Logo

2. Hukuk Dairesi2024/935 E. 2024/8568 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanma davası açılmış olup, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı mevcuttur.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu gözetilerek temyiz talebinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2465 E., 2023/3167 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sungurlu 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/184 E., 2023/197 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı-karşı davacının 23.07.2016 tarihinde kısa bir tanışma ve nişanlılık döneminden sonra evlendiklerini bu evlilikten 2017 doğumlu ... isimli ortak bir erkek çocuklarının bulunduğunu, tarafların birbirlerini yeterince tanıma fırsatı bulmadan evlendiklerin, düğün hazırlıklarının başlaması ile birlikte, taraflar ve aileleri arasındaki kültür farkı kendini göstermeye başladığını, nişanlılık döneminden itibaren kültür farklılığından kaynaklı baş göstermeye başlayan anlaşmazlık, ortak hayatın paylaşılması ile birlikte kadının yaşının küçüklüğünden kaynaklı olarak evlilik birliği açısından yeterli olgunluğa sahip olmaması nedeniyle taraflar arasındaki geçimsizliğin had safhaya çıkmasına neden olduğunu, davalı müvekkiline karşı evlilik ile başlayan gerekli saygı ve sevgiyi asgari ölçüde göstermediğini, özellikle müvekkilinin annesine dahi en azından yaşından kaynaklı sevgi ve saygıyı dahi göstermediğini, davalının kontrol edemediği bir sinir problemi olduğunu, evlilik birliği içerisinde oluşabilecek en ufak bir tartışmada aşırı tepki göstermesine hatta evi dahi terk etmesine neden olduğunu, müvekkilinin evliliği kurtarmak adına beraber bir psikologa gitmek istemesine rağmen davalının buna yanaşmadığını, evlendiklerinden 2 yıl sonra hiç sebep yokken taşınabilir eşyalarını alarak evi terk eden davalı, döndükten 2 sene sonra yine eşyalarını alarak ortak ikametgahı terk ettiğini, en son 2022 yılın Haziran ayının ortasında bu defa dönmeyeceğini, boşanacağını söyleyerek dönmemek üzere müvekkilini terk ettiğini, davalının ilk başta anlaşarak boşanma isteğini belirterek bir boşanma protokolü hazırlattığını, sonrasında müvekkiline hitaben "seni süründüreceğim" diyerek bu istek ve arzusundan da vazgeçtiğinden tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak Çocuk ...'ın velâyetinin müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı eş 2016 yılında evlendiklerini ve bu evliliklerinden 2017 yılında ... isimli ortak çocukları olduğunu, dava dilekçesindeki tüm bu iddialar asılsız olduğunu, davacı ile müvekkilinin yaklaşık 1 yıl boyunca konuştuklarını, bu süre de iki insanın birbirini tanıması için yeterli bir süre olduğunu, müvekkilinin davacı ile görüştüğü dönemde bir sabah uyandığında davacının başka bir kadınla nişan fotoğraflarını gördüğünü, davacının bu durumu 'zaten ayrılacağım mecbur kaldım, ben seninle evleneceğim' diyerek açıklamaya çalıştığını, nitekim gerçekten de kısa bir süre sonra nişanlısından ayrılarak önce müvekkilin o dönem çalıştığı pastaneye sonrasında da müvekkilin ailesinin evine annesini göndererek tanıştığını, davacının annesinin; müvekkilden ve ailesinden daha o günden hoşlanmadığını, davacının zoru ile müvekkili ile evlenmesine izin verdiğini, müvekkilin ailesinin ekonomik durumunun kısıtlı oluşunu, evlerinin sobalı oluşunu ise o zaman davacının annesi, yıllar sonra da davacı kendisi kültür farkı olarak nitelendirdiğini, evlendikten kısa bir süre sonra davacının annesi müvekkiline 'Seni bizim aileden kimse sevmiyor, ben seni zorla aldım ben oğluma arkadaşımın kızını alacaktım' dediğini, müvekkili davacı ile evlendiğinden beridir sürekli davacının ve annesinin aşağılamasına hakaretlerine hor görmelerine maruz kaldığını, müvekkilinin ailesi, anneliği, temizliği, ev işi, alışverişi, yemeği, ütüsü, maddi durumu, sosyal çevresi, kıyafeti, herşeyi sorgulandığını, davacı; müvekkilden kendi annesine saygı göstermesini istemiş fakat annesinden eşine ve evliliğine saygı gösterilmesini neden istemediğini açıklamadığını, davacının iddiaları soyut ve gerçekdışı olduğunu, evliliğin başından beridir müvekkile huzursuzluk ve üzüntü veren davacı olduğunu, davacı bankacı olup müvekkilinin ev hanımı olduğunu, müvekkilinin kayınvalidesinin her çağırdığında evine gidip yardım etmiş, misafir karşılamış, bayram gibi kalabalık zamanlarda elinden gelen her türlü yardımda bulunduğunu, müvekkile bir planı ya da müsait olup olmadığını sormadan neredeyse her gün emirlerle evine ya da bahçesine çağırdığını, hizmetçi gibi kullandığını, aralarında sorun, tartışma ya da herhangi bir sıkıntı çıktığında davacının annesi müvekkile değil oğluna yansıtmış ve davacıyı eşine