Logo

2. Hukuk Dairesi2024/568 E. 2024/1230 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, velayet, iştirak nafakası, tarafların tazminat talepleri ve vekâlet ücretlerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadının ağır kusurlu erkeğe karşı tazminat taleplerinin reddedilmesinin de bu hataya dayandığı, bu nedenle yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi ve kadının tazminat talepleri yönünden bozulmasına, diğer yönlerden ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1183 E., 2023/1417 K.

DAVA TARİHİ : 03.09.2020

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen erkeğin açtığı boşanma ve kadının açtığı karşı velâyet, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat ve ziynet alacağı davasından dolayı verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının tazminat taleplerinin reddine, taraflar lehine vekâlet ücreti ile ziynetler yönünden hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evlilikleri boyunca müvekkilini aşağıladığını, kıskandığını ve müvekkilinin ailesine kötü davrandığını, ev dışında üçüncü kişilerin yanında bile müvekkili ile sürekli tartışma içerisinde olduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediğini, erkeğin ailesiyle aynı evde ikamet ettiklerini, çocuğa ilgi göstermediğini, defalarca psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, eve sürekli geç saatlerde geldiğini, anne ve babasının en ufak olayda hakaretler edip defalarca dövmeye kalktıklarını, altınlarını elinden aldıklarını, psikolojik ve sözel şiddetler maruz kaldığını, hamileliği döneminde dahi dayak yediğini, kayınpederin yatak odasının kapısını dinlediğini, sürekli hakaret edip uygunsuz sözler söylediğini, en son 05.06.2020 tarihinde erkeğin hileli davranışı sonucu ailesinin yanına bir süreliğine kalmak için bırakıldığı ve sonra da erkeğin boşanmak istediğini belirterek davanın reddine, velâyetin anneye verilmesine, boşanma halinde çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.01.2022 tarih ve 2020/552 Esas, 2022/70 Karar sayılı kararı ile; kadının yetki itirazının ve adli yardım talebinin ara kararla reddine karar verildiği, yapılan yargılama sonucunda kadının eşine toplum içinde küçük düşürücü söz ve davranışlarda bulunduğu, beddua ettiği, kıskançlıkla kısıtlamaya çalıştığı, erkeğin ise ayrı konut temin etmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocuğun yaşı, anne bakım ve şefkatine muhtaç olması ve bilirkişi raporu değerlendirilerek velâyetin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL iştirak nafakasına ve kadının usulüne uygun olarak harcı yatırılarak açılan karşı davası bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazına dair hüküm kurulmadığını, adli yardım talebinin reddinin ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, talepleri hakkında karar verilmediğini, ziynet eşyası talebinin incelenmediğini, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek asıl davanın kabulü, karşı davanın kabul edilmemesi, adli yardım talebinin reddi, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminat taleplerinin reddi, ziynet alacağı davasının incelenmemesi, lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2022 tarih ve 2022/631 Esas, 2022/1558 Karar sayılı kararı ile; kadının adli yardım talepli cevap ve karşı dava başlıklı dilekçesinde; ayrıca boşanma talebi olmaksızın erkeğin boşanma davasının reddine, boşanma kararı verilmesi halinde ise velâyet, nafaka ve tazminat taleplerinin kabulü ile ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince 12.10.2020 tarihli ara kararla kadının adli yardım talebinin reddi ile eksik harçların tamamlanması hususunda kesin süre verildiği, kadın tarafından adli yardım talebinin reddine ilişkin itiraz yoluna gidilmeyerek bu talebin reddi kararının kesinleştiği, yargılama sürecinde de karşı dava dilekçesi ile istenilen ziynet eşyası talebi yönünden peşin harçların tamamlanmadığı gerekçesiyle kadının ziynet eşyası talebi yönünden yazılı şekilde hüküm tesisinde bir isabetsizlik görülmediği, kadının, süresinde sunduğu yetki itirazının ön inceleme duruşmasında ara kararla reddine karar verildiği, 4721 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre itirazının reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmediği belirtildiği, davalı kadının İlk Derece Mahkemesince boşanmanın fer'î niteliğinde maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden hüküm tesis edilmemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne, bu yönde hüküm tesisine, tarafların eşit kusurlu oldukları belirlendiğinden kadının yasal koşulları gerçekleşmeyen maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının yerinde görülmeyen diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 02.05.2023 tarihli ve 2022/11236 Esas, 2023/2051 Karar sayılı kararı ile; "...6100 sayılı Kanun'un 337 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adli yardım taleplerinin reddine ilişkin kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğu, adli yardım talebinin reddine ilişkin 12.10.2020 tarihli ara kararın usulünce davalı kadına tebliğ edilmediği, davalının itiraz hakkının/süresinde harç ve gider avansı yatırma hakkının bu suretle elinden alındığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, 12.10.2020 tarihli ara kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca usulünce davalıya tebliğ edilmesi ve 6100 sayılı Kanun'un 337 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki prosedürün işletilmesi gerekirken usul hükümleri gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle..." kararın bozulmasına, bozma sebebine göre kadın vekilinin sair temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma ve fer'îlerine, boşanma talepli olmayan karşı davanın ise bağımsız velayet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat ve ziynet eşyası alacağına ilişkin olduğu, kadının süresinde sunduğu dilekçesinde belirtilen yetki itirazının ön inceleme duruşmasında ara kararla reddine karar verildiği, 4721 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, taraflarca süresinde sunulan dilekçelerde usulüne