"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1326 E., 2023/1630 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1090 E., 2022/524 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından duruşmalı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Davacı erkek vekilinin 08.05.2024 tarihli dilekçesi ile duruşma talebinden vazgeçilmekle duruşma talebinin reddine, dosya üzerinden inceleme yapılmasına ve temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evde yemek ve temizlik yapmadığını, ortak çocuklara fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkiline ilgisiz ve soğuk davrandığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, müvekkili hastalandığında destek olmadığını, evlilik birliğinin giderlerine katılmadığını, müvekkilinden habersiz ev satın aldığını, evlilik süresince müvekkiline sosyal, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, gittiği yeri müvekkiline söylemeyerek eve geç saatlerde gelmeye başladığını, son derece kıskanç bir yapıya sahip olduğu için müvekkiline hayatı zindan ettiğini, ortak konuta gelen aile bireylerine kötü davrandığını, müvekkilinin 2019 yılı Şubat ayında Ankara'ya tayin olduğunu, herhangi bir neden olmaksızın davalının taşınma işlemini sürekli ertelediğini, davalının ise Ankara'da bulunan kadrosunu İstanbul'a aldırdığını belirterek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına yasal faiziyle birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının ailesinin etkisinde kaldığını, müvekkilinden uzaklaşmaya başlayarak bu davayı açtığını, davacının akademik kariyer yaptıktan sonra müvekkiline yukarıdan bakarak aşağılamaya başladığını, cinsel birliktelik olmayan bir evliliğin 15 yıl boyunca devam etmesinin hayatın olağan akışını aykırı olduğunu, tarafların İstanbul'a yerleşme konusunda anlaştıklarını, bu nedenle davalının isteği ile müvekkilinin İstanbul'a tayin olduğunu, ancak davacının İstanbul'a gelme fikrinden vazgeçerek Ankara'da kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, evi, eşi ve çocuklarına ilgisiz ve özensiz davrandığı, evde temizlik ve yemek yapmadığı, kahvaltı hazırlamadığı, evin geçim ve iaşesine maddî destekte bulunmadığı, vaktinin büyük bir kısmını telefonuyla geçirdiği, davacı eşi hastalandığında destek olmadığı gibi hastanede yattığı dönemde de yanında bulunmadığı, aşırı kıskançlıkları nedeniyle davacı eşine ve yine ortak çocukların beyanına göre onlara psikolojik baskı uyguladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, anne ile yatılı kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına aylık 1.000,00 er TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı yararına 50.000.00 TL maddî tazminata, davacının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka miktarı, yatılı kişisel ilişki ve kusur tespiti ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ispatlanmadığını, taşınmazlar hakkında bir karar verilmediğini, ziynetlerin de iade edilmediğini belirterek davanın kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...İlk Derece Mahkemesince davalı kadına kusur olarak yüklenen, evi, eşi ve çocuklarına ilgisiz ve özensiz davrandığı, evde temizlik ve yemek yapmadığı, kahvaltı hazırlamadığı, vakıasına ilişkin tanık anlatımının 2010 yılında, eşinin hastanede yattığı dönemde yanında bulunmadığı vakıasına ilişkin tanık anlatımının 2011 yılında, kıskançlık vakıasına ilişkin tanık anlatımının ise 2014 yılında yaşanan olaylara ilişkin olduğu, bu olaylarda sonra tarafların evlilik birlikteliklerini uzunca bir süre daha devam ettirdikleri affedilen veya hoşgörü ile karşılanan bu olayların eldeki boşanma davasında davalıya kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, dinlenen davacı tanıklarının diğer beyanlarının bir kısmının Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 inci maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan, yer ve zaman belirtmeyen, soyut izahlara ilişkin olduğu, davacı tarafından tanık olarak gösterilmeyen, görüşlerini açıklama olgunluğuna eriştikleri gerekçesiyle kendilerini ilgilendiren velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi kapsamında ilk derece mahkemesince re'sen dinlenen ortak çocukların beyanları gereğince davalıya boşanmaya sebep olabilecek kusurlu bir davranışın yüklenmesinin de mümkün olmadığı..." gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, ispat edilemeyen davanın reddine, fiili durum, ortak çocukların görüşü ve alınan sosyal inceleme raporunda yer verilen tespitler gözetilerek ortak çocukların velâyetlerinin tedbiren babaya verilmesine, anne ile ortak çocuklar arasında tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile talep miktarı gözetilerek ortak çocuklar yararına aylık 1.000,00'er TL tedbir nafakasına, davacının istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, çocukların beyanı noktasında sosyal inceleme raporunun dikkate alınmamasının hatlı olduğunu, annenin baskıcı davranışları nedeniyle kişisel ilişkinin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek; davanın reddi, anne ile tesis edilen yatılı kişisel ilişki ve nafaka miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin açtığı davada boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, anne ile çocuklar arasında tedbiren kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasının gerekip gerekmediği ve tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 182 nci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 331 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.