Logo

2. Hukuk Dairesi2024/830 E. 2024/8009 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, erkeğin sadakatsizliği nedeniyle evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı, kusur durumu ve velayet, nafaka ve tazminat konuları.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin sadakatsizliğine dair delillerin ve erkeğin tam kusurlu olduğunun belirlenmesi gözetilerek, boşanmaya, velayetin anneye verilmesine, nafaka ve tazminat hükümlerine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1075 E., 2023/1899 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/479 E., 2021/104 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşı davanın reddi, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı- karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı- karşı davacı erkeğin cep telefonuna şifre koyup bu şifreyi sıklıkla değiştirmeye, kocalık vazifesini yerine getirmemeye, görünüşüne ve giyimine ekstra özen göstermeye, işten çıkması gereken saatten 2-3 saat sonra eve gelmeye başladığını, facebook hesabını kapatıp alyansını takmayı bıraktığını, davacı- karşı davalı kadın yeni bebeği olup yüksek lisans sınavlarına çalışabilmek için ailesinin yanına gittiğinde davalı- karşı davacı erkeğin bir ay boyunca davacı- karşı davalı kadını ve çocuklarını görmek dahi istemediğini, özel günlerde ilgisiz kaldığını ve gerekli sevgi ve şefkati göstermediğini, kısa bir süre önce erkeğin telefonuna bir kadından mesaj geldiğini ve davacı- karşı davalı kadının, erkeğin evlilik dışı ilişkin yaşadığını öğrendiğini, bu durumu davalı- karışı davacı erkek ile görüştüğünde davalı-davacı erkeğin de başka bir kadın ile ilişkisi olduğunu kabul ettiğini, buna ilişkin mesajların bulunduğunu, davalı- karışı davacı erkeğin ailesine karşı davacı-davalı kadını kötülediğini, davacı- karşı davalı kadının ailesine karşı gerekli saygıyı göstermediğini, gerek evin gerek ortak çocuğun gerek davacı- karşı davalı kadının kendi ihtiyaçlarının daima kadın tarafından karşılandığını, davalı- karşı davacı erkeğin katkı sağlamadığını iddia ederek davanın kabulüne, şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı- karşı davalı kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kararın kesinleştiği tarihten işleyecek yasal faizi ile kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap, ikinci cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların kurgusal iddialar olduğunu, ayda en az bir kez davacı- karşı davalı kadının ailesine ziyarete gidilmesine rağmen, davalı- karşı davacı erkeğin ailesine ziyarete gidileceği her dönem davacı- karşı davalı kadının huzursuzluk çıkardığını, evlilikleri süresince geçirilen 14 bayramın 10 veya 11 ini davacı- karşı davalı kadının ailesinin yanında geçirdiklerini, davalı- karşı davacı erkeğin ancak 2 veya 3 defa ailesinin yanına götürebildiğini, tarım ve hayvancılıkla uğraşan davalı- karşı davacı erkeğin ailesinin yılda 5-6 defa süt, peynir, yoğurt, et gibi ürünler gönderdiğini, davacı- karşı davalı kadının bunları bir kez bile yemediğini veya elini bile sürmediğini, ailesine karşı kinle yaklaştığını, davacı- karşı davalı kadının kıskanç bir karaktere sahip olduğunu ve bir sempozyumdan dönüşte davalı- karşı davacı erkeğin bütün kıyafetlerini makas ile kestiğini, evin ihtiyaçlarına katılmadığı iddia edilmiş ise de davalı- karşı davacı erkeğin müşterek konutun kredisini ödediğini ve kalan parayla evin giderlerine ortak olduğunu, davacı- karşı davalı kadının ders çalışmak amacıyla son 2 yılda 8 defa ailesinin yanına gittiğini ve her gidişinde bir ay kaldığını, bu dönemde davalı- karşı davacı erkeğin ne yediği ve ne yaptığı ile ilgilenmediğini, hamilelik döneminden sonra taraflar arasında herhangi bir cinsel ilişkinin gerçekleşmediğini, bunun sebebinin davacı- karşı davalı kadınını isteksiz, ilgisiz ve onur kırıcı tavırları olduğunu, davalı- karşı davacı erkeğin aldattığı beyan edilen kadın ile zina anlamına gelebilecek hiçbir ilişkinin yaşanmadığını, davalı- karşı davacı erkeğin mesajlaşma boyutunda kalan ilişkinden dolayı çok pişman olduğunu davacı- karşı davalı kadına beyan ettiğini, davacı- karşı davalı kadının çalıştığı ve yoksulluk nafakası talep edemeyeceğini iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, davalı- karşı davacı erkek lehine 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik döneminde davalı- karşı davacı erkeğin başka kadınlarla mesajlaşarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davacı-karşı davalı kadının kusurlu davranışlarının belirlenemediği, bir kısım tanık beyanlarında davalı- karşı davacı erkeğin müşterek konutu terkederek birlikte yaşamaktan kaçındığı belirtilmişse de, davacı- karşı davalı ve vekilinin dilekçe ve ön inceleme duruşma anlatımlarında erkeğin müşterek konutu terk ettiği iddiasına dayanılmadığı, davacı-karşı davalı ve vekilinin ileri sürdüğü diğer olguların da dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre sabit olmadığından davacı- karşı davalı erkeğin belirtilen kusurlu davranışı nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetini davacı- karşı davalı anneye verilemesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için hükmedilen 450,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar kesinleştikten sonra katılım nafakası olarak devamına, koşulları bulunmadığından davacı- karşı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davacı- karşı davalı kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata ve kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, karşı dava yönünden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı- karşı davacı erkeğin iddia ettiği olguların kanıtlanamadığı, bu nedenle davalı- karşı davacı erkeğin davasının kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karşı davanın reddine ilişkin hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, aşamalardaki iddialarını tekrarla davacı- karşı davalı kadının fazla kusurlu olduğunu ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, buna göre de davalı- karşı davacı erkek aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, müşterek çocuğun gelişimi ve menfaati için velâyetin babaya verilmesinin hukuka uygun olacağını, kaldı ki davalı- karşı davacı erkeğin eşini hala sevdiğini ve müşterek çocuğun üstün menfaati ve aile birliğinin devamını sağlamak amacıyla boşanmak istemediğini beyanla istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan soruşturmaya, toplanan delillere, özellikle davacı- karşı davalı kadın tarafından dosyaya ibraz edilen mesaj kayıtlarına, davalı- karşı davacı tarafça da açıkça mesaj içeriklerinin kabul edilmesine, HTS dökümlerine göre; davalı- karşı davacı erkeğe yüklenen kusurlu davranışın ispat edildiği, dinlenen davalı- karşı davacı tanıklarının beyanlarının 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup davalı- karşı davacı erkeğin iddialarını ispata yönelik beyanlar olmadığı, mevcut durum karşısında davacı- karşı davalı kadına, davalı- karşı davacı erkek tarafından atfedilip ispat edilen herhangi bir kusurun bulunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda davalı- karşı davacı erkek tam kusurlu olup, davacı- karşı davalı kadın açısından 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında şartlarının oluştuğu, davalı- karşı davacı erkek açısından boşanma koşullarının oluşmadığı, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesinde, küçüğün velâyetinin anneye verilmesinde, tedbir ve iştirak nafakası takdir ve miktarında, takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalı- karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- karşı davacı erkek vekili, istinaf dilekçesindeki sebepler ve tarafların uzlaşıp evlilik birliğini devam ettirmeye karar verdiklerini, halihazırda aynı konutta yaşadıklarını beyanla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü ile erkeğin boşanma davasının reddi kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı ve velâyet noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenilen sadakatsizlik vakıasının mevcut delillere göre güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığının ve gerçekleşen kusur durumuna göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı - karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası

uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.