Logo

2. Hukuk Dairesi2024/548 E. 2024/8818 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulünün, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin, yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığının ve tedbir nafakası miktarının hukuka uygunluğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı erkeğin, davalı kadının kusurlu davranışlarını affettiğinin ve hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, affedilen olayların boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği ve kadının başka bir kusurlu davranışının da ispatlanamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1309 E., 2023/1574 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/424 E., 2022/565 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, düşükle sonuçlanan gebeliklerinden sonra psikolojik olarak yıprandığını, sürekli kavga çıkardığını, iş için yurt dışına giden müvekkilini sürekli huzursuz ettiğini, yaşadıkları sıkıntıları atlatamadan yeniden çocuk sahibi olma konusunda takıntı derecesinde ısrarcı olduğunu, müvekkilinin yanında olamayacağını, maddî olarak zorlanacaklarını söylemesine rağmen "boşanacağım" tehditleri ile karşılık verdiğini, "ya çocuk yapacağız ya da boşanacağız" diye evi terk ettiğini, müvekkiline hakaret ettiğini, küçük düşürücü söylemlerde bulunduğunu, uzun süre ilaç kullandığını, müvekkilini psikolojik olarak yıpratmak için kasıtlı olarak intihar planları yazdığını, müvekkilinin günlüğü okuması için günlüğünü açık bıraktığını, davalı ve ailesinin müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, yalan söylediğini, hamileyim diye sahte gebelik belgesi düzenlediğini, müvekkilinin güvenini sarstığını, kıskanç olduğunu, davalının eski patronunun eşinin müvekkilini aradığını, davalının eski patronu ile ilişkisi olduğunu söylediğini, davalının defalarca evi terk ettiğini, evin kilidini değiştirdiğini, müvekkilinin eve girmesine engel olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, erkek eşin, müvekkilinin annesi ile yaptığı yazışmaları aldığını, iki kere düşük yapan müvekkiline hiç bir manevî desteğinin olmadığını, sürekli çeşitli bahanelerle evi terk ederek anne ve babasıyla yaşadığını, yurt dışında olduğu dönemlerde müvekkilini bir çok kez aldattığını, davacının Türk Hava Yollarında pilotluk eğitimine başlamak için Litvanya'ya gittiği 2019 yılı Temmuz ayından sonra ortada bir sebep yokken bir anda boşanmaktan bahsettiğini, davacının mesajlarda sürekli boşanmak istediğini söylemesine rağmen izine geldiği dönemlerde müvekkili ile aynı evde kaldığını, en son 30.04.2020- 11.06.2020 tarihleri arasında birliktelik yaşadıklarını, müvekkiline hakaret ettiğini belirterek davanın reddine, aksi halde müvekkili yararına 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların anlaşamadıkları, davalı kadın eşin, hamileliğin düşükle sonlanması nedeniyle psikolojik olarak sıkıntıya düşerek evde basit sebeplerle tartışma çıkardığı, yeniden çocuk sahibi olma noktasında davacı eşine psikolojik baskı uyguladığı, davacının uzun bir süre işsiz kaldıktan sonra THY'de işe başladığı, pilotluk eğitimi nedeniyle yurt dışına gittiği, davacı yurt dışında bulunduğunda davalının aşırı derecede kıskançlıklar sergileyerek sürekli mesaj atarak davacıyı huzursuz ettiği, "ben sensiz yaşayamam benden ayrılırsan kendimi öldürürüm" şeklinde tehditvari söylemlerde bulunduğu, davacının en son yurt dışında bulunduğu dönemde davalının hamile olmadığı halde gerçeğe aykırı gebelik belgesi göndererek hamile olduğuna ilişkin yalan söyleyerek güven sarsıcı davrandığı, bu mesaj sonrası davacının Türkiye'ye döndüğünde müşterek konuta gitmeyerek ailesinin yanına gittiği, tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, Ankara 65. Asliye Ceza Mahkemesine açılan kamu davasına konu olan mesajlar hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle kusur belirlemesinde dikkate alınmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadın eşin tam kusurlu olduğu, kadının tam kusurlu davranışları sonucunda evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmelerini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı, davacının boşanmakla zedelenen ekonomik menfaatleri sebebiyle uygun miktarda maddî tazminata, davalının ispatlanan kusurlu davranışları davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığından davacının manevî tazminat taleplerinin