"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1266 E., 2023/1298 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/629 E., 2021/588 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının reddine erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının ve müvekkilinin, 2016 yılında evlendiklerini, ortak çocuklarının olmadığını, her ikisinin de ikinci evliliği olduğunu, kadının önceki evliliğinden 9-10 yaşlarında çocuğu olduğunu, evlendikten sonra çocukla birlikte yaşamaya başladıklarını, kadının ruh hastası olduğunu müvekkilinden gizlediklerini, evliliğin ilk gününden itibaren kadının devamlı uyuduğunu, ev işleri ve kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, eşine sahip çıkmadığını, başına buyruk davrandığını, her yerde hakaret ve ağır sözler söylediğini, ilaçlarını içmediğini, evde sürekli huzursuzluk ve kavga çıkardığını, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin kadına rahatsız olduğunu söyleyince kadının babası, dayısı ve bacanağının gelip kadını boşanmak üzere alıp götürdüklerini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek; erkeğin asıl davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına kendisi için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı davacı kadının psikolojik rahatsızlığının bulunduğu, psikolojik sorunu ile epilepsi hastası olduğunu evlenmeden önce davacı-davalı erkekten gizlediğini, müsrif bir kişilik yapısında olduğunu, hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını erkek eşin ise; facebookta yanak yanağa başka bir kadınla görülmesinin de güvensiz davranışlar arasında değerlendirilebileceği, sadakatsizlik boyutuna ilişkin yeterli delil olmadığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadın eşin ağır kusurlu olduğu, kadın eşin ağır kusurlu olduğundan hakkında yoksulluk ve tazminat şartlarının gerçekleşmediği gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkek aleyhine Görele Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/379 Esas sayılı tedbir nafakası davası olduğunu, eldeki dosya ile birleştirilmesini talep ettiklerini ancak birleştirilmediğini, birleştirme olmadığından eksik inceleme yapıldığını, karşı davanın reddine ilişkin gerekçe yazılmadığını, karşı davanın tefrikine karar verildiğini, sonra da asıl dosyada ret kararı verildiğini, oysa ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceğini, kusur belirlemesinin yanlış olduğunu belirterek erkeğin davasının reddi kadının davasının kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı kadın istinaf dilekçesinde, davanın önlem nafakası davası ile birleştirilmesi talebinin kabul edilmemesinin yanlış olduğunu belirtmiş ise de, davaların niteliği gereği birleştirme kararı verilmemesi doğru olduğu gibi zaten yargılama sırasında önlem nafakası davasının karara çıkarak kesinleştiği, davalı-davacı kadının cevap ve karşı dava dilekçesiyle açtığı karşı davasının takip edilmemesi nedeniyle 19.02.2019 tarihli celsede işlemden kaldırdığı, 13.02.2020 tarihli celsede ise karşı davanın tefrikine karar verildiği halde hükümle birlikte karşı davanın reddine karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına aykırı olduğu, kadının epilepsi hastası ve psikolojik rahatsızlığı olduğu ispatlanamadığından ve evlilik öncesinde erkekten gizlendiği, yine müsrif kişilik yapısı olduğu, kadına kusur olarak verilmiş ise de, bu vakıalar somut, görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, kadının, erkeğe hakaret ve erkekte tırnak izi görülmesi nedeniyle fiziksel şiddet uyguladığı ve erkek eşe güven sarsıcı davranış kusuru verilmiş ise de erkek istinaf kanun yoluna başvurmadığından bu kusurunun kesinleştiği, kadın tarafından açılan Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/379 Esas, 2019/498 karar sayılı 22.03.2019 tarihli kararı ile kadının önlem nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, önlem nafakasının kısmen kabulüne karar verilmiş, erkek tarafından istinaf edilmiş, karar kesin olduğundan istinaf talebi reddedilmiş, bu davanın gerekçesiyle erkeğin başka kadınla yaşaması, aldatması kadın için ayrı yaşamakta haklı neden olarak görülmüş ve kesinleşmiş olmakla erkeğe sadakatsizlik kusuru verilmemesi doğru görülmemiştir. Bu haliyle, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kusur durumu karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanmanın yasal koşulları oluşmakla erkeğin asıl davasının kabulü usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, davalı-davacı kadın tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiş olup, tedbir nafakası talebi konusunda olumlu ya da olumsuz karar verilmemiş, hatalı kusur belirlemesi neticesi kadının ağır kusurlu olmasından dolayı yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusur durumu karşısında kadının boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusurlu olmadığı, aylık işi ve düzenli geliri olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; kadının, karşı dava, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, tarafların eşit kusurlu olduklarına İlk Derce Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, davalı-davacı kadının karşı davası dosyadan tefrik edilmekle karşı dava konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile dava tarihi olan 14.09.2018 tarihinden karar kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL tedbir aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının kabulü yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma ile karar verildiğini Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/379 Esas, 2019/498 Karar sayılı dosyasının birleştirilmediğini, infazda çelişkiler oluşturduğunu, karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirterek kararın tümü yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kusur belirlemesi, birleştirme kararı verilmemesinin doğru olup olmadığı, karşı davanın reddi, kadın lehine yoksulluk nafakasının kabulü noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 175 inci,197 inci, maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı-davacı kadın eşin, psikolojik rahatsızlığının bulunduğu, psikolojik sorununu ve epilepsi hastalığının olduğunu evlenmeden önce davacı-davalı erkekten gizlediği, müsrif bir kişilik yapısında olduğu, erkek eşe hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı erkek eşin ise; sosyal paylaşım sitesi olan facebookta yanak yanağa başka bir kadınla görüldüğü erkek eşin bu davranışının güven sarsıcı davranış olarak değerlendirildiği gerekçesi ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, daha önce 13.02.2020 tarihli celsede tefrikine karar verilen karşı davanın reddine, erkek eşin davasının kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadının, "epilepsi hastası olduğu ve psikolojik rahatsızlığı olduğu" maddî vakıalarının ispatlanamadığı, "evlilik öncesinde erkekten gizlendiği ve müsrif kişilik yapısı olduğu" vakıaları kadın eşe kusur olarak izafe edilmiş ise de, bu vakıaların somut, görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, kadın eşin "erkeğe hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı" vakıaları ise ispatlandığı halde kadına kusur olarak yüklenmediği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince belirlenen, erkek tarafından istinaf edilmediği için kesinleşen "güven sarsıcı davranış vakıasının", kadın tarafından açılan Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/379 Esas, 2019/498 Karar sayılı kararı ile başka kadın ile birlikte yaşayan, erkeğin kusurlu olup kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu tespit edilmiş ve yüklenen kusurun kesinleşmiş olması dikkate alındığında, erkek eşe "sadakatsizlik" kusurunun izafe edilmemesinin doğru görülmediği gerekçesi ile evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduklarına karar verilmiş ise de gerçekleşen ve belirlenen tarafların bu kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin kadın eşe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3.Boşanmada maddî ve manevî tazminata ilişkin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ertan'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Dilek'e geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.