karşı sürekli kışkırttığını, davacı da eşine durumun ne olduğunu nasıl çözebileceğini sormadığını, anlamadan dinlemeden annesinin her zaman haklı olduğunu savunduğunu, sorun çözmeye odaklanmadığını, daha önce de müvekkillinin iki kez babasının evine gönderildiğini, dönmesi noktasında hiçbir girişimde bulunulmamasına ve hatta dönmemesi için her türlü iletişimsizliğin kurulmasına rağmen çocuğun psikolojisini düşünerek evine geldiğini, denge kuramayan, eşini psikolojik olarak ezen davacı olduğunu, müvekkil evini asla terketmediğini, çocuğu ile birlikte davacı ve aynı zamanda ev sahibi olan ailesi tarafından terketmeye zorlandığını, davacının alkol kullanmakta olduğunu, neredeyse her gün ve gece alkol almakta olduğunu, müvekkil ve çocuğu ile ilgilenmediğini, müvekkilinin bu hususu davacının ablasına açarak yardım istediğini fakat hiçbir şey değişmediğini, bir seferinde müvekkilinin davacıya evde içki içmemesi gerektiğini söylediğinde davacı tartışma çıkarmış ve müvekkilini kovduğunu, kısa süre baba evinde kalan müvekkil bebeğin küçük olması sebebiyle çağrılmadığı halde eve yine döndüğünü, bahsedilen şekilde evlilik birliği içerisinde iki kez evden ayrılmak zorunda kalan müvekkilinin kendisi geri döndüğünü, müvekkilinin ev hanımı olduğunu ve düzenli bir işi ve geliri hiçbir zaman olmadığını, davacı müvekkile ekonomik şiddet de uyguladığını, müvekkilinin davacıya 3 kış boyunca kendisine mont alması için yalvardığını, en son davacı almayınca 1 hafta bir yerde çalışarak kendisine mont aldığını, müvekkile tuşlu telefon aldığını, akıllı telefon alamayacağını, parası olmadığını söylediğini, ilk seferinde baba evine giden müvekkilinin döndüğünde bebeğe takılan çeyrekler ile yapılan bileziğinin evde olmadığı farkettiğini, müvekkil hala evlenmeden önceki bir çok kıyafetini giymekte olduğunu, davacı alkol için harcadığı parayı müvekkil çocuk ve evinin ihtiyaçları için asla harcamadığını, Müvekkilinin pasta siparişi alarak evde pasta yapıp satarak birçok ihtiyacını kendisi karşıladığını, davacı müvekkilinin eşyalarını toplaması için boş koli getirdiğini, müvekkilinin herhangi bir işinin olmaması, ailesinin yanında kalmasından dolayı yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerinin bulunduğunu, ortak çocuğun 5 yaşında olduğunu, ihtiyaçlarının bulunduğunu, davacının İş Bankası Sungurlu Şubesinde çalışmakta olduğunu, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkil lehine tensiple ve tedbiren dava tarihinden başlamak üzere 2.000,00 TL ortak çocuk lehine 2.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine boşanmaya karar verilmesi halinde yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına hükmedilmesine, 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine ve ziynet alacağı talebinde bulunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının evliliğin temelinden sarsılmasında bir kusurunun tespit edilemediği, davalı-karşı davacının tanık beyanlarına göre erkeğin kadının kişisel ihtiyaçlarının karşılamadığı, ekonomik şiddet uyguladığı, aşağıladığı, davacı-karşı davalı erkeğin, ailesi ve eşi arasındaki dengeyi kuramadığı ve eşine koruyucu davranmadığı anlaşılmakla, davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının kusursuz olduğu, kusursuz kadından evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemeyeceğinden ve asıl dava yönünden dinlenen davacı-karşı davalı tanık beyanları soyut olup itibar edilmediğinden asıl dava yönünden reddine, karşı dava yönünden kabulüne tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 800,00 TL tedbir- 1.000,00 TL iştirak nafakası, aylık 800,00 TL- 1.200,00 TL yoksulluk nafakasına, 5.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminat, ziynet alacağı talebi yönünden dosyanın ayrı bir esasa kaydı ile tefrikine

karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; her iki davanın tümü yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; lehine takdir edilen yoksulluk ve çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakalarının ve tazminatların miktarı yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının az olduğu toptan hükmedilmesi gerektiği belirtilerek davacı-karşı davalı erkeğin ve davalı-karşı davacı kadının istinaf istemlerinin kısmen kabulüyle, kadın lehine 60.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata , tarafların sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, nafaka ve tazminatlar, kusur tespiti yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, nafaka ve tazminatlar, kusur tespiti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174, 175, 176 ncı maddeleri. 6098 sayılı Kanun'un 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.