Logo

2. Hukuk Dairesi2024/5558 E. 2024/6368 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur derecelerine göre kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının, Yargıtay'ın önceki bozma kararına uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma ilamına uygun olarak hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarında ve kusur belirlemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca bozma dışında kalan ve kesinleşen hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin bozmaya uyularak verdiği karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/528 E., 2024/779 K.

KARAR : Bozmaya uyularak kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadın tarafından hakarete uğradığını ve imamlık mesleğinden dolayı tehdit edildiğini, asılsız itham ve isnatlarla köy yerinde rezil edileceğini söylediğini, kadının gereksiz tartışmalar çıkardığını, huzursuzluk yaptığını, erkeğe fiziksel şiddet uyguladığını, zarar vermeye çalıştığını, bıçakla vurduğunu, ceza aldığını, erkeği zor durumda bıraktığını, erkeğin balkondan çıkarak defalarca camiye namaza gittiğini, sabah namazına gitmesini engellemek için alarmını dahi iptal ederek cemaatine rezil olmasını istediğini, erkeğin ailesine küfür ettiğini, onur kırıcı ve sorumsuz davranışlarda bulunduğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile cevaba cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin iddialarının gerçek dışı olduğunu, hasta olduğu zamanlarda dahi erkeğin kadına “Senin görevin değil mi eşek gibi yapacaksın” diyerek mütemadiyen son derece kaba tutumlar sergilediğini, erkeğin ailesinin oğullarını doldurması ve kışkırtması sebebiyle sürekli huzursuzluk yaşayan kadının, erkeğin yersiz ve kontrolsüz öfkesiyle baş etmek durumunda kaldığını, kadına baltayla saldırdığını ve onu öldürmekle tehdit ettiğini, köyde yaşamaları nedeniyle kaçacak hiçbir yeri olmayan ve kendisini korumak için eline bıçak almaktan başka hiçbir çaresi olmayan kadının bu savunması karşısında ise daha çok sinirlenerek onu darp ettiğini ve sonra da kendisine de zarar vererek evden çıkıp gittiğini, şiddetli geçimsizlik halinin sonrasında da artarak devam ettiğini, hamileliğine bile aldırmadan darp ettiğini, ayrıca aldığı kilolara dahi laf ederek başka kadınlarla kıyaslayıp “Eski sevgililerimin fiziği çok daha güzeldi, keşke onlarla evlenseydim” diyerek duygusal anlamda da yıprattığını, Ekim 2019 gibi çocuğunun gözleri önünde kadına şiddet uyguladığını, bunun üzerine kadının ambulans ile hastaneye kaldırıldığını, bu olay üzerine kadını babasının alarak Kayseri'ye götürdüğünü, kadına eziyet ettiğini, namusuna dahi küfrettiği yetmiyor gibi kadının anne, baba ve kardeşlerine ağıza alınmayacak sinkaflı küfürler ettiğini, "Abim senin sülaleni sinkaf etsin" şeklinde ağır küfürler ettiğini, ortak çocuğa dahi "Asarım, keserim" diye tehditler savurduğunu, erkeğin ruh sağlığının normal olmadığı kanaatinde olduklarını, soğuk bir günde evde odun kömür yokken haber vermeksizin erkeğin evi terk edip gittiğini, ne kadını ne çocuğunu düşünmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına ile 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.03.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/164 Karar sayılı kararıyla; kadının, erkeğe, erkeğin babasına, abisine ve kardeşine hakaret ettiği, temizlik, yemek vs. ev işlerini yapmadığı, erkeğin ise kadına şiddet uyguladığı, öfkeli bir yapısı olduğu, kadının anne ve babasına karşı saygısız davranışlarda bulunduğu, kadına hakaret ettiği, ceza dosyalarından tarafların birbirlerini tehdit ettikleri ve birbirlerini yaraladıkları, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve 650,00 TL yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkek ağır kusurlu olduğundan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar, tazminatlar ve vekâlet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2022 tarihli ve 2022/1460 Esas, 2022/1531 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kusura ilişkin yapılan değerlendirmede ve kadının karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir kadın ve çocuk için tedbir nafakasına hükmedilmesinde, miktarında isabetsizlik olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı ancak tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafakanın miktarı düşük olduğu, çocuğun zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde iştirak nafakasının az olduğu, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanması talebi olduğu halde bu konuda hüküm kurulmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları kadın lehine oluşmakla, kadın lehine maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve miktarında isabetsizlik olmadığı ancak kadının ikinci cevap dilekçesinde hükmedilecek maddî ve manevî tazminatlara yasal faiz talebinin olduğu ve bu konuda karar verilmediği, sosyal inceleme raporunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun yararına olacağının belirtildiği görülmekle Mahkemece yapılan velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olduğu, karşı davanın kabulüne karar verilmesi nedeni ile erkek aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle erkeğin tüm istinaf başvurusu ile kadının kusur, lehine hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, kadının maddî ve manevî tazminat, hükmedilen iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası miktarlarının düşük olduğuna yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ilgili hükümlerin kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle çocuk için aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.300,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın ÜFE oranında artış talep etmiş ise de yıllık gerçekleşen TÜFE oranı baz alındığından nafakaların her yıl TÜİK'in yayınladığı TÜFE artış oranında artırılmasına, kadın lehine yasal faiziyle birlikte 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar ve vekâlet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili ise nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.01.2024 tarihli ve 2022/9621 Esas, 2024/275 Karar sayılı kararı ile tarafların kusur dereceleri ve gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına nazaran kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının tazminatların miktarına yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bu yönlerden bozulmasına, bozma dışında kalan yönlerden ise tarafların temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve esas sayısı gösterilen kararı ile; tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına 90.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin boşanmaya nedne olan olaylarda kusuru olmamasına rağmen aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, miktarların fahiş olduğunu, ödeme gücünün bulunmadığını ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ile tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında tarafların kusur derecelerine göre kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının bozma ilamının amacına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı-karşı davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.