reddine, yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmaları ve tanık anlatımlarına ve özellikle davalının yakın arkadaşı olduğunu beyan eden tanık ...'nin beyanına göre davalının gelir getiren düzenli bir işte çalışıyor olması da gözetilerek davalının yasal koşulları oluşmayan yeniden tedbir nafakasına hükmedilmesine ilişkin ilişkin talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı tam kusurlu olduğundan yoksulluk nafakası talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacıya kusur olarak izafe edilecek bir davranışın ispatlanamadığı, cevap dilekçesinde davalının davacıya izafe ettiği kusurlu davranışları da evliliği sürdürmek istediğinden affettiğini beyan ettiği anlaşılmakla, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı tam kusurlu olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı erkek yararına 30.000,00 TL maddî tazminata, manevî tazminat talebinin reddine, davalı kadının tedbir, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen manevî tazminat yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi, erkek lehine hükmedilen maddî tazminatın kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek sürekli ve düzenli çalışması bulunmayan kadın yararına İlk Derece Mahkemesince sadece 2021 yılı Eylül ayından 28.01.2022 tarihleri arasında sınırlı olarak tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmediği, boşanmaya neden olan olaylarda kadına atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında erkek hakkında manevî tazminat şartlarının oluştuğu, gerekçesi ile erkeğin reddedilen manevî tazminat, kadının da reddedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata ve tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tazminatların miktarı ve kadın lehine takdir edilen tedbir nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabul edilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşulları var ise hükmedilen tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın hakkında yoksulluk nafakasının şartlarının oluşup oluşmadığı ve tedbir nafakasının miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince, tarafların anlaşamadıkları, kadının hamileliğin düşükle sonlanması nedeniyle psikolojik olarak sıkıntıya düşerek evde basit sebeplerle tartışma çıkardığı, yeniden çocuk sahibi olma noktasında erkek eşe psikolojik baskı uyguladığı, davacının uzun bir süre işsiz kaldıktan sonra THY'de işe başladığı ve pilotluk eğitimi nedeniyle yurt dışında bulunduğunda aşırı derecede kıskançlıklar sergileyerek sürekli mesaj attığı ve davacı erkeği, "ben sensiz yaşayamam benden ayrılırsan kendimi öldürürüm" şeklinde tehditvari söylemlerde bulunduğu, davacının en son yurt dışında bulunduğu dönemde davalı kadının, hamile olmadığı halde gerçeğe aykırı gebelik belgesi göndererek hamile olduğuna ilişkin yalan söyleyerek güven sarsıcı davrandığı, bu mesaj sonrası davacının Türkiye'ye döndüğünde müşterek konuta gitmeyerek ailesinin yanına gittiği, tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davalı kadının tam kusurlu davranışları sonucunda evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmelerini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı gerekçesiyle erkeğin davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davalı kadının ... S. D. isimli tanığı "... bir dönem davacı Litvanya'da kursa gitmişti, Litvanya'dan döndükten sonra taraflar bir hafta on gün kadar müşterek konutlarında birlikte kaldılar, beraber dışarı çıkıp evlerine geliyorlardı, daha sonraki süreçte davacıyı bir daha görmedim, müşterek konutta halen davalı yaşamaya devam ediyor, tarafların birlikte yaşadıkları dönemde de her ikisinin de ailesi ara sıra gelip giderlerdi, 2020 yılı Ağustos yada Eylül ayında ben başka işim sebebiyle gündüz bina dışında bulunduğum sırada davacının arkadaşları gelmişler davalıdan davacıya ait poşetler içinde bazı eşyalar alarak götürmüşler..." beyanı ile tarafların boşanma davası açılmadan önce bir araya gelerek ortak konutta bir süre birlikte yaşadıkları ve evlilik yaşamının sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu hale göre davacı erkeğin davalı kadının kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekir. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Kadının başkaca bir kusurlu davranışı da ispat edilmemiştir. Hal böyle iken Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.