"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/302 E., 2024/379 K.
KARAR : Bozmaya uyularak kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin eşinden maddî manevî desteğini esirgememesine rağmen kadının kusurlu davranışları nedeniyle dava öncesinde 8 ay fiili olarak evinden ayrı kalmak zorunda kaldığını, bu süreçte tekrar bir araya gelmek için elinden geleni yaptığını, kadının maddî taleplerinin had safhada tutulduğunu ve büyük ödemeler karşılığında anlaşmalı boşanma talep ettiğini, kadının asosyal bir kişiliği olduğunu, gittikleri tatil ve seyahatlerde huzursuzluk çıkarttığını ve erkeğin tüm çabalarına rağmen huzurlu bir an geçiremediklerini, erkek tarafından kadının ve çocukların dilediğince hayat sürmesi için verilen paraların kadın tarafından biriktirildiğini, çocukların ihtiyaçlarının karşılanmadığını, kadının asosyallik ve biriktirme huylarının anneliğinin önüne geçtiğini, lösemi hastası olan çocuğuyla bile ilgilenmediğini, hastanede ziyaret etmekten dahi kaçındığını, çocukların veli toplantıları, aktiviteleri ve sair ihtiyaçlarında hiçbir zaman yanlarında olmadığını, ayrıca kadının en ufak bir ilgisizlik ve sadakatsizliğe maruz kalmamasına rağmen sürekli kendi kafasında olaylar kurgulayarak erkeğin kendisini aldattığını düşündüğünü, kıskançlık krizleri ile kavga çıkarttığını, kadının erkeği "Dünya'daki tek adam sen misin? bulunmaz hint kumaşı mısın? seni boşuyorum" şeklinde hakarete varan sözler sarf ederek daha önce yaptığı gibi yine boşanmakla tehdit ettiğini, erkeğin bu kez kabul ettiğinde de "psikolojisinin bozuk olduğunu ve tedavi olmak için aile terapisine gitmek istediğini" söylediğini, ancak müvekkilinin gittikleri terapistte yaşananları anlatmasını kabullenmeyerek kavga çıkarttığını, ayrıca kadının işe aldığı hiçbir yardımcı ile anlaşamadığını ve işten çıkarttığını, kadının kendi akrabaları ile kavgalı olması bir yana erkeğin de kendi ailesi ile irtibatını kesmesi için elinden geleni yaptığını, erkeğin çocuklarının en az hasarla bu dönemi atlatabilmesi için davalı ile anlaşmalı olarak boşanmak istediğini ancak davalının fazla taleplerde bulunmaya ve çocukları hiçe saymaya devam etmesi nedeniyle işbu davanın açıldığını, davalının bu süreçte çocukları babalarına karşı doldurduğunu, evi terk edeni erkek olarak gösterdiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak çocukları ...'nin hastalığı akabinde ailesini yalnız bırakan tarafın erkek olduğunu, eşine ve çocuklarına destek olmak yerine kadınlık gururunu ve aile bütünlüklerini hiçe sayan söylemlerde bulunduğunu, davacının eşi ve çocuklarına karşı ilgisizliğinin giderek arttığını ve 2015 yılının Mayıs ayında kadına "ya ikinci hanım alırım ya da boşanalım" teklifinde bulunacak kadar ileri gittiğini, kadının boşanmayı kabul etmesi üzerine davacının söyleminin anlık olduğunu söyleyip, kızının hastalığını bahane ederek kendisini affetmesini istediğini, akabinde kızının hastalığının getirdiği külfeti bahane ederek ...'daki dairelerin satılması gerektiğini söyleyerek kadından imza aldığını, iki evi de ortağı ve amcası ...'nın üzerine geçirdiğini, sonradan ortaya çıkan vakıalarla anlaşıldığı üzere, davacının af dilemesinin nedeninin kadına ait dairelerin elden çıkarılmasını sağlamak olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine kadının evlilik süreci boyunca eşine gerekli maddî ve manevî tüm desteği sağladığını, iyi bir eş ve fedakar bir anne olarak yaşadığını, erkeğin boşanmayı istemesinin tek sebebinin evlilik dışı ilişki yaşadığı ... olduğunu, cinsel ilişkilerine ilişkin gerçekleştirdikleri konuşmada ...ün ilişki sonrası oluşan morluklarının fotoğraflarını davacıya gönderdiğini, yaklaşık 4 ay önce de imam nikahı kıydıklarını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161, 162, 163 ve 166 ıncı maddenin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 6.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.09.2018 tarihli ve 2016/722 Esas, 2018/711 Karar sayılı kararıyla; kadın tarafından delil olarak erkeğin telefon yazışmaları dosyaya ibraz edilmiş ise de, söz konusu delilin erkeğin rızası dışında şifresini bilen çocuklarınca elde edilmiş olduğu, delilin yasak delil niteliğinde olduğu, erkeğin telefonu ve kullandığı uygulamalardaki yazışma, ses kayıtları ve fotoğraflar delil olarak değerlendirilmediği, tanıkların yasak delili okuduklarını belirterek içeriği konusunda verdikleri bilgilerin de delil olarak nazara alınamayacağı, tarafların son dönemlere kadar evliliklerinde sorun olmadığı, ilişkilerinin herkesin takdir ve beğenisini kazandığı, kadının ev hanımı olduğu, ev ve çocukları ile ilgili bir anne olduğu, erkeğin