"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/135 E., 2024/1016 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Bursa 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/477 E., 2023/883 K.
Taraflar arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını, ortak çocuğun velâyeti davacı anneye verilerek, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine karar verildiğini, ortak çocuğun astım tedavisi gördüğünü, davalının Bursa'ya yerleştiğini, ortak çocuğun ise halen İnegöl ilçesinde ikamet ettiğini, astım tedavisi gören ve Covid salgını olduğu dönemde ortak çocuğun hastalığından dolayı sürekli ortam değiştirmesinin sağlığı açısından tehlike oluşturduğunu, ortak çocuğun kullandığı ilaçlarını, dozunu ve tedavisini müvekkilinin bildiğini, müvekkilinin çocuğun herhangi bir şekilde yatılı olarak kalmasını sağlık gerekçelerinden dolayı istemediğini bildirerek, ortak çocuk ile davalı arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasına, aksi halde kısıtlanmasına ve yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamına alınan uzman raporuna göre “davalı babanın ortak çocuk ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil eden bir durumunun bulunmadığı, ortak çocuğa davalı baba ile neden görüşmek istemediği sorulunca kaygı düzeyinin arttığı ve huzursuzlandığı gözlemlendiği, "Babam yüzünden adliyeye gelmek zorunda kaldım.Beni düşünseydi beni buralara getirtmezdi." şeklinde davacı anne ile aynı beyanların olması ve bu beyanın davanın açılış yöntemi ile gerçekçi olmaması sebebi ile ortak çocuğun davacı anne tarafından etki altında kaldığının ve bu durumunda ortak çocuk ile davalı baba arasında ebeveyne yabancılaşma sendromuna neden olduğu değerlendirldiği, ortak çocuk ile davalı baba arasında ebeveyne yabancılaşma sendromunun yaşanıyor olduğu ve bu durumun yaşanmasında davacı annenin söylemlerinin büyük bir katkısının olduğu, ortak çocuğun davalı baba ile görüşmek istemediğini ve kişisel ilişkinin kurulmasını istemediğini beyan ettiği ancak bu durumun ortak çocuğun uzun vadede ruh sağlığını olumsuz etkileyeceğinin değerlendirildiği, ortak çocuğun davalı baba ile ilgili olumsuz olan yoğun düşüncelerinin bulunduğu, bu düşünceler sebebi ile psikolojik semptomlar gösterdiği ortak çocuğun bu semptomlarının azalması davalı ile iletişim kurması ile mümkün olacağı ve çocuklar ile ebeveynleri arasında kurulmuş olan sağlıklı ve düzenli ilişkinin çocukların olumlu duygu durum geliştirmelerine yardımcı olabileceği, davalı babanın ortak çocuk ile iletişimde olmasına engel teşkil eden bir durumunun bulunmadığı değerlendirildiğinde;ortak çocuk ile davalı baba arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmamasının ortak çocuğun yararına olacağı” belirtilmiş olup uzman raporunda davalı ve ortak çocuk arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektirecek bir husus bulunmadığı belirtildiği davalıya tanınan kişisel ilişki hakkının kaldırılmasını gerektiren hiç bir delil ve yasal bir sebep bulunmadığı, davalı ile çocuk arasındaki aile bağlarının korunup geliştirilmesi,çocuğun menfaati gereği olduğu, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin babalık duygularını tatmin etmeye elverişli ve yeterli olması gerektiği, velâyeti davacı anneye bırakılan ortak çocuk ile baba arasında uygun süreli ve yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurmak gerektiği,velâyeti elinde bulundurmayan baba ile ortak çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin ortak çocuğun yaşı da gözetildiğinde yeterli olduğu,alınan uzman raporlarına göre davalı baba ile yatısız kişisel ilişki kurulması şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili davanın reddi yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesininn yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ve delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davanın reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, baba ile çocuk arasında kişisel ilişkinin kaldırılmasına yada azaltılmasına gerektiren hususların var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 323 üncü, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 6 ncı ve 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.