"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1481 E., 2023/1738 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çankırı 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/21 E., 2022/79 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi davacı-davalı erkek vekili temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı- davacı ile aralarında sık sık tartışma yaşandığını, son üç yıldır ayrı yaşadıklarını, davalı- davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, cinsel soğukluk gösterdiğini,12 yıldır kendisini yanına yaklaştırmadığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, kendisine şiddet uyguladığını, sigara alışkanlığı olduğunu, tanımadığı kişilerle mesajlaştığını, davalı - davacının açtığı tedbir nafakası davası ile Çankırı 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2019/806 Esas 2020/121 Karar sayılı ilamı ile davalı- davacı yararına 750,00 TL tedbir nafakası bağlandığını, kendisinin emekli olduğunu, 2.200,00 TL maaşının olduğunu, kirada oturduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesi sunmamış, vekili 18.03.2021 tarihli birleşen dava dilekçesi ile; davacı-davalı erkeğin kıskanç olduğunu, müvekkilinin komşuları ile görüşmesini yasakladığını, hayatını zorlaştırdığını, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli hacı hocaya gittiğini, okunmuş, şifalı diyerek yiyecekler getirdiğini, müvekkiline ve çocuklara zorla yedirdiğini, kazandığı parayı kendisi için harcadığını, müvekkilinin ve çocuklarının ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, kıskançlığı nedeni ile müvekkiline cep telefonu almadığını, sürekli "sizi istemiyorum, ceketimi alıp gideceğim" dediğini, en son evi terk ettiğini, tarafların yaklaşık 3,5 yıldır ayrı yaşadığını, müvekkili hakkında "eve başka adam alıyor" diye sağda solda konuştuğunu, müvekkilini aldattığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı birleşen dosya davalısının aşırı kıskançlık yaptığı, davalı birleşen dosya davacısına telefon almadığı, hocaya gidip eve muska getirdiği, sürekli olarak ceketimi alıp gideceğim dediği, taraflar ayrı yaşamaya başladıktan sonra davalı birleşen dosya davacısı tarafından nafaka talepli dava açılıp nafakaya hükmedilinceye kadar davalı birleşen dosya davacısına para vermediği, her ne kadar davalı-davacı tarafından davacı-davalının kendisine şiddet uyguladığı ve fuhuş pazarlığı yaptığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği iddia edilmiş ise de tanık olarak dinlenilen ... Ö.'nün beyanların göre bu olayların yaklaşık 14-15 yıl önce olduğu ve tarafların evlilik birlikteliği devam ettiğinden affedilmiş olduğu kabul edilerek kusur tespitinde dikkate alınmadığı, tarafların yaklaşık 4-5 yıl önce eski evlerinden taşınma kararı aldıkları akabinde yeni bir ev tuttukları, davacı birleşen dosya davalısının taşınmaktan vazgeçtiği, davalı birleşen dosya davacısının ve tarafların ortak çocuklarının taşındıkları, davacı birleşen dosya davalısının da kendisine yeni bir ev tutarak taşındığı, bu şekilde ayrı yaşamaya başladıkları, ayrı yaşamaya başladıktan sonra davacı birleşen dosya davalısının bir araya gelmeyi kabul etmediği bu nedenle ayrı yaşamada davalı birleşen dosya davacısının herhangi bir kusuru olmadığı aksine davacı birleşen dosya davalısının kusurlu olduğu, tarafların diğer iddialarının dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde ispatlanamadığı yahut taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, kusur tespitinde ispatlanan olgular birlikte değerlendirildiğinde davacı-davalının tam kusurlu olduğu, davalı-davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı gerekçesi ile evlilik birliğinin yeniden kurulması mümkün olmadığından ve evliliğin devamında taraflar yönünden yarar kalmadığından asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı kadın yararına 13.000,00 TL maddî, 13.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, davalı-davacı yararına Çankırı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/806 Esas sayılı dosyası ile tedbir nafakasına hükmedildiğinden yeniden tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığından yoksulluk nafakası takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur değerlendirilmesi, İlk Derece Mahkemesinin sadece davalı-davacının yanında kalan ortak çocukların beyanlarına itibar ettiğini, davalı-davacının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca miktarlarının da fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, asıl davanın reddi, birleşen davanın ve davalı-davacının taleplerinin kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davacı-davalı erkeğin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur değerlendirilmesi, İlk Derece Mahkemesinin sadece davalı davacının yanında kalan ortak çocukların beyanlarına itibar ettiğini, davalı-davacının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca miktarlarının da fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, asıl davanın reddi, birleşen davanın ve davalı-davacının taleplerinin kabulü yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.