"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1659 E., 2023/2569 K.
DAVA TÜRÜ : Soybağının Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Pazarcık 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/743 E., 2020/517 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekili tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak Kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu res'en uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
2. Davacı, davalı ...'nin müteveffa Eşey ve davalı ...'nin birlikteliklerinden dünyaya geldiğini, daha sonra davalı ... ile kendisinin evlilik yaptığını, bu esnada İnci'nin kendi kızı olarak sehven tescil edilip nüfus hanesine eklendiğini, ...'nin ... ve ... in evliliklerinden olma çocukları olduğunu, İnci nin kendi nüfus hanesinden alınarak gerçek babası olan ... hanesine tashih edilerek, soyisminin de baba soyadı olan "Kına" olarak düzletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince karar usul ve kanuna uygun bulunarak davacı tarafın istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; somut uyuşmazlığın soybağının reddi veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu'nun 282 nci maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur. Yine kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarihli ve 2008/2 Esas, 36-47 Karar sayılı kararı).
4. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir. Soybağının reddi ve tanımanın iptali davaları ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soy bağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, gerçeği yansıtmayan nüfus kaydının, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur.
5. Somut olayda davacı, çocuğun annesi ile evlendiğinde çocuğun 11-12 yaşında olduğunu ve çocuğun kendisinden olmadığını bildiği halde çocuğun okul kaydının yapılabilmesi için kendi nüfusuna kaydettirdiğini beyan etmektedir. Dosya arasında bulunan 27.11.2020 tarihli nüfus müdürlüğü yazısından da çocuğun nüfusa geç kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın Aile Hukuku kitabında düzenlenen davalarla ilgisi bulunmamaktadır. Davacı kendi çocuğu zannederek çocuğu kendi nüfusuna kaydettirmediğinden davanın sonradan evlenme yoluyla kurulan soybağına itiraz davası olmadığı, evlilik devam ederken babalık karinesine dayalı olarak da davacının nüfusuna kaydedilmediğinden soybağının reddi davası da olmadığı, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, çocuğun nüfusa yalan beyanla kaydedildiği anlaşılmakla dava nüfus kaydının düzeltilmesi davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. Nüfus kaydının düzletilmesi davalarında hak düşürücü süreninin de olmadığı gözetilerek asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın munhasıran bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.