işlerinin yurt dışı şube bağlantılarının da olduğu, sık sık yurt dışına çıktığı, orada kadınlarla çektirdiği fotoğrafları eşine gösterdiğinde kadının bu duruma tepki gösterdiği, erkeğin iş görüşmesi yaptığı kadını arayıp kocamı rahat bırak dediği, kızları ...'nin 2015 yılı Mart ayında lenfoma rahatsızlığı nedeniyle tarafların zor günler geçirdiği, ...'nin bir dönem hastanede yatarak tedavi gördüğü, baba ve anne ile birlikte iki tarafın akrabalarının bakım konusunda yardımlaştıkları, kadının evdeki üç çocuğu ile de ilgilenmesinin gerektiği, kadının erkeğin ailesi ile mesafeli olduğu, erkeğin çocuğun tedavisinin sürdüğü dönemde kadına ben boşanmak istiyorum diyerek evden ayrıldığı ve ayrı evde yaşamaya başladığı, kadının buna anlam ve neden bulamadığı, araya giren yakınlarının erkeğe nedeni sorduklarında tenimiz uyuşmuyor, anneliğine, ev hanımlığına diyecek lafım yok, iyi bir anne, iyi bir ev kadını ama anlaşamıyoruz dediği, yakınlarının evine dön telkinleri ile tekrar evine döndüğü, eşinden başka kadına ilgisini de kabul ederek özür dilediği, affetmesini istediği ancak kısa bir süre sonra 2015 yılı aralık ayında yeniden evden ayrıldığı, sonrasında evine dönmediği, erkeğin hayatında başkası olduğunu düşünen çocukların babalarına bu durumu sorduğu, erkeğin durumu kabul ederek, or..., şeytandı, stepneydi, dediği, çocukların bu durumu kadına iletmesi üzerine kadının erkeğe ve ailesine karşı kırıcı sözler söylediği, çocuklara da bu durumu yansıtarak tepkilerini artırdığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin her iki tarafın da kusurlu fakat erkeğin daha ağır kusur sayılacak güven sarsıcı halleri nedeniyle temelinden sarsıldığı, ortak çocukların baştan beri annesinin yanında oluşu, dosya kapsamındaki psikoloğun raporu ve idrak çağındaki küçüklerin tercihi göz önüne alındığında velâyetlerinin annesine tevdii ile babası ile kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere anne yanındaki ortak çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedildiği, velâyeti anneye tevdi edilen ortak çocuklar için tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesine göre uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadın tarafın takdir olunan iştirak nafakalarının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleştiği, bu nedenle kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edildiği, kadının takdir olunan yoksulluk nafakasının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, boşanma sonucu kadın eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, erkeğin sadakat yükümlülüğüne uymayan başka kadınla yakınlaşmasına bağlı güven sarsıcı hallerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği bu kapsamda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile kadının 4721 sayılı Kanun'un 161, 162 ve 163 üncü maddesi uyarınca açılan davalarının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtıkları davaların kabulü ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ..., ... ve ... için dava tarihinden 04.04.2017 tarihine kadar aylık 1.000,00 er TL, ortak çocuk ... için aynı tarihler arasında aylık 2.000,00 TL, 04.04.2017 tarihinden 22.02.2018 tarihine kadar ..., ... ve ... için aylık 750,00'şer TL, ... için aylık 1.000,00 TL, 22.02.2018 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar ..., ..., ... ve ... için aylık 1.000,00'er TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, aynı miktar nafakaların karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadının takdir olunan iştirak nafakalarının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına dava tarihinden 04.04.2017 tarihine kadar aylık 2.000,00 TL, 04.04.2017 tarihinden 22.02.2018 tarihine kadar aylık 1.000,00 TL, 22.02.2018 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, aynı miktar nafakanın karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, kadının yoksulluk nafakasının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 600.