"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/104 E., 2023/1897 K.
DAVA TARİHİ : 31.10.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çanakkale 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/85 E., 2021/15 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davaları, ziynet alacağı, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının reddine, kadın eşin ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı erkek vekilinin ziynet eşyalarının kabulüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, tarafların istinaf başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen 4 adet 22 ayar 10 gram bilezi 3 adet 22 ayar bilezik 25,07 gram 112 adet çeyrek altın , 19 adet 1 gram altın, 2 adet 0,5 gram altın 14 ayar yonca kolye ucundan ibaret ziynet alacağı değerinin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Çanakkale Eceabat ilçesinde 112 Acil'de erkeğin ise Ankara'da Gençlik ve Spor Bakanlığında Genel Koordinatör olarak görev yaptığını tarafların beraber oturacakları konutun Çanakkale'de düzenlendiğini, erkek eşin, Mayıs ayına kadar Çanakkale'de ortak konutta kaldığını, Mayıs ayında Ankara'daki görevine döndüğünü, müvekkilinin Çanakkale'de kaldığını, davalı erkeğin Çanakkale' gidiş dönüş yaptığını, Çanakkale deki evin tüm masraflarını müvekkilinin karşıladığını, ekonomik sıkıntıda olduğunu ileri sürerek müvekkilinin babasından borç para müvekkilinden ise düğünde gelin üstüne takılan takıların ve paraların kendisine verilmesini istediğini, müvekkilinin üzerine takılan paraların ve altınların çok olması sebebi ile bir eve girme talebenin olduğunu dile getirdiğini, müvekkilinin de bundan sonra da tüm olanların ikisinin olacağı iknası ile müvekkilinin kabullenerek, ilk önce 11.000,00 TL, 560,00 Doları, 180 Avro verdiğini, sonrasında 9.000,00 TL ve kendi üzerine takılan 183 tane çeyrek altın (57.280,00 TL civarı), 4 tane 22 ayar 10 gram civarı bilezik (7.400,00 TL civarı), 31 tane gramlık altın (6.000,00 TL civarı), 1 tane 9.18 gram, bir tane 7.39 gram, bir tane 8,50 gramlık toplamda 3 tane 22 ayar bilezik (5.000,0 TL civarı), 1 tane Cumhuriyet adlandırılan (yüzlük) 1.300,00 TL civarı), 4 tane 0,5 gramlık (385,00 TL civarı), 1 adet yonca takıyı verdiğini, sonrasında davalı erkeğin Çanakkale ye gelmeyi ve müvekkiline karşı da ilgi ve alakayı kestiğini, telefonlarına cevap vermediğini, Çanakkale ye, almış olduğu 4 tane taşınmaz ile ilgili işlemleri halletmek için gelip gittiğini, gittiğinde müvekkiline haber vermediğini,Ekim 2017 tarihinde itibaren davalının Çanakkale'ye bir hafta sonu dahi gelmediğini, davacının Ankara'ya kocasının yanına gitme taleplerinin erkek eş tarafından müvekkilinin sınav haftasında müsait olabileceğini söyleyerek müvekkilinin gelmesinin engellendiğini, müvekkilini meta olarak gördüğünü, özel günlerde gelmek yerine hediye gönderdiğini, tayinen geleceğim dediği Çanakkale'ye gelmediğini, çaba sarf etmediğini, sorunları konuşmak için Ankara ya giden müvekkiline erkek eşin çok soğuk davrandığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata ve ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedeline karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 80.000,00 TL bedelinin ödenmesine hükmedilmesini, aile ekonomik varlığının korunması, taşınmazlardaki tasarrufun engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava ve dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, Çanakkale de alınan taşınmazların evlilik birliği kurulmadan müvekkilinin kendi şahsi çalışmaları ile edindiği birikimlerle aldığını, müvekkilinin Ankara'da çalıştığını ve Çanakkale'ye tayin olamayacağını davacı kadına anlatığını, davacı kadının da evlenmeden önce müvekkilinin Çanakkale'ye tayin olamayacağını bildiğini, davacı kadının da Ankara'ya tayin olmayı, olmaması durumunda istifa edip özel bir hastanede çalışacağını beyan ettiğini, tarafların Ankara'da ikamet edileceği hususunda anlaştıklarını, kadının ailesinin evlilik birliğine müdahale ortak ikametgahın Ankara' da kurulmasına karşı çıktıklarını, davacı kadının babasının müvekkiline bor para verdiği, davacı kadının düğün altınları ve borç para verdiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, düğünde takılan altınların tamamının davacı kadında bulunduğunu, dava dilekçesinde beyan ettikleri düğün altınlarının sayısına itiraz ettiklerini, davacı kadının ortak ikametgahı terk edip gittiğini, giderken de kişisel eşyalarını ve düğünde takılan takıları yanında götürdüğünü, müvekkilinin evlilik birliğini devam ettirmek için şartları fazlası ile zorladığını ancak davacı kadının aynı özveriyi göstermediğini, evli bir birey gibi davranmadığını, evin giderlerine ortak olmadığını, ayrı bütçe oluşturmadığını, kişisel bakımına özen göstermediğini, müvekkilinin dini inançlarına saygı göstermediğini, gece geç saatlere kadar alkollü eğlence mekanları ve kafelerde başkaca erkeklerin de bulunduğu gruplar ile gezmeye çıktığını, alkol alan birisi olduğunu iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve erkek yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...tarafların evlendikten sonra birlikte bir aile hayatı yaşamadıkları, her