"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3083 E., 2023/2021K.
DAVA TARİHİ : 31.03.2022
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/268 E.- 2022/491 K.
Taraflar arasındaki nüfus kayıt düzeltme davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Ürdün asıllı olduğunu, davacının dedesinin Balıkesir/Sındırgı nüfusana kayıtlı Türk vatandaşı olduğunu, davacının dedesinin Ürdün'deki adının Süleyman Muhammed Ramazan Türk Al-Hababeh olduğunu, dede Süleyman Taşkın'ın Türk vatandaşı olduğunu, bu durumu anlatır Ürdün Konsolosluğu'ndan alınan yazının mevcut olduğunu, Süleyman Taşkın'ın Türkiye'de Balıkesir Sındırgı'da doğduğunu, Balıkesir ili Sındırgı ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğunu, savaş yıllarında 1917'de Ürdün'de dünyaya geldiğini, bu bölgedeki savaşta Osmanlı İmparatorluğu ordusunun askeri olduğunu, savaştan sonra maddî imkansızlıktan dolayı Türkiye'ye dönemediğini, Ürdün-Shobak kasabasına yerleştiğini, Shobak kasabasında Al-Habahbeh (Hatice Seleme) ailesinin ona hamilik yaptığını, ailenin Khadija Salama isimli kızıyla evlendiğini, Türk asıllı olduğu için ona Türk denildiğini, davacının da Türk asıllı olduğunun açık olduğunu, davacının nüfus bilgilerinin nüfus aile kütüğüne tescili gerektiğini beyanla davacının Türk vatandaşı olduğunun tespitini, dede
Süleyman Taşkın'ın aile kütüğündeki kayıtların düzeltilerek davacı ...'ın nüfus bilgilerinin aile kütüğüne tescilini, ... olarak nüfusa kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı süresi içinde cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Türk vatandaşlığını doğumla ( soy bağı esasına göre-ana veya babadan dolayı ) kazandığı, ya da çok vatandaşlığa sahip olduğu iddiasında bulunan kişilerin öncelikle Türk Vatandaşlığı Kanunu (5901 sayılı Kanunu)'nun 37 inci ve Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 64 üncü maddesi hükümlerine uygun olarak bu konuda görevli ve yetkili idari makama başvurması, idari makam tarafından ibraz edilen belgelerin yeterli görülmemesi ve Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 63 üncü maddesi ikinci fıkrası ya da 85 inci maddesi uyarınca adli mercilerden verilmiş olan tespit kararı istenilmesi halinde bu yönde adli mahkemelerde tespit davası açmasının gerektiği, İdareye henüz başvurmadan adli mahkemelerde doğrudan tespit davası açılmasında hukuki yarar olmadığı, zira başvuru halinde idarenin ne şekilde karar vereceği belli olmadığı gibi, idarenin adli mercilerden karar getirilmesine lüzum görmeden talebi kabul edebileceği ya da adli mercilerden verilmiş bir karar olsa bile talebi reddedebileceğinin kuşkusuz olduğu, zira adli yargı tarafından idareyi belli biçimde işlem yapmaya zorlayıcı nitelikte karar verilmesinin mümkün olmadığı, somut olayda davalıların yukarıda açıklanan ilke ve usullere uygun olarak idari makamlara başvurmadan görülmekte olan davayı açtığından davada hukuki yararın olmadığı, dosyada mevcut bilgi ve belgeler ve tüm dosya kapsamından, davacının talebinin vatandaşlığın tespiti sonucunu doğuracağı ancak Mahkeme tarafından bu konuda yetkili olan idare yerine geçilerek karar verilemeyeceği gerekçesi ile davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme'nin deliller değerlendirilmeden ve herhangi bir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin açıkça hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davacının dedesi Süleyman Taşkın'ın Türk vatandaşı olduğunu, Balıkesir/Sındırgı nüfusuna kayıtlı olduğunu, öldüğü 1961 tarihine kadar Ürdün'de yaşadığını, bu bilgiler ışığında davacının da Türk asıllı olduğunun açık olduğunu, buna ilişkin belge asıllarının mevcut olduğunu, dede Süleyman Taşkın'ın aile kütüğünde maddî hata bulunduğunu, torunu olan davacının nüfus bilgilerinin aile kütüğüne tescil edilmediğini, davacının Türk vatandaşı olduğunun tespiti ile nüfus bilgilerinin aile kütüğüne tescilini talep ettiklerini, delillerinin toplanmasını, Mahkeme'nin verdiği usulden ret kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek davanın usulden reddi kararı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Davacı tarafından açılan, davacının Türk vatandaşı olduğunun tesbiti ile aile kütüğünün düzeltilmesi istemine ilişkin davada Bölge Adliye Mahkeme kararının temyizi kabil kararlardan olup olmadığı, temyizi kabil kararlardan olduğunun tespiti halinde Mahkemece yeterince araştırma yapılarak karar verilip verilmediği, davanın
hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
5901 sayılı Kanun'un 37inci maddesi; Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 63, 64 ve 69 uncu maddeleri ile 85 inci maddesi; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu(5490 sayılı Kanun)'un 35 inci, 36 ncı ve devamı maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(4721 sayılı Kanun)'un 30uncu maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü, 115 inci, 190 ıncı, 362 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Davacı dava dilekçesinde; dedesi Süleyman Taşkın'ın Balıkesir doğumlu olup, Türk vatandaşı olduğunu, Balıkesir'de kaydının bulunduğunu, dedesinin Ürdün'e gittiğini, savaş zamanı Osmanlı İmparatorluğundan asker olduğunu, maddî imkansızlıklardan Türkiye'ye dönemediğini, kendisinin de Türk asıllı olduğunu iddia ederek davacının Türk vatandaşı olduğunun tespiti ile dedesi Süleyman Taşkın'ın aile kütüğündeki kayıtların düzeltilerek davacının nüfus bilgilerinin aile kütüğüne kayıt ve tesciline, Cihat Taşkın olarak nüfusa kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava atmiştir.
2.04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddî olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak Kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu re'sen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
3.Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir.
5.Somut olayda, davacının dava dilekçesindeki Türk vatandaşı olduğunun tespiti talebi idari bir işlem olup bu konuda dava açmakta hukuki bir yararı bulunmamakta ise de, davacının dedesi Süleyman Taşkın'ın aile kütüğündeki kayıtların düzeltilerek davacının nüfus bilgilerinin aile kütüğüne kayıt ve tescili, Cihat Taşkın olarak nüfusa kaydedilmesi talebi nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve kayıtlar arasında bağ kurulması ile ilgili olup bu konuda verilecek karar davacının medeni haklarını etkileyecek nitelikte olmakla davacının bu yönü ile davayı açmakta hukuki yararı vardır. Bu nedenle işin esasına girilerek nüfus kayıtları, arşiv kayıtları, askerlik kayıtları ve Kızılay vb... gerekli görülen kurum ve kuruluşlardan ilgili kayıt ve belgeler istenilerek, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.