Logo

2. Hukuk Dairesi2024/7011 E. 2024/8748 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesini takiben anne ile çocuk arasında kişisel ilişkinin kapsamının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, çocuğun yüksek yararı gözetilerek, sosyal inceleme raporları, tarafların beyanları ve dosyadaki diğer delilleri değerlendirerek verdiği kişisel ilişki tesisi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/64 E., 2024/181 K.

KARAR : Bozma sonrası başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına, Ankara 3. Aile Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Ankara 3. Aile Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, tarafların ortak çocuğu 18.12.2014 doğumlu Tibet'in velâyetinin davacı-davalı babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili, dava dilekçesinde; kadının rencide edici davranışlarda bulunduğunu, erkeğin ailesini istemediğini, ailesine saygısız davrandığını, çok sık alkol aldığını, hakaret ettiğini, huzursuzluk verici şekilde davrandığını ve şiddet uyguladığını iddia ederek; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına, 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, eviyle ilgilenmediğini, hakaret ettiğini ve psikolojik ile ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek; asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 3.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 400.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde kadın yararına 2.000,00 TL bağımsız tedbir nafakası talep etmiş ve 30.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile bu tutarın 3.500,00 TL’ye çıkarılmasını istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi, 11.09.2018 tarihli kararı ile, erkeğin evlilik birliği içerisinde eşine fiziksel şiddet uyguladığı, tarafların 14.05.2015 tarihinden itibaren ayrı yaşadığı, darp olayından önce erkeğin eşine karşı ilgisiz davrandığı, işi gereği sürekli yurt dışına seyahat ettiği, gidiş ve gelişlerinde hamile eşine bilgi vermediği ve kadını Ankara’da yakını olmamasına rağmen yalnız bıraktığı, tartışma sonrasında küserek annesinin evine gittiği ve birkaç gün dönmediği, eşinin telefonlarına cevap vermediği, maaş gelirinin iyi olmasına rağmen eşinin ekonomik ihtiyaçlarını kısıtladığı, kadının ailesini küçümseyici ifadeler kullandığı, eşine fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığı, kadının ise eşine iş arkadaşlarının yanında ters davranarak onu rencide ettiği, eşinin ailesiyle görüşmek istemediği ve saygısız davrandığı gerekçeleriyle, evlilik birliğini sona erdiren olaylarda erkeğin, kadından nispeten daha ağır kusurlu olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, ortak velâyetin uygun olmayacağı, çocuğun yaşı ve sosyal inceleme raporları dikkate alındığında velâyetin anneye verilmesi gerektiği ve baba ile kişisel ilişki kurulmasının uygun olacağı kanaatine varmış; her iki boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166’ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 60.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine, birleşen davada ise kadına dava tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL, karar tarihinden itibaren ise aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası takdirine hükmetmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı; davacı- davalı erkek vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, tazminatlar, velâyet, iştirak nafakası, kadının kabul edilen tedbir nafakası davasının kabulü yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2020 tarihli kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince Davacı davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1.Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı-davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar, velâyet, iştirak nafakası ve kadının kabul edilen tedbir nafakası davasına ilişkin olarak kararın kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemiz, 23.12.2020 tarihli ilamı ile, ortak çocuğun velâyetinin davacı-davalı babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde velâyetin anneye bırakılmasının çocuğun üstün yararı dikkate alındığında doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan ve temyize konu edilen diğer bölümlerin ise onanmasına karar vermiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, sosyal inceleme raporunda küçüğün annesine karşı yabancılaşma hissi içerisine girdiği, ancak annenin küçük ile iletişimini kesmek istemediği ve görüşme konusunda istekli olduğu belirtilmiş, 19.01.2023 tarihli sosyal inceleme raporunda küçüğün velâyetinin babaya verilmesi durumunda anne ile düzenli ve yatılı bir ilişkinin çocuğun gelecekteki yaşantısına olumlu etkisinin olacağı yönünde görüş bildirilmiş, küçük ve annesi ile ilgili ceza yargılama dosyalarına yansıyan olumsuz ihmali davranışlara rağmen babanın 19.03.2024 tarihli duruşmada küçüğün annesine de ihtiyacı olduğunu ve küçüğün annesiyle görüşmesini istediğine dair beyanı dikkate alınarak, küçüğün menfaati gereği anne ile yatılı olacak şekilde şahsi ilişki kurulmasının uygun bulunduğu gerekçesiyle, tarafların ortak çocuğu 18.12.2014 doğumlu ...’in velâyetinin davacı-karşı davalı babaya verilmesine, ortak çocuk ile anne arasında her ayın 1. ve 3. cumartesi günleri sabah saat 10:00’dan pazar günü akşam saat 17:00’ye kadar, dini bayramların 2. günü sabah saat 10:00’dan 3. günü akşam saat 19:00’a kadar, Anneler Gününde sabah saat 10:00’dan akşam saat 17:00’ye kadar, sömestr tatilinin ilk haftası pazartesi günü sabah saat 10:00’dan pazar günü akşam saat 17:00’ye kadar ve her yıl 1 Temmuz sabah saat 10:00’dan 30 Temmuz akşam saat 17:00’ye kadar anne yanında kalacak şekilde şahsi münasebet tesisine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek; annenin kişisel ilişki günlerinde okula alkollü olarak geldiğini, tutanaklarda denge sağlamakta zorlandığının, göz teması kurmakta güçlük çektiğinin ve dil dolanma problemi yaşadığının tespit edildiğini, alkol bağımlılığının devam ettiğini, çocuğun annenin yanında mutlu olmadığını, annenin çocuğa fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, ilgisiz davrandığını ve sık sık evde yalnız bıraktığını, çocuğun anneyle görüşmek istemediğini, kişisel ilişki günlerinde büyük endişe duyduğunu, annenin çocuk ve kendi telefonunu kapattığını ve bu nedenle çocuğa ulaşılamadığını ileri sürerek, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını, aksi takdirde yatılı olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep etmiş ve bu gerekçelerle kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek; bozma kararına gerekçe olan özel hastane raporunun şüphe yarattığını, sonraki 3 yıl boyunca çocuğun baba tarafından negatif yönlendirildiğini, babanın velâyet hakkını kötüye kullandığını, anne ile çocuk görüşmelerine engel olduğunu, kişisel ilişkiler için randevu oluşturmak amacıyla yapılan aramalara geri dönüş yapmadığını, anne ile çocuk arasında yatılı kişisel ilişki tesisinde bir sakınca bulunmadığını ve çocuğun anne yanında kaldığı kişisel ilişki sürelerinde herhangi bir sorun yaşanmadığını ileri sürerek kararın velâyet yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında velâyetin ve kişisel ilişkinin düzenlenmesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 182 nci ve 330 uncu, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenler yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.