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden, davalı kadın vekili tarafından ise özel sebebe dayalı boşanma davalarının reddi, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, nafakalara yıllık artış uygulanmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2020/1347 Esas, 2022/529 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince elde ediliş şeklinin hukuka aykırı olduğu iddia edilen telefon mesajlaşmalarının, erkeğin evine ziyarete giden ortak çocuklar tarafından elde edildiği, ortak çocuklar tarafından erkeğe ait cep telefonundan elde edilen çıktıları dosyaya sunan kadının, bu delillerin oluşumunda ve elde edilmesinde bir kurgusunun bulunmadığı, erkeğe ait telefonun şifresi ortak çocuklar tarafından bilindiği için telefonda bulunan erkeğin dava dışı ... isimli kadın ile olan mesajlaşmaların çocukların kendi bilgisayarlarına aktarıldığı, dayanılan bu delillerin hukuka aykırı elde edildiğinden bahsedilemeyeceği, bu durumda, kadın tarafından usulüne uygun olarak dosyaya sunulan bu deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında erkeğin ... isimli kadın ile cinsel birliktelik yaşadığı, bu şekilde zina sebebine dayalı boşanma davasının ispatlandığı, bu durumda kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi kararının yerinde olmadığı, birleşen davada kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne, karar boşanma yönünden kesinleştiğinden zina sebebine dayalı boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere 4721 sayılı Kanun'un 162 inci ve 163 üncü maddesinde belirtilen koşullar gerçekleşmediğinden kadının bu maddelere dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizilk bulunmadığı, hükmolunan iştirak ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminatın miktarlarının az olduğu, kadının dilekçeler teatisi aşamasında yoksulluk ve iştirak nafakalarına yıllık arttırım talebi ile bu yönde ıslah talebi de bulunmadığı, Mahkemece takdir olunan iştirak ve yoksulluk nafakalarının her yıl arttırımına ilişkin isteğin süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi kararına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, karar boşanma yönünden kesinleştiğinden birleşen davada zina sebebine dayalı boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadının iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuklar ..., ..., ..., ... için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 2.000,00'er TL iştirak nafakasına, kadın için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 400.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf talepleri ile erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekili tarafından zina sebebine dayalı davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden, davalı-davacı kadın vekili tarafından ise nafaka ve tazminatların miktarı, nafakalara yıllık artış uygulanmaması yönlerinden temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairemizin 16.01.2024 tarihli ve 2022/8407 Esas, 2024/219 Karar sayılı ilamı ile; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur derecelerine göre kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kadın ve ortak çocuklardan ... ve ...'nin ihtiyaçlarına nazaran kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile ... ve ... yararına hükmolunan iştirak nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının maddi ve manevi tazminatlar ile yoksulluk ve iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, erkeğin tüm, kadının sair temyiz itirazlarının ise reddi ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan hususlar yönünden onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ile davalı-davacı kadın ve ortak çocukların ihtiyaçları dikkate alındığında davalı-davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuklar ... ve ... lehine hükmedilen iştirak nafakası az olduğundan davalı-davacının ortak çocuklar ... ve ... lehine hükmedilen iştirak nafakası, lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, ortak çocuklar ... ve ... lehine ayrı ayrı aylık 6.000,00'er TL iştirak nafakası, davalı-davacı kadın lehine aylık 10.000,00 TL yoksulluk nafakası ile, 1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusurunun bulunmadığını, tüm kusurlu davranışların kadın tarafından gerçekleştirildiğini, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddinin gerektiğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; ortak çocuklar ve kadın yararına hükmedilen nafakalara artış yapılmasına ilişkin talep hakkında karar verilmemesinin hatalı olduğunu, bu hususa ilişkin talebin vekil tarafından vekâletname sunulduktan hemen sonra Mahkemeye sunulduğunu ileri sürerek kararın ortak çocuklar ve kadın yararına hükmedilen nafakalara artış uygulanmaması yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında karşılıklı olarak görülen boşanma davasında ağır kusurlu bulunan erkek aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile kadın tarafından süresinde ileri sürülmeyen nafaka artış talebine ilişkin istem hakkında verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun ) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının tarafından bozmaya uygun inceleme ve araştırma yapılmış olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraflar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.