"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/483 E., 2024/226 K.
DAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı
Taraflar arasındaki davanın bozma sonrası yapılan muhakemesi sonunda Mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davacı erkek vekilinin ve davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.
4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; öncelikle, ne var ki, Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, 08.11.2022 tarihli bozma ilamında tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde satış bedeli kullanılan kooperatif yoluyla edinilen dava dışı taşınmaza kadının katkı oranının erkeğin kooperatife üyelik süresi, evlilik tarihi ile tahsis tarihi arasındaki süreler dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, Mahkemece, bozma gereği inceleme yapılmadan ve gerekçede yazılı delillerin hangisine neden üstünlük tanındığı belirtilmeden yani deliller tartışılmadan ve değerlendirilmeden anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, eksik incelemeyle gerekçesiz şekilde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulması hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
6. Diğer yandan, Mahkemenin 28.12.2021 tarihli ikinci kararında alacağa faiz işletilmesine karar verilmediği, faiz yönünden işbu kararın davacı erkek tarafından temyiz edilmediğinden davalı kadın lehine faiz yönünden usule ilişkin kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, faiz yönünden oluşan usule ilişkin kazanılmış hak gözetilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek karar verilmesi hatalı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
7. Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (4721 sayılı Kanun md. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre tasfiye tarihi, karar tarihidir.
8. Ayrıca, somut olayda, tasfiye konusu taşınmazın tasfiyeye esas alınacak değerleri belirlenirken, yukarıda izah edilen ilkeye aykırı şekilde, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değeri ve davacı lehine tespit edilen değer artış payı ve katılma alacağı belirlenmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın tasfiye (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki) tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra, davacının değer artış payı ve katılma alacağı hesaplanarak talep miktarı ve oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek denetlenebilir bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
9. Son olarak, Mahkemece, 6100 sayılı Kanun'un 177 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğinden davacının 22.02.2012 tarihli ıslah dilekçesi dışındaki ıslah dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususta karar verilmemesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1 Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2.Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanı Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.