"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1489 E., 2024/182 K.
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/353 E., 2023/289 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile tazminatların reddi ve tedbir nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince, davacı- karşı davalı kadının eşine yeterince açık davranmayarak, sadakat yükümlülüğünü şüpheye düşüren davranışlar sergilediği, davalı -karşı davacı erkeğin sonradan sona erdirmiş olsa bile kadına bir dönem maaş kartına el koyarak ekonomik şiddet uyguladığı, kadının kendi kazandığı parasıyla dahi arkadaşlarıyla kahve içmeye eşinin ekonomik şiddetinden ötürü gitmediği, erkeğin telefonda yabacı bir kadınla mesajlaşarak sadakat yükümlülüğünü şüpheye düşüren davranışlar sergilediği, kızına eşiyle arasını düzeltmesi konusunda duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığı, çocuklara ve eşine zaman zaman hakaret ettiği, eşine zaman zaman boşanmaması konusunda tehditlerde bulunduğu, erkeğin ağır kusurlu tutum ve davranışları neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe izafe edilen "sonradan sona erdirmiş olsa bile bir dönem maaş kartına el koyarak ekonomik şiddet uyguladığı, davacı karşı davalının kendi kazandığı parasıyla dahi arkadaşlarıyla kahve içmeye eşinin ekonomik şiddetinden ötürü gitmediği, davalı karşı davacı erkeğin telefonda yabacı bir kadınla mesajlaşarak sadakat yükümlülüğünü şüpheye düşüren davranışlar sergilediğine" dair kusurların tarafların daha önce ayrılıp barışmasından önce meydana gelmiş olan olaylar olup affedilmiş oldukları için yeniden hükme esas alınmayacağı, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kadının maaş kartını halen erkeğin kullanmadığı, erkeğin eşine ekonomik şiddet uyguladığına dair iddianın görgüye dayalı tanık anlatımı ile ispat edilmiş olmadığı, erkeğin doktora öğrencisi olan dava dışı bir kadınla ilişkisi olduğuna dair de dosyaya yansıyan somut, yorum yollu olmayan tanık anlatımının bulunmadığı, öğrenci-öğretmen ilişkisi olarak nitelendirilmesi gerektiği, dolayısıyla da bu hususun erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının, kendisinin de kabulünde olduğu üzere, eve, başkasına aşık olduğu zehabını uyandıracak bir yazı yazıp bıraktığı, yine evin anahtarını değiştirmek suretiyle erkeğin eve girememesine neden olup aradaki gerginliği artırdığı, ... sarsıcı şekilde bir kaç geceyi evden ayrı geçirdiği, erkeğin de eşiyle boşanmak istemediğinden sadece bir defaya mahsus şekilde eşini ve ortak çocuğu tehdit ettiği buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine karar verilmiştir. Yapılan incelemede Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı- karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı- karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden BOZULMASINA,
2.Davacı karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.