"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/274 E., 2024/571 K.
KARAR : Bozma ilamına uyularak yeniden esas hakkında hüküm kurulması
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarı yönünden kısmen bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tazminatlara karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların son 15 yıldır kişilik ve anlayış farklılıkları sonucunda tartışma, kavga, ayrılıklar yaşadığını ve bunların sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, daha önce dava açıldığını, reddine karar verildiği ve kararın 31.01.2017 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden bu yana hiç bir şekilde tarafların bir araya gelmediklerini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasın erkeğin sebep olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesi gereğince İstanbul, ..., Merkez Mah., ... Mevki, 6585 ada, 27 parselde kayıtlı taşınmaza tedbiren aile konutu şerhi konulmasına, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.11.2021 tarihli ve2020/110 Esas, 2021/1335karar sayılı kararı ile daha önce açılan boşanma davasının reddedilip, kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı; erkeğin sık sık karısına şiddet uyguladığı, "Allah'ını kitabını s.... ederim" şeklinde hakaretlerde bulunduğu, kadının çalışmasına izin vermediği, sık sık evi terk ettiği, son olarak Antalya ilinde çocukların eğitimine devam etmeleri için okul dahi bulunmayan tenha bir yere yerleştiği, bu konuda eşinin fikrini dahi almadığı, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, son dört yıldır da başka bir kadınla görüşerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, evlenmek istediğini bizzat ortak çocuğa beyan ettiği, fiili ayrılık döneminde kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun varlığı ispat edilemediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu; dosyada tapuya başvurulup talebin yerine getirilmediğine ilişkin herhangi bir belgenin olmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve 750,00 TL yoksulluk nafakasına, bu nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 10.000,00 TL manevî, 15.000,00 TL maddî tazminata, kadının aile konutu şerhi talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden, davalı-davacı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı ile aile konutu şerhi talebinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli, 2022/1296 E., 2022/1567 Karar sayılı kararıyla; erkeğin sık sık karısına şiddet uyguladığı, "Allah'ını kitabını s.... ederim" şeklinde hakaretlerde bulunduğu, kadının çalışmasına izin vermediği, sık sık evi terk ettiği, son olarak Antalya ilinde çocukların eğitimine devam etmeleri için okul dahi bulunmayan tenha bir yere yerleştiği, bu konuda eşinin fikrini dahi almadığı, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, son dört yıldır da başka bir kadınla görüşerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, evlenmek istediğini bizzat ortak çocuğa beyan ettiği, fiili ayrılık döneminde kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun varlığı ispat edilemediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, bu nedenle tarafların davalarının kabulü usul ve yasaya uygun olduğu; maddî ve manevî tazminat koşullarının kadın yararına gerçekleştiği, maddî-manevî tazminata karar verilmesi doğru olduğu, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde miktarlarının az olduğu; kadın tarafından nafakanın kendisine toplu olarak ödenmesi talep edildiği, toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi davacı-davalı erkeğin de yararına olduğu değerlendirilerek toptan yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği; kadının ortak konuta aile konutu şerhi konulmasını talep ettiği, dosyada tapuya başvurulup talebin yerine getirilmediğine ilişkin herhangi bir belgenin olmadığı, bu durumda davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 600,00 TL olmak üzere 10 yıl üzerinden toptan 72.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 75.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata; taraf vekillerinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili, kararının tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Dairenin 24.01.2024 tarihli kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat az olduğundan bahisle hükmün bozulmasına sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla 125.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili; tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyizin incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.