"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1321 E., 2023/1572 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/166 E., 2022/355 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı- davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair karara karşı davacı- davalı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı- davalı erkeğin istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı- davalı erkeğin kadının istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı- davacı kadının temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı-davacı kadının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ile cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; davalı-davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocukların bakımları ile ilgilenmediğini, müvekkiline duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ve ölümle tehdit ettiğini, sürekli bıçak çektiğini, aşağıladığını, müvekkilinin yakın zamanda vefat eden annesine iki defa bıçakla tehdit ettiğini, müvekkilinin annesinin 02.02.2021 tarihinde vefat ettiğini, davalı-davacının müvekkilinin vefat eden annesi için "geberdi gitti kaltak" gibi sözler söylediğini, davalı-davacı kadının komşuya artmanının önünde bulunan üç koli kırtasiye malzemesini izinsiz alarak kendi kömürlüklerine koyduğunu, komşunun bu durumu müvekkiline söylediğini, 14.03.2021 tarihinde müvekkilinin ablası ve eniştesini aradığını, onlara hakaret ve tehdit ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ile karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, davacı-davalının birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkiline psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, küfür, hakaret ve tehdit ettiğini, müvekkilini aşağıladığını, davacı-davalının kardeşlerinin müvekkilinin hayatına kastettiğini, davacı-davalının müvekkilini ailesi ile görüşmesini engellediğini, müvekkilinin ailesine hakaret ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, evden kovduğunu, kapı kilidini değiştirdiğini, müvekkilinin çocuklar ile birlikte eve dönmesini engellediğini, ilgisiz olduğunu, geceleri eve geç geldiğini, haftanın 3- 4 günü dışarda vakit geçirdiğini, çocuklara şiddet uyguladığını, psikolojik tedavi gördüğünü, ilaç aldığını, para karşılığında cinsel birliktelik yaşayan kadınlar ile görüştüğünü, bu kadınlar ile birlikte olduğunu söylediğini, müvekkilini ters ilişkiye zorladığını, müvekkili ile olan cinsel hayatını ve diğer özel yaşantılarını üçüncü kişilere anlattığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 800,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL'nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 2010 yılında evlendikleri, ortak iki çocuklarının olduğu, dinlenen davacı-davalı tanıklarının beyanlarıyla ve tüm dosya kapsamıyla davalı-davacı kadının erkeğe yönelik hakaret içeren sözler söylediği, davacı-davalı erkeğin annesinin vefatından sonra davalı-davacı kadının "kaltak, iyi ki öldü, ölmeseydi ben öldürecektim onu" şeklinde sözler söylediği, davalı-davacı kadının erkeğin üzerine bıçakla yürüdüğü, buna karşılık davalı-davacı tanıklarının beyanlarıyla ve tüm dosya kapsamıyla davacı-davalı erkeğin ortak konutun kilidini değiştirdiği, evin ihtiyaçlarını gidermediği, erkeğin kadına yönelik küfür ve hakaret içeren sözler söylediği, erkeğin ortak çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, davacı-davalı erkeğin davalı-davacı kadının ailesiyle görüşmesine engel olduğu, tarafların halen ayrı yaşadıkları, biraraya gelmedikleri anlaşılmakla; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğe yönelik hakaret içeren sözler söyleyen, davacı-davalı erkeğin annesinin vefatından sonra "kaltak, iyi ki öldü, ölmeseydi ben öldürecektim onu" şeklinde sözler söyleyen, erkeğin üzerine bıçakla yürüyen davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu, davacı-davalı erkeğin ise müşterek konutun kilidini değiştirmesi, evin ihtiyaçlarını gidermemesi, kadına yönelik küfür ve hakaret içeren sözler söylemesi, erkeğin ortak çocukların ihtiyaçlarını karşılamaması, erkeğin davalı-davacı kadının ailesiyle görüşmesine engel olması nedenleriyle evlilik birliğinin üzerine yüklediği maddî yükümlülükleri yerine getirmemesi ve sayılan diğer kusurlu eylemleri nedeniyle ağır kusurlu olduğu, taraflar arasında sevginin kalmadığı, her iki tarafın da boşanmak istedikleri, taraflar bakımından evlilik birliğinin yeniden tesisinin olanaksız olduğu gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı-davacı anneye verilmesine, ortak çocuklar ile davacı-davalı baba arasında kişisel ilişki tesisine, takdir edilen tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesine kadar aynen devamına, ortak çocuklar yararına hükmedilen 600,00'er TL iştirak nafakasına, iştirak nafakalarının her yıl ÜFE oranında artırılmasına, davalı-davacı kadın yararına 800,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, davacı-davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı-davacı tarafından açılan ziynet eşyasının iadesi davasının tefriki ile yeni bir esasına kaydedilmesine, yargılamaya yeni esas üzerinden devam edilmesine karar verilmiş, 01.12.2021 tarihli duruşmada ortak çocuklar yararına 600,00'er TL, kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur değerlendirlmesi, çocuğun beyanlarına delil olarak itibar edilemeyeceğini, karşı davanın ve tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların reddine karar verilmesini, aksi halde nafaka ve tazminat miktarlarının indirilmesini yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur değerlendirlmesi, çocuğun beyanlarına delil olarak itibar edilemeyeceğini, karşı davanın ve tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların reddine karar verilmesini, asıl davanın kabulünü, aksi halde nafaka ve tazminat miktarlarının indirilmesini yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; tedbir ve yoksulluk nafakaları, maddî ve manevî tazminat, tedbir ve iştirak nafakaları, velâyet düzenlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadının davasının kabulü, lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 182 nci, 327 nci, 328 nci ve 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı kadının temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davacı-davalı erkeğin temyiz itirazlarının İncelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.