Logo

2. Hukuk Dairesi2024/979 E. 2024/9926 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eşine karşı açtığı katılma alacağı davasında, eşten mal kaçırıldığını iddia ederek üçüncü kişiye de dava açan davacının, üçüncü kişiye karşı açtığı davanın bekletici meseleye çevrilip çevrilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay, üçüncü kişiye yapılan kazandırmanın iptali yerine, katılma alacağının borçlu eşten tahsil edilip edilemeyeceğinin, yani borçlu eşin mal varlığının veya terekesinin katılma alacağını karşılayıp karşılamadığının bekletici mesele yapılması, davanın bu meselenin sonucuna göre sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/530 E., 2023/749 K.

DAVA TÜRÜ : Eksik Kalan Katılma Alacağının Tahsii

Taraflar arasındaki davanın bozma sonrası yapılan muhakemesi sonunda Mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1. Karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve üçüncü kişi davalı olarak gösterilse dahi bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından sorumlu tutulmaz. Sadece, üçüncü kişi hakkında 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesindeki amaç ve doğrultuda lehine kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi ve tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir. Başka bir anlatımla, borçlu eşin mal varlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacaktır.

2. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye süreci, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlanır. Borçlu eşin mal varlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağından, üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulması doğru olmaz. O halde, eşle birlikte eşten kazandırma veya devralan üçüncü kişiye karşı dava açılması durumunda, mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı Kanun'un 167 nci maddesi uyarınca üçüncü kişiye (davalı Necdet'e) karşı açılan dava hakkında “ayırma kararı” verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan mal rejiminin tasfiyesi davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunun 6100 sayılı Kanun'un 165 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca “bekletici sorun” yapılması olmalıdır.

3. Ayrıca, vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.

4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).

5. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde; ne var ki, Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.10.2018 tarihli kararında davalı ... yönünden davanın ayrılmasına karar verilerek eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunu “bekletici sorun” yapılması gerektiğinin belirtildiği, Mahkemece, eski eşe karşı olan dava dosyasından davalı ...'ye karşı açılan işbu davanın ayrılmasında karar verilmesine rağmen eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunda hükmedilen alacağın eşten tahsil edilebilme durumunun, diğer bir deyişle borçlu eşin malvarlığı veya terekesinin katılma alacağını karşılayıp karşılamadığının bekletici mesele yapılması gerektiğine yönelik bozma sebebi göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

6. O halde, Mahkemece, 24.10.2018 tarihli bozma ilamına uyulduğuna göre, önceki bozma ilamında ve yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile ilkeler uyarınca işlem ve inceleme yapılması gerekirken, eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunda hükmedilen alacağın eski eşten tahsil edilebilme durumunun sonucu beklenmeden karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.