Logo

2. Hukuk Dairesi2024/831 E. 2024/8010 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı erkeğin, davacı kadının yeğenine cinsel istismarda bulunması nedeniyle açılan boşanma davasında, kusur belirlemesi, manevi tazminat ve iştirak nafakası miktarının hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, davacı kadının yeğenine yönelik cinsel istismar suçundan mahkum olması ve bu durumun evlilik birliğini temelden sarsması nedeniyle davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, davacı kadına manevi tazminat ödenmesi gerektiği ve takdir edilen miktarın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1474 E., 2023/2110 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 22. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/112 E., 2021/220 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin davacı eşine karşı soğuk davranmaya ve huzursuzluklar yaratmaya başladığını, davacı kadının ailesine karşı da soğuk tavrının bulunduğunu, davacı kadının ablasının 11 yaşındaki kızının ara ara tarafların evinde kaldığını, yine taraflarda kaldığı bir gün yeğeninin davacı kadına davalı erkeğin kendisine dokunduğunu söylediğini, davacı kadının gece uyumayarak gözlemlediğini, davalı erkeğin yeğeninin yattığı odaya gelip tam ayak kısmına eğilirken davacı kadının bağırdığını, davacı kadının ablasının şikayetçi olduğunu, davalı erkeğin çocuğun cinsel istismarı suçundan tutuklandığını, yapılan yargılama sonucunda 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını ve verilen kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğunu, davalı erkeğin halen tutuklu bulunduğunu iddia ederek davanın kabulü ile tarafların şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE artış oranında arttırılmasına, davacı kadın lehine dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; ortak çocuğun doğumundan sonra tarafların birbirlerinden uzaklaştığını, huzursuzlukların baş gösterdiğini, bu huzursuzlukların davalı erkeğin herhangi bir kusurundan kaynaklanmadığını, davalı erkeğin üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacı kadının ise davalı erkeğin yakınlarına karşı kötü davranma, kendi ailesini ön planda tutarak eşitsizlik ve adaletsizlik yaratma, kendi öz birikimini arttırmaya yönelik tavırda bulunma, ortak çocuk ile ilgilenmeme gibi davranışlarının bulunduğunu, ceza dosyasının davacı kadının boşanabilmek için kurguladığı bir senaryo olduğunu ve halen sonuçlanmadığını, boşanma davasının eki olmayan manevî tazminat için harcın tamamlatılması gerektiğini beyan ederek davanın reddini, evliliğin devamına, boşanma davasının eki olmayan manevî tazminat için harcın tamamlatılmasına, manevî tazminat ve nafaka talebinin reddine, davalı erkek lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadının yeğenine karşı cinsel istismar niteliğindeki eylemlerinin olduğu, bu eylemlerin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/461 Esas ve 2020/3 Karar sayılı dosyası ile sabit olduğu, her ne kadar dosya henüz kesinleşmemiş olsa da somut durumun davacı kadının evlilik birliğinin devamı açısından çekilmez olduğu, evlilik birliğinin davalı erkeğin davacı kadının yeğenine karşı olan hareketi ile zedelendiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede de fiilin sübutuna yönelik bir eleştiri yapılmadığı, sadece mahkemece ceza tayininde izlenen yolun eleştirildiği, davalı erkeğin ağır kusurlu davranışı neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davacı kadın açısından ortak yaşamın çekilmez hale geldiği, davacı kadının kusursuz olduğu gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk ile davalı erkek arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine hükmedilen 1.000,00 TL tedbir nafakasının 500,00 TL'ye indirilerek aylık 500,00 TL nafakanın hüküm tarihinden karar kesinleşene kadar tedbir ve karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına ve kadın lehine 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı erkeğin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiğini, ceza dosyasının davacı kadının boşanabilmek için kurguladığı bir senaryo olduğunu ve halen sonuçlanmadığını, henüz kesinleşmemiş bu ceza davasındaki vakıa ile karar verildiğini, boşanma davasının eki olmayan manevî tazminat için harcın tamamlatılması gerektiğini, manevî tazminatın şartlarının gerçekleşmediğini ve fahiş bir miktar olduğunu, davalının cezaevinde tutuklu olduğunu ve gelirinin bulunmadığını, nafaka talebinin reddi gerektiğini ve davalı erkek lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, ancak fahiş miktarda iştirak nafakasına hükmedildiğini, reddolunan manevî tazminat miktarı için nisbi vekâlet ücreti tayini gerektiğini, aksi kanaatte ise davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen davalı lehine maktu vekâlet ücreti tayini gerektiğini beyanla istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin 12 yaşından küçük olan çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunduğu ve İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2020 tarih ve 2019/461 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararı ile zincirleme şekilde on iki yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın istinaf ve temyiz incelemesi sonucu onanmakla kesinleştiği, hükümlü olarak bulunduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 407 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince kısıtlanmasına karar verilerek kendisine ...'in vasi olarak atandığı, davalı erkek aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "davacının yaşı küçük yeğenine yönelik cinsel istismar eyleminden yargılanıp ceza aldığı" maddî vakıası kesinleşen mahkumiyet kararı ile sabit olduğu, davacı kadına atfı mümkün hiç bir kusur ispat edilemediği, davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinde ve maddî vakıa tespitinde, manevî tazminata hükmedilmesinde ve takdir edilen tazminat miktarında, küçüğün velâyetinin anneye verilmesinde, küçüğün ihtiyaçlarına nazaran mahkemece takdir edilen iştirak nafakasında ve reddedilen kısımlar üzerinden davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur tespiti, davanın kabulü ile erkek aleyhine hükmedilen manevî tazminat ve iştirak nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, reddolunan kısım yönünden vekâlet ücretine hükmedilip edilmeyeceği noktasında noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50, 51 ve 74 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.