ikisinin de kamu görevlisi olması ve birbirinden uzak ayrı şehirlerde görev yapmaları nedeni ile ayrı yaşadıkları ve bir araya gelerek bir aile hayatı kurmadıkları, boşanma davasının açılması ile birlikte gelişen süreç içerisinde duruşmalarda tarafların hal ve tavırları yönünden yapılan gözlemlerle edinilen kanaat uyarınca taraflar arasında saygı, sevgi ve birlik bağının sona erdiği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamında tarafların korunmaya değer bir yararın kalmadığı kanaatine varılmış ise de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkras uyarınca boşanma kararı verilebilmesi yargılamada taraflara yüklenebilecek bir kusurun ispatlanması gerekli olup tarafların birbirlerine karşı bir kusur ispat edemedikleri gerekçesiyle: asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. kadının dava dilekçesinde ziynetlerin bir kısım borçlar nedeni ile erkek eşin talebi üzerine Çanakkale İlinden Ankara İline götürerek erkek eşe teslim ettiğini Davalı erkek ise düğün töreninde takılan altın ve ziynetlerin kadının uhdesinde olduğunu savunmuştur. Davacı kadın dava dilekçesinde belirtilen ziynet ve altınların, düğün töreni sırasında taraflara takıldığını dosyaya ibraz edilen fotoğraflar ve kuyumcu raporu ile ispat edilmiştir. Düğün töreni sonrasında altınların kadın ve ailesi uhdesinde kaldığı ancak kadının altınları Ankara iline giderek erkeğe teslim edip etmediği noktasında topladığı, tarafların tanıklarının anlatımlarının ise çelişkili olduğu , davalı erkek olan eşin davacı kadın olan eşin babası olan tanık Rahmi A.'dan borçları olduğu gerekçesi ile borç para aldığı banka eft evrakından sabit olduğundan davacı kadın eşin babası olan tanık Rahmi A.'nın anlatımlarına üstünlük tanınarak, kadının altın ve takıları Ankara iline giderek erkeğe teslim ettiğinin kabul edildiği ve davalı erkek olan eş üzerine takılı olanların incelenmesi ile bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi kadına özgü olduğu kabul edilen bir ziynet eşyasının davalı erkek olan üzerine takılı olmadığı gerekçesi ile kadın eşin, ziynet alacağı talebine yönelik davanın kısmen kabulüne ile-4 adet 22 ayar 10 gram bilezik (bedeli 6.953,60 TL),-3 adet 22 ayar bilezik 25,07 gram (bedeli 4.358,17 TL),-112 adet çeyrek altın (bedeli 34.769,28 TL),-19 adet 1 gram altın (bedeli 3.302,96 TL)-2 adet 0,5 gram altın (bedeli 173,84 TL), -14 ayar yonca (bedeli 111,02 TL) olmak üzere toplam 49.668,87 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, davalı erkek üzerine takılı olanlar yönünden ise reddine, davacı kadının tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebi yönünden ise, aile mallarının elden çıkarılması tehlikesi veya yönetiminde yetersiz kalınması ve eşin evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğünü yerine getirmediği herhangi bir delil ile ispat edilemediğinden reddine..." karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen kendi boşanma davası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu, ziynet eşyalarının kadının uhdesinde olduğunu beyan ederek, reddedilen kendi boşanma davası ve kadının kabul edilen ziynet alacağı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her iki tarafın karşılıklı iddialarda bulunarak boşanma kararı verilmesi için karşılıklı dava açtıkları, tarafların arasında evlilik sonrası yaşanılacak şehir konusunda ihtilaf bulunduğu, her iki tarafça da eşinin yanına gidebilmek için tayin talebinde bulunulduğu, fakat gerçek olanın tarafların kendi görev yaptıkları yerde kalmak istedikleri ve yaşanılacak yer konusunda bir anlaşmazlığın bulunduğu, geçimsizliğin temelinin bu vakıaya dayandığı, her iki tarafın da kendi yaşadığı ilde kalmak istemeleri ve karşı tarafın kendi yanına gelmek için gereken gayreti göstermediği savıyla haklı olduğu ileri sürülmüş ise de; sonuç olarak bu anlaşmazlığın ve ayrı yaşama süresinin çok uzaması sebebiyle eşlerin birbirlerinden soğuduğu, dolayısıyla evliliğin amaç ve işlevini kaybettiği gibi, evlilik birliğinin devamında hiçbir yarar ve anlamın kalmadığı, yaşanan ayrılıkta her iki tarafın da eşit oranda kusurlu oldukları, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde de " tarafların arasında saygı, sevgi ve birlik bağının sona erdiği, evlilik birliğinin devamında yarar kalmadığı" açıkça vurgulandığı halde, tarafların asıl ve karşı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, tarafların, eşit kusurlu olmaları sebebiyle maddî ve manevî tazminat şartlarının ve tedbir ve yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile; tarafların asıl ve karşı boşanma davalarının reddine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların tazminat ve nafaka taleplerinin reddine, davalı- davacı erkek eşin ziynet eşyalarının kabulüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kabul edilen boşanma ve ziynet alacağı davası ile kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kabul edilen boşanma davaları kusur belirlemesi, kadının reddedilen tazminat ve nafaka talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Davacı- davalı kadın vekilinin tüm, davalı- davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.