeysin, istemiyorum seni'' diyerek sürekli evden uzaklaştığını, davacının müvekkilinin Niğde iline taşınmak istediği için hayvanlarını satmadığını, Niğde'de yem dükkanı açmasının sebebinin aksine müvekkili ve ortak çocuklara olan sorumluluk ve yükümlülüklerinden kurtulmak için olduğunu, davacının Merkez'de yem dükkanı açtığını ancak yemi köyde sattığını, davacının Niğde merkezde yaşadığını, davacının köyde kalmamak amacıyla bu işyerini açtığını, müvekkili ve çocuklarının ise köyde yaşadığını, davacının dostu olduğunu ve Niğde ilinde bu kadın ile kaldığı söylentisinin köyde duyulduğunu, müvekkilinin davacının annesinin yanında kalmadığını kocasının abisinin karısından da duyduğunu, davacının müvekkilini daha önceleri sürekli olarak "sizi de yanıma alacağım, merkeze getireceğim" şeklinde vaadlerde bulunup oyaladığı için müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen sitemkar mesajları gönderdiğini, davacının ve ailesinin müvekkilini sürekli erkek çocuk dünyaya getiremedi diyerek, çocukları da kız olmalarından dolayı dışladıklarını, davacının bir günden bir güne kızlarının başını okşamadığını, çocuklarının okula, sınava veya doktora götürmediğini, müvekkilinin bu konuda davacıya kızdığında ise ''Bir erkek çocuk doğuramadın kız çocuğu ne yapayım ben, zaten tüm malımı mülkümü de yeğenime bırakacağım. '' gibi söylemlerde bulunduğunu, çocukların babalarından bir şey istediğinde ise ''siz kızsınız hayır'' diyerek çocukların isteklerini reddettiğini, davacı kocanın annesinin de aynı sebeplerle müvekkilini istemediğini, müvekkilinin Niğde'de eşinin yanında olabilmek aile birliğini korumak için davacının annesinin yanında kaldığını söylediği için kaynanasının yanına gelmek istediğinde gelininin ve torunlarının yanına gelmesine de razı olmayarak "ben kimseyi yanımda istemem" şeklinde bizzat müvekkiline söylediğini, davacının alkol kullandığını ve sürekli pavyona gittiğini, davacının pavyonda bilinen kadınlar ile fotoğraf çekinerek müvekkiline bu fotoğrafları gönderdiğini, fotoğrafları ekte sunduklarını ve davacının müvekkiline "sen bunlar gibi güzel değilsin, çillisin, çirkinsin" tarzında söylemlerde bulunduğunu, davacının kendisinin de sosyal medyayı aktif kullandığını ve müvekkiline kusur atfedilmeye çalışılan eylemleri davacının kendisinin de yaptığını, iddia konusu küfürlü konuşmalara ilişkin ses kaydının öncesinin de olduğunu ve söylemlerin karşılıklı olduğunu, sebebinin ise müvekkilinin davacının başka bir kadınla birlikte olduğunu öğrenmesi ve zaten davacının ortak konuta hiç gelip gitmemesi olduğunu, müvekkilinin kendisine ve çocuklarına bakabilmek için tarla da çalıştığını evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin çocuklarına ödevlerinde, eğitiminde destek olarak onlara hem annelik hem babalık yaptığını, müvekkilinin davacının bırçok kez fiziksel şiddetine de maruz kaldığını, davacı ile müvekkilinin uzun süredir ayrı yattıklarını, yatak odasında davacının müvekkilini istemediğini, bunun sebebinin ise davacının başka kadınlar ile sohbet etmesi olduğunu, bu durumun müvekkili tarafından sorgulandığında da müvekkilinin davacının fiziksel şiddetine maruz kaldığını, davacının müvekkiline uyguladığı şiddete ortak çocukların da şahit olduğunu, davacının ortak konutun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, müvekkilinin kullanmış olduğu hattı davacının engellediğini, müvekkilinin davacıya ulaşmak istediğinde kız kardeşine veya kuzenine haber vermek zorunda kaldığını, ortak çocukların rahatsızlandığında dahi davacının kız çocukları istememesinden dolayı müvekkiline "ne haliniz varsa görün, geberin" şeklinde cümleler kurduğunu, davacının ortak çocuklarının yüzüne karşı kendilerini sevmediğini bir çok kez söylediğini, ortak çocukların bu durum karşısında çoğu zaman çok üzüldüklerini, davacının evlilik boyunca ailesine karşı olan maddî yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ortak çocukların ve müvekkilin temel ihtiyaçlarıyla dahi ilgilenmediğini, davacının müvekkili ve çocuklarına bir malvarığı bırakmamak için mallarını kardeşinin üzerine devrettiğini, davacının annesinin müvekkilini istemediğini, bu istememenin temelinde de tarafların erkek çocuğu olmaması ve üç çocuğunda kız olmasından kaynaklı olduğunu, davacının annesinin tarafların evliliğine sürekli müdahale ettiğini, müvekkilinin Niğde ilinde yaşamasına müsaade etmediğini, bu durumlar karşısında da davacının sürekli sessiz kaldığını, en son müvekkili doktora gittiği gün davacı, abisi ve abisinin oğlu kilit taktırdığı için müvekkilinin ortak konuta giremediğini ve bu sebeple müvekkilinin babasının evine sığındığını, ardından ise davacının boşanma davası açmış olduğunu beyan ederek asıl davanın reddi ile karşı davalarının kabulüne, tarafların sırasıyla ve terditli olarak TMK 161, 162, 163 ve 166. maddelere dayalı olarak boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için ayrı ayrı 5.000,00 'er TL tedbir/ iştirak nafakasına hükmedilmesini, müvekkili lehine aylık 5.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına hükmedilmesini ve 300.000,00 TL maddî 300.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve karşı dava ettiği anlaşılmıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, çoğunlukla ortak konuta gelmeyerek merkezde annesinin evinde veya kasabadaki tarlanın bulunduğu konutta kaldığı, davalı kadına ve ortak çocuklara manevî yönden yeterince ilgi göstermediği, hastalıklarında ilgilenmediği, çalışma hayatının dışında dışarıda alkol alarak ve eğlence mekanlarına giderek vaktini harcadığı, davacı kadına "sen çillisin, çirkinsin" vb aşağılayıcı söylemlerde bulunduğu, davacı erkeğin annesinin davalı kadına "doğura doğura 3 kız doğurdun erkek doğuramadın" vb söylemlerine karşı tepkisiz kaldığı ve benzer sözleri kendisinin de ortak çocuklara söylediği, manevî yönden ilgisiz kalan ve ortak konuta nadiren gelip geldiği zamanlarda da ayrı yatan davacı erkeğin alkol ve eğlence hayatı gibi güven sarsıcı davranışlarda da bulunması sebebiyle davalı kadının davacı erkekten Niğde Merkez'de ortak konut açılması için haklı yönde talepte bulunulduğu, davacı erkeğin Niğde Merkez'de ayrı bir ortak konut açabilecek ekonomik imkanı olmasına rağmen davalı kadının bu teklifini ispatlanabilmiş haklı bir sebebi olmaksızın geri çevirdiği ve kadını Niğde Merkez'de oturmak istemesi halinde annesinin evinde ve ailesi ile birlikte yaşamaya ve aksi halde kasabada aynı şartlarda yaşamaya zorladığı, en son davacı erkeğin olmadığı bir piknik ortamında davalı kadının tesadüfen eniştenin telefonunda davacı erkeğin başka bir kadınla güven sarsıcı mahiyette samimi fotoğrafını gördüğü, davalı kadının eklem ağrısı nedeniyle 27.10.2022 tarihinde babası ile birlikte hastaneye gittiği, dönüş yolunda davacı erkeğin ortak konutun kilidini değiştirdiği ve kadının eve gelmemesi yönünde söylemde bulunduğu ve bu sebeple kadının babasının evine sığındığı, kadının ise küfür ve hakeret içerikli mesajlar gönderdiği anlaşılmış evlilik birliğinin devamında bireysel ve toplumsal bir yarar kalmadığı sonuç ve kanaatine varılarak asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, gayri reşit ortak çocukların velâyet haklarının anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, gayri reşit ortak çocuklar için aylık 1.500,00'er TL'den toplam 4.500,00 TL tedbir, aylık 2.000,00'er TL'den toplam 6.000,00 TL iştirak nafakası, davalı- karşı davacı kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir, 2.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının iddialarını ispat edemediği halde müvekkiline kusur yüklenmesinin hatalı olduğu, müvekkili aleyhine maddî ve manevî tazminat ile nafakalara hükmedilmesinin hatalı olduğu, mahkemenin Niğde İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/194 Esas, 2023/228 Karar sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen tahliye kararının tedbiren durdurulmasına karar vermemesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılması asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince müvekkiline kusur atfedilmesi ve asıl davanın kabul edilmesinin mümkün olmadığı, hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, hükmedilen tazminat miktarları, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında başvurunun kısmen kabulü ile davalı- karşı davacı kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar yönünden temyiz yasa yoluna başvurmuştur.
2-Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince müvekkiline kusur atfedilmesi ve asıl davanın kabul edilmesinin doğru olmadığını, hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının düşük olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık asıl ve karşı davanın kabulünün, kusur belirlemesinin, tazminat ve nafaka koşul ve miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden BOZULMASINA,
2. Davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Murat'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Kübra Nur'a iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.