uygun olarak dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakıalara göre; Mahkemece tespiti yapılan ve hükme esas alınarak taraflara yüklenen kusurların somut, görgüye dayalı, tutarlı tanık anlatımları ve sunulan tüm delillerle kanıtlandığı, kusurların nitelendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, kadın tarafından erkek için öne sürülen ve kanıtlanmayan iddiaların ise Mahkemece kusur belirlemesinde nazara alınmamasının da yerinde olduğu, gerçekleşen eylemlerine göre de, boşanmaya neden olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu bulunduklarına ilişkin kusur belirlemesi ile erkeğin yasal koşulları gerçekleşen davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, gerçekleşen kusur derecelerine göre, yaşanan olaylarda eşit derecede kusurlu olduğu anlaşılan kadın yararına maddi ve manevi tazminata ilişkin yasal koşulların oluşmadığı, bu nedenlerle, kadının boşanmanın fer'î niteliğinde maddî ve manevî tazminat taleplerinin Mahkemece reddine karar verilmesi gerektiği halde bu talepler yönünden olumlu veya olumsuz hüküm tesis edilmemesinin isabetli görülmediği, ortak çocuğun velâyet ve kişisel ilişki düzenlemeleri çocuğun üstün yararlarına uygun olduğu, velayet bırakılmayan erkeğin çocuk için yapılan giderlere katılma yükümlülüğü çerçevesinde ortak çocuk yararına bir miktar nafakaya hükmedilmesinin de isabetli olduğu, kadın ve çocuk yararına hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının uygun olduğu, davasının kabulü nedeniyle vekil ile temsil edilen erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin de isabetli olduğu, davalı kadının cevap ve karşı dava dilekçesinde talep ettiği boşanmanın fer'î niteliğinde bulunmayan ziynet eşyası alacağı talebi yönünden ise; adli yardım talebi kabul edilerek kadının ziynet alacağı talebi yönünden İlk Derece Mahkemesince işin esası incelenmeyerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmeyerek kadının ziynet eşyası hükmüne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile bu yöne ilişkin kararın tümden kaldırılmasına, kadının ziynet eşyası talebine ilişkin davada delillerin toplanılması ile sonucu uyarınca işin esası incelenerek hüküm tesisi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf talebinin kısmen kabulü ile kadının yasal koşulları gerçekleşmeyen tazminat taleplerinin reddine, ziynet hükmüne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile bu yöndeki hükmün kaldırılması ile işin esası incelerek hüküm tesis edilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kadının karşı davasında kabulüne karar verilen bağımsız velâyet ve nafaka talepleri yönünden vekil ile temsil edilen kadın yararına ayrı ayrı maktu vekâlet ücretine, bu yönlerden yargılama giderinin erkek üzerinde bırakılmasına, reddine karar verilen tazminat talepleri yönünden ise vekil ile temsil edilen erkek yararına ayrı ayrı maktu vekâlet ücretine, bu yönlerden yapılan yargılama giderlerinin kadın üzerinde bırakılmasına, kadının diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili katılma yoluyla; karşı davadaki boşanmadan ari müstakil maddi-manevi tazminat taleplerinin reddi halinde vekâlet ücreti maktu değil nisbi olacağı, bu yönüyle de kararın bozulması gerektiği, karşı davacı olduğu iddia edilen kadın vekili lehine vekâlet ücretine hele ki ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğu, ayrıca kadının ortak çocuğu göstermemekle velâyet görevini kötüye kullandığı ve Mahkeme kararına uymadığı, kadına velâyet hakkı verilmesi hukuka aykırı olduğu, maddî ve manevî tazminat taleplerine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu, her ne kadar eşit kusur nedeniyle erkek lehine tazminata hükmedilmese de kusurun kadından kaynaklandığı ileri sürülerek kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakası, reddedilen tazminat talepleri ve vekâlet ücretleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; temyiz başvuruları doğrultusunda bozulan kararın, adli yardım talebi yönünden kabulüne diğer yönlerden inceleme yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, zira maddî ve manevî tazminatın koşullarının gerçekleştiği, karşı davalarının külli olarak Mahkemece görülmesinin gerektiği ileri sürülerek kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakası, tarafların reddedilen tazminat talepleri, erkeğin davasının kabulü, vekâlet ücretleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci ve 336 ncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 3 üncü maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi üçüncü maddesi, dördüncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 6 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kadının eşine toplum içinde küçük düşürücü söz ve davranışlarda bulunduğu, beddua ettiği, kıskançlıkla kısıtlamaya çalıştığı, erkeğin ise ayrı konut temin etmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, "kadının erkeğe hakaretinin sabit olduğu, kadına yüklenen kıskançlık vakıasına ilişkin tanık beyanlarının ise soyut olduğu, bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin ise bağımsız konut temin etmediği, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, kadının ailesinin yanına bırakarak birlik görevlerini yerine getirmekten kaçındığı" anlaşılmaktadır. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken Mahkemece bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme ile tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere davalı erkek ağır kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Davalı-karşı davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkra koşulları oluşmuştur. O halde kadın lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur değerlendirmesi ve kadının tazminat talepleri yönünden BOZULMASINA, erkeğin kadının reddedilen tazminat talepleri nedeniyle lehine hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönünden temyiz itirazının bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı harcın davacı-davalı erkeğe yükletilmesine

Peşin harcın istek halinde yatıran davalı-davacı kadına iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.