Logo

2. Hukuk Dairesi2024/5644 E. 2024/6634 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarının, Yargıtay'ın önceki bozma kararına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, Yargıtay'ın bozma kararına uygun olduğu, karar ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında ve delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/286 E., 2024/378 K.

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm kurma

Taraflar arasında ilk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında bozma kararı sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, kadının başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 10 ay birlikte yaşadıktan sonra 1996 yılında kadının Almanya'ya yerleştiğini, erkeğin 1995 yılından beri başka kadınlarla birlikte olması nedeniyle tarafların bir araya gelmediklerini, erkeğin başka kadınlardan çocukları olduğunu, erkeğin sürekli kadını aşağıladığını, hakaretler ederek dava açıp hakkını aramasını engellediğini, ... isimli kadından 6 çocuğu olduğunu ve bu çocukların davacı-davalı kadının nüfusuna kaydettirdiğini, kadının bundan seneler sonra haberinin olduğunu, en son birlikte olduğu Rus asıllı bir kadından da bir oğlu olduğunu, bu kadını ve oğlunu da evrakta sahtecilik ile amcasının kızı ... olarak nüfusa kaydettirdiğini, bu kadına taşınmazlar devrederek davacı-davalı kadından mal kaçırdığını, erkeğin bu konularda sürekli yalan söylediğini, tarafların birlikte yaşadığı süre içinde erkeğin kadını sürekli darp ettiğini, kadına ve çocuklarına bakmadığını, erkeğin senede 4-5 kere Almanya'ya geldiğini ancak kadın ile görüşmediğini, görüşse de hakaret ettiğini, ölümle tehdit ettiğini, karşı dava dilekçesindeki iddaların asılsız olduğunu, erkeğin kovması sonucu kadının Almanya'ya gitmek zorunda kaldığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 25.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 600.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata, katılma payının hesaplanarak kadına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının erkeğin halasının kızı olduğunu ve aile baskısı ile evliliğin gerçekleştiğini, kadının 1995 yılında 2 çocuğu Türkiye'de bırakıp erkeğin de yardımıyla vize alarak ziyaret amacıyla Almanya'ya gittiğini, daha sonra geri dönmeyeceğini söylediğini, erkeğin geri dönmesi için kadını ikna edemediğini, kadının bir daha Türkiye'ye dönmediğini, döndü ise de erkeğin haberinin olmadığını, tarafların bu nedenle bir araya gelemediğini, kadının bu nedenle ağır kusurlu olduğunu, ... isimli kişinin erkeğin gayri resmi eşi olduğunu ve 20 yıldan fazla süredir ... ile davacı-davalı kadının aynı evde birlikte yaşadıklarını, yörede yaygın olan ikinci eş durumuna kadının hiçbir itirazının bulunmadığını, hatta ...'dan olan çocukları da kendi nüfusuna kaydettirdiğini, bu nedenle zina iddiasına dayanılamayacağını, kadının Almanya'ya gittiği dönemde erkeğin ... ile birlikteliğinin sonu erdiğini, ... isimli kadının ise amcasının evlatlığı olduğunu, erkeğin ... ile birlikteliğinin 2002 yılından 2007 yılına kadar devam ettiğini ve bu kadından bir oğlunun olduğunu, şu anda hayatında bir kadının olmadığını belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.10.2019 tarih 2015/854 Esas, 2019/63 Karar sayılı kararı ile erkeğin kadını başka kadınlarla aldattığı bu nedenle tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun ispatlanamadığı, kadının evden ayrılmasının haklı nedene dayandığı gerekçesi ile erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl davasının kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, katılma alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 15.10.2019 tarihli kararına kararına karşı;

1.Davacı-davalı kadın vekili; hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.12.2022 tarih ve 2020/193 Esas, 2022/1818 Karar sayılı kararı ile karşı davada 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası koşulları oluşmasına rağmen karşı davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, erkeğin iki ayrı kadınla evlilik dışı birliktelik yaşadığı, ... isimli kadından altı, ... isimli kadından bir çocuk sahibi olduğu, ... isimli kadından olan çocukarını davacı-davalı kadından doğmuş gibi nüfusu kaydettirdiği, halen dahi ... isimli kadın ile birlikte yaşadığı, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, malvarlığını başkalarına devrettiği; kadının ise dava tarihinden yaklaşık 20-25 yıl kadar önce düğün için gittiği Almanya'dan bir daha dönmediği anlaşılmış olup gerçekleşen kusur durumuna göre erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, bu durumda erkeğin karşı davasının kabulü gerektiği, kadın yaranına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî ve manevî tazminatların miktarının düşük olduğu, yoksulluk nafakasının aylık 4.000,00 TL olması gerektiği gerekçesi ile tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, erkeğin karşı davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, kararın ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar ergin olduğundan velâyet hakkında düzenleme yapılmasına yer olmadığına, yasal koşulları oluşmadığından erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 400.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, gerekçe ile hüküm arasında çelişki, hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden; davalı-davacı erkek vekili asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî ve manevî tazminatlar yönlerinde temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.12.2023 tarihli ilamı ile kadının kusurunun ispatlanamaması nedeniyle erkeğin karşı davasının reddi gerektiği, affa uğrayan bir kısım kusurların erkekten çıkarılması gerektiği, sabit olan kusura göre erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan hususlar yönünden ise tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla, iki ayrı kadınla evlilik dışı birliktelik yaşayan, ... isimli kadından altı, ... isimli kadından bir çocuk sahibi olan, ...'dan olan çocukları davacı-davalı kadından doğmuş gibi nüfusa kaydettiren, malvarlığını başkalarına devreden davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı-davalı kadının kusursuz olduğu gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, karşı davanın reddine, kadın yararına aylık 15.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 500.000,00 TL maddî ve 600.000,00TL manevî tazminata, erkeğin asıl davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde: hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarının bozmanın amacına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.