"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1616 E., 2023/1753 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/330 E., 2022/333 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; tarafların 2000 yılından beri evli olduklarını, bu evlilikten iki ortak çocuklarının bulunduğunu, tarafların aralarında son 5 yıllık süreçte anlaşmazlıkların başladığını ve artarak devam ettiğini, erkeğin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, alkol kullanarak başka kadınlarla ilişki içerisinde olduğunu, erkeğin kendisini aldattığını öğrendiğini beyan ederek sadakat yükümlülüğünü ihlal etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ( 4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini, tarafların özel boşanma nedenlerinden olan zina hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarının mümkün olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuklardan ... ve ...'ın velâyetlerinin anneye bırakılmasına, ... lehine karar ile birlikte yoksulluk nafakasına dönüşmek üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, ortak çocuklar ... ve ... için karar ile birlikte iştirak nafakasına çevrilmek üzere ayrı ayrı 800,00'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, kusurlu olan erkek eş aleyhine 40.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, davalı adına kayıtlı araçların ve taşınmazların Uyap sistemi üzerinden sorgulanarak tespiti ile araç ve taşınmaz tespit edilmesi halinde iş bu tespit edilen araç ve taşınmazlar üzerine ailenin ekonomik birliğinin korunması açısından ve elden çıkarılması ihtimaline binaen ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı vekili karşı dava ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, tarafların 2001 tarihinde evlendiklerini, boşanma hususunda zina nedenine dayanıldığını ancak bunu kabul etmediklerini, davanın tüm yönlerinye reddini talep ettiklerini, karşı davaya yönelik dilekçesinde ise; kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini; çoğu zaman temizlik, yemek gibi ev işlerini yapmadığını, erkeğin ailesinin evlerine gelip gitmesini istemediğini, ortak konutun kapısının kilidini değiştirerek erkeğin eve girmesini engellediğini, kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, asıl davanın reddine karar verilerek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuklardan ... ve ...'ın velâyetlerinin babaya bırakılmasını, erkek lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, ortak çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, erkek lehine 50.000,00 TL maddî , 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, gerek tanık anlatımları gerekse otel kaydı kapsamında kadının zina iddiasını ispat ettiği, zira tanık anlatımları kapsamında erkeğin dava dışı Hatice ile birlikte olduklarının otel kaydı kapsamında aynı gece otel odasında birlikte kaldıklarının sabit olduğu, bu kapsamda davacı- karşı davalının zina hukuku nedenine dayalı davasının kabulüne karar verilmiş olup, davanın terditli dava olması, asli talebin zina nedenli boşanma olması karşısında genel boşanma sebebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılmasına yer olmadığına, karşı dava yönünden ise; erkeğin tanıklarından ... ve ... her ne kadar davacı- karşı davalıyı dava tarihinden önce tanımadıkları başka bir erkek ile kol kola yürürken gördüklerini beyan etmiş olsalar da; davalı ile çok uzun zamandır ( 10 yılı aşkın ) arkadaş oldukları, olay sonrası davalıya bu durumu anlatmamalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, özellikle davalı -karşı davacının benzer şekilde kadını başka bir erkekle birlikte görüp peşinden koştuğunu ancak yakalayamadığını anlatmasına rağmen kadını başka bir erkekle birlike gördüklerine ilişkin olayı anlatmamalarının hayatın olağan akışına, aralarındaki arkadaşlık ilişkilerine uygun olmadığı, yine tanıkların anlattıkları olayı birlikte oldukları sırada gördüklerini beyan etmelerine rağmen ...'ın 2 yıl kadar önce ( dinlendiği tarih 10.03.2022 ), ...'ın boşanma davasından ( 28.09.2020 )1 yıl önce gördüklerine yönelik beyanları kapsamında tarihler arasında çelişki olması ve bu yönüyle tanık beyanlarının kendi içinde farklı olduğu gözetilerek tanık beyanlarına itibar edilmeyerek karşı davanın reddine karar verildiği gerekçesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ( 4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, tarafların ortak çocukları ... ve ...'ın yargılama sırasında reşit olduğu gözetilerek tarafların velâyete ve iştirak nafakasına yönelik talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 28.09.2021 tarihli ön inceleme tensip tutanağı ile hükmedilen tedbir nafakalarının; ortak çocuk ...'ın reşit olduğu 28.10.2020 tarihi ile ...'ın reşit olduğu 30.04.2022 tarihi itibariyle kaldırılmasına, 28.09.2022 tarihli ön inceleme tensip tutanağı ile kadın lehine hükmedilen 400,00 TL tedbir nafakasının iş bu karar tarihi itibariyle 600,00 TL artırılarak 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kadın için aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının her ay ...'dan alınarak ...'a ödenmesine, kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakalarına yönelik taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tanıklarının anlatımlarına itibar edilmediğini, ortak çocukların tanıklıklarında objektif davranış sergileyemediklerini, erkeğe karşı cephe aldıklarını ve ağız birliği edermişçesine babaları aleyhine tanıklık ettiklerini, bu hususun Mahkemece değerlendirilmeyip ortak çocukların beyanlarına itibar edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, SED raporunun içeriğini kabul etmediklerini, ayrıca raporun müvekkilinin gelirine yönelik tespitine de katılmadıklarını, usule uygun olarak hazırlanmayan SED raporu içeriğine göre hüküm altına alınan tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olmadığını, yerel Mahkeme tarafından hüküm kısmında yeterince tartışılmadan ve gerekçelerine değinilmeden belirlenen miktarları kabul etmediklerini, bu nedenlerle yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını, asıl davanın reddini, karşı davanın talepleri doğrultusunda kabulünü talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkek eşin tam kusurlu olduğu, kadına atfedilecek bir kusurun ispatlanamadığı, bu sebeple asıl davanın kabulünün, karşı davanın reddinin yerinde olduğunu, kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının yerinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun tüm yönlerden esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece tanıklarının anlatımlarına itibar edilmediğini, ortak çocukların tanıklıklarında objektif davranış sergileyemediklerini, erkeğe karşı cephe aldıklarını ve ağız birliği edermişçesine babaları aleyhine tanıklık ettiklerini, bu hususun Mahkemece değerlendirilmeyip ortak çocukların beyanlarına itibar edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, SED raporunun içeriğini kabul etmediklerini, ayrıca raporun müvekkilinin gelirine yönelik tespitine de katılmadıklarını, usule uygun olarak hazırlanmayan SED raporu içeriğine göre hüküm altına alınan tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olmadığını, yerel Mahkeme tarafından hüküm kısmında yeterince tartışılmadan ve gerekçelerine değinilmeden belirlenen miktarları kabul etmediklerini, bu nedenlerle yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı- karşı davalı kadın tarafından açılan davada erkeğin zinasının mevcut olup olmadığı, davacı karşı davalı kadının davasının kabulü ile lehine hükmedilen nafaka, maddî ve manevî tazminatların yerinde olup olmadığı, yerinde olması halinde miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, davalı -karşı davacının davasının reddi ile nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 161 inci maddesinin birinci fıkrası, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, ve 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.