Logo

2. Hukuk Dairesi2024/5376 E. 2025/2376 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve buna bağlı olarak maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin fiziksel şiddet eylemlerinin evlilik birliğinin temelden sarsılmasında ağır kusurlu olduğunu gösterdiği, kadının ise erkeğe karşı saldırgan tavırlarının daha hafif kusurlu sayılacağı ve bu hususlar gözetilerek maddi manevi tazminat taleplerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının kusur belirleme ve tazminat yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/391 E., 2024/412 K.

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/416 E., 2023/315 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen ziynet alacağı ile maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden; davalı-davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, velayet düzenlemesi, ziynet alacağının kabulü yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen ziynet alacağı bedeli ile reddedilen ziynet alacağı bedeli Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 378.290,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu hale göre davalı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağına, davacı-davalı kadın vekilinin ziynet alacağının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçelerinin miktardan reddine karar vermek gerekir.

Taraf vekillerinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıyan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda, tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, taraflarca istinaf talebinde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında davalı-davacı erkeğin; tanık beyanlarına göre kadına fiziksel şiddetinin sürekli olduğu bu haliyle affedilmiş sayılamayacağı ve erkeğe fiziksel şiddet kusurunun eklenmesi gerektiği; davacı- davalı kadının ise; erkeğe saldırgan tavırlar sergileyerek erkeğin tişörtünü yırtıp boynunda kızarıklıklara neden olduğunun tanık beyanları ile sabit olduğu ve kadına da bu kusurun eklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davalı- davacı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağına, davacı- davalı kadın vekilinin ziynet alacağının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı REDDİNE,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, davacı-davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, davacı-davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,

4.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Rahman'a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.