Logo

2. Hukuk Dairesi2024/5304 E. 2024/6308 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği, boşanma davasının reddine ve tedbir nafakasına ilişkin hükümlerin yerindeliği.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma kararında belirtilen hususlar gözetilerek ve davacı erkeğin tam kusurlu bulunması nedeniyle davanın reddine ve tedbir nafakasının belirlenmesine ilişkin verilen kararın bozma ilamına uygun olduğu değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/147 E., 2024/723 K.

KARAR : Bozma sonrası başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların evliliklerinin başlarından itibaren aralarında geçimsizlikler, tartışmalar ve kavgaların sürdüğünü, tarafların sürekli tartışması ve kavga etmesi neticesinde 2002 tarihinde davalı kadının evi terk ettiğini ve bir hafta eve geri gelmediğini, pişman olduğunu söylerek özür dilediğini, müvekkilinin davalı kadını belki düzelir ümidiyle ortak çocuğunun hatırına affettiğini, ancak aralarında yine tartışma ve geçimsizlik meydana geldiğini, davalı kadının yine evi terkettiğini, 2012 yılında müvekkilinin yine davalı kadını ortak çocuk hatırına affettiğini, taraflar arasında açılan boşanma davasının reddine karar verildiğini, davalı kadının psikolojik sorunlarının bulunduğunu ancak ilaçlarını kullanmadığını, huzursuzluklar çıkardığını, kıskançlık yaptığını, 2005 yılından 2012 yılına kadar süren ayrılık sürecinde ortak çocuğun müvekkilinin yanında kaldığını, davalı kadının çocuğunu görmeye bile gelmediğini, davalı kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmediğini, ev temizliği yapmadığını, yemek yapmadığını, tarafların 03.05.2017 tarihinden beri ayrı yaşadıklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde öne sürülen ve davalıyı suçlamaya yönelik iddiaların hiçbirinin yerinde olmadığını, taraflara ait bağımsız konut olmadığını, davacı erkeğin annesi ile birlikte yaşadıklarını, 2005 yılı Mart ayında aynı konutta birlikte oturan davacı erkeğin annesinin hiçbir neden yokken sinirlenip kızarak davalı kadına tokat attığını, davalı kadının bu duruma içerlediğini, davacının annesi ise bu olayı davacı oğluna farklı biçimde aktarması sonucunda davacı erkeğin kadını evden kovduğunu, davalı kadın tarafından nafaka davası açıldığını, açılan davaya sinirlenen davacı erkeğin davalı kadını oğlu aracılığıyla eve çağırdığını, şiddet uyguladığını, geçimsizliğe neden olan olaylarda, bağımsız konut temin etmeyen, eşine sürekli olarak fiziksel ve sözel şiddet uygulayan, sadakatsiz hayat sürdüren davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini, boşanmaya karar verilmesi halinde davalı kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2020 tarih ve 2018/726 Esas, 2020/421 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tüm yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2021 tarih ve 2020/1291 Esas, 2021/438 Karar sayılı kararı ile ruhsal rahatsızlığı öne sürülen davalı kadına vasi tayin edilmesinin gerekip gerekmediği konusunda sağlık kurulu raporu alınması ve taraf teşkilinin sağlanması gerektiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 22.02.2022 tarihli kararı ile davalı kadının kısıtlanmasını gerektirir bir hastalının bulunmadığı, taraflar arasında daha önce de boşanma davası görüldüğü ve reddedildiği, tarafların ayrı yaşarlar iken 2012 yılında yeniden bir araya geldikleri, barışma öncesi olayları affetmiş sayıldıkları, davacı kadının aşırı kıskançlığının olduğu, evi ile yeterince ilgilenmediği, hijyen kurallarına pek dikkat etmediği, zaman zaman davacı erkeğin akrabalarının gelip temizlik yaptıkları, evde eşya biriktirme huyu olduğu, tarafların 2017 yılından beridir de ayrı yaşadıkları, yeniden bir araya gelmelerinin de mümkün olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ve kusur belirlemesi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.02.2023 tarihli kararı ile feragatten önce yaşanan olayların kadın tarafından affedildiği, bu olaylardan ötürü erkeğe kusur yüklenemeyeceği, ancak devamlılık arz eden olayların af kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu cümleden olmak üzere erkeğin kadına yönelik birden fazla fiziksel şiddet uyguladığı, gerçekleşen olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, kadının nafaka ve tazminat talepleri konusunda olumlu-olumsuz hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı ancak bu yöne ilişkin açık istinaf talebi olmadığından hataya değinilmekle yetinildiği gerekçesi ile davalı kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin ağır kusurlu, davalı kadının ise hafif kusurlu olduğunun tespitine, davalı kadının davanın kabulüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili davanın kabulü ve kusur belirlemesi yönlerden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 05.12.2023 tarihli ilamı ile özetle kadına kusur olarak yüklenen davranışların ne zaman gerçekleştiği konusunda bir açıklık bulunmadığını, erkek tanıklarının taraflar arasında geçen son olayda orada bulunmadıklarını, bu nedenle kadına yüklenen kusurlu davranışların tarafların yeniden bir araya geldikleri dönemden önce mi yoksa sonra mı gerçekleştiğinin belli olmadığını, buna göre kadına bu vakıaların kusur olarak yüklenilemeyeceğini, erkeğin geçmiş dönemlerde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmış olması karşısında davalı kadının davranışlarının kıskançlık olarak nitelendirilmiş olmasının da doğru kabul edilemeyeceğini, bu durumda bağımsız konut temin etmeyen ve kadına süregelen şekilde fiziksel şiddet uygulayan davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunu belirterek erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla, erkek tanıklarının taraflar arasında geçen son olayda tarafların yanında bulunmadıkları, bu nedenle kadına yüklenen kusurlu davranışların tarafların yeniden bir araya geldikleri dönemden önce mi yoksa sonra mı gerçekleştiğinin belli olmadığı dikkate alınarak kadına bu vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin geçmiş dönemlerde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmış olması karşısında davalı kadının davranışlarının kıskançlık olarak nitelendirilmesinin de doğru olmadığı, bağımsız konut temin etmeyen ve kadına süregelen şekilde fiziksel şiddet uygulayan davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak boşanma hakkı elde edemeyeği belirtilerek davanın reddine ve kadın lehine İlk Derece Mahkemesince aylık 600,00 TL olarak bağlanmış bulunan tedbir nafakasının karar tarihiden itibaren aylık 5.000,00 TL'ye yükseltilerek kararın kesinleşmesine kadar devamına karar karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek davanın reddi ve tedbir nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uyulan bozma ilamı uyarınca karar verilip verilmediği, davanın kabulü şartları oluşup oluşmadığı ve tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.