Logo

2. Hukuk Dairesi2024/993 E. 2024/8621 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliği devam ederken dini nikah ile başka bir kadınla evlenmesi ve bu kadını müşterek konuta getirmesi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının ise kusursuz olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1437 E., 2023/1439 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/963 E., 2023/338 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Suriye uyruklu olup Suriye'de evlendiklerini, 13 yıllık evli olduklarını, ortak 8, 12, 13 yaşlarında 3 çocuklarının olduğunu, başka bir çocuklarını Türkiye' de geçirdikleri trafik kazası neticesinde kaybettiklerini, davacının 1979 davalının 1961 doğumlu olduğunu, aralarında 18 yaş olduğunu, her iki tarafın da ikinci evliliği olduğunu, davacının ilk evliliğinden çocuğu olmadığını, davalı tarafın ise 5 çocuğu daha olduğunu, davacının, davalının 5 çocuğunun da sorumluluğunu üstlendiğini, tarafların Türkiye'ye gelince Esenyurt'ta yaşamaya başladıklarını, davalının ilk evliliğinden olan çocuklarından birinin de evlenerek aynı evde yaşamaya başladığını, Türkiye' de geçirdikleri kazada bir çocuklarını kaybettiklerini ve davalının yaralanarak bakıma muhtaç hale geldiğini, davacının iş bularak çalıştığını, tüm hanenin geçimine katkı sağladığını, çocuğun kaybı için 50.000,00 TL tazminat aldıklarını, davacının bu parayla 110 gram atlın aldığını, bu parayla ... Gıda isimli marketi açtıklarını, bu işletmenin davalı adına olduğunu, davalı adına 27 ... plaka sayılı TOURNEO marka araç olduğunu, 2018'den bu yana ayrı yaşadıklarını, davacının boşanmaya karar verdiğini, davalının bu süreçte dini nikahla yeniden evlendiğini, davacı ve müşterek 3 çocuğuyla ayrı bir evde yaşamayı talep ettiğini, ancak davalının kabul etmediğini ve yeni eşiyle birlikte yaşamaya zorladığını, davacının 3 çocuğuyla birlikte 800,00 TL kira karşılığı ayrı bir evde yaşadığını, davalının çocuklarla ilgilenmediğini, çocukların eğitim alamadıklarını, son derece düşük ücretler karşılığında tekstil atölyelerinde, geçici işlerde çalıştığını, davacının çocukların eğitim almasını ve okula gitmesini istediğini belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuklarının velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, ortak çocukların her biri 1.000,00 TL'den toplam 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davalının ikametinde bulunan kişisel eşyalarının davacıya verilmesine, davacı lehine faiziyle 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, davalı adına kayıtlı araç ve iş yerinin devrinin engellemesi için bu varlıkların üzerine dava kesinleşinceye kadar tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek davaya cevap vermemiştir.

Ön inceleme duruşmasında davalı; "ben cevap dilekçesi sunmadım, Türkçe çok az biliyorum, boşanma davasından haberim var, ben hasta bir insanım, oğlumun yanında oturuyorum, işsizim, hiç gelirim yok, davacı ile Suriye'de 15 sene önce evlendik, davacıdan 4 çocuğum vardı, birini kazada kaybettik, evli olduğuma dair bende herhangi bir belge yok, tüm belgeler davacı tarafta" şeklinde beyanda bulunmuştur

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "davacı tanıkları, davalının iki yıldır başka bir kadınla evli olduğunu, ilk evliliğinden olan çocuklarının da taraflarla birlikte yaşadıklarını, bu çocukların sorun çıkardıklarını, davacının çalıştığını, 12-13 yaşındaki iki müşterek çocuğun da çalıştığını, vefat eden çocuk için ödenen tazminattan davacıya verilmediğini, davalının kadına ait altınları aldığını, davalının bir evi ve arabası olduğunu, davalının yeni eşi ile birlikte yaşadığını belirtmişlerdir. Mahkememizce tanık beyanları irdelendiğinde; davacı iddiasına uygun, somut ve ayrıntılı beyanda bulundukları düşünülen davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmiş ve kusur değerlendirmesi buna göre belirlenmiştir. Velâyet hususunun kamu düzenini ilgilendirdiği, annelik ve babalık duygularının tatmininden önce çocuğun yüksek menfaatlerinin üstün tutulmasının gerektiği, sosyal inceleme raporu ve dosya kapsamı doğrultusunda tarafların ortak çocuklarının yaşları ve anne bakımına muhtaç olmaları, ayrıca duruşmada tercüman eşliğinde alınan beyanları da dikkate alınarak velâyetinin annesine verilmesi, babası ile belirtilen gün ve saatlerde kişisel ilişki kurulması; ayrıca ortak çocukların ihtiyaçları nedeniyle her bir çocuk için 400,00'erTL den babanın toplam 1.200,00 TL aylık iştirak nafakası ödemesi uygun görülmüştür. Bu açıklamalar çerçevesinde yargılama dosyası tüm kapsamıyla değerlendirildiğinde; davalı erkek eşin birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı kadını ilk evliliğinden olan çocuklar ve çocuğunun eşi ile birlikte yaşamaya mecbur bıraktığı, çalışmadığı, evin geçimi için davacı kadının çalışmak zorunda kaldığı,davalının evlilik birliği devam ederken dini nikah ile başka bir kadın ile evlilik yaptığı ve bu kadını da müşterek konuta getirdiği, ardından bu kadınla başka bir konutta yaşamaya başladığı, bu şekilde sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dolayısıyla gelişen olaylarda davalı erkek eşin tam kusurlu olduğu sonuç ve kanaatiyle evlilik birliğinin devamında taraflar açısından korunmaya değer bir yararın kalmadığı ve tarafların tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olamayacağı anlaşıldığından tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı tarafın mevcut veya beklenen menfaati açısından maddî zararının/kaybının olacağı ve davalı erkeğin kusurlu davranışları göz önünde bulundurularak maddî ve manevî tazminata hak kazandığı, davacı kadının boşandıktan sonra yoksulluğa düşeceği de dikkate alınarak aylık 800,00 TL yoksulluk nafakası takdir edilmiş, tazminat ve nafaka bedeli tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile diğer yasal unsurlar dikkate alınmak suretiyle belirlenmiş ve hüküm altına alınmış, tüm dosya kapsamı hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle; davacının davasının kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'nun 166/1nci maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları ..., ... ve ...'ın velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile ortak çocuklar arasında, her ayın 1 ve 3 haftası Pazar saat 12:00-18.00 arası, dini bayramların 2. Günü saat 12.00- 18.00 arası kişisel ilişki kurulmasına, tarafların müşterek çocukları lehine dava tarihinden itibaren başlamak üzere çocuk başına aylık 400,00'er TL'den toplam 1.200 TL tedbir nafakasının davalı babadan alınarak, davacı anneye velâyeten verilmesine, söz konusu tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra nafakanın Türk Medeni Kanun'nun 182 nci maddesi uyarınca aynı miktar üzerinden (çocuk başına 400,00'er TL'den aylık toplam 1.200,00 TL) iştirak nafakası olarak ortak çocuklar lehine davalı babadan alınarak davacı anneye velâyeten verilmesine, davacı kadın lehine dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 800,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, söz konusu tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına,karar kesinleştikten sonra nafakanın Türk Medeni Kanun'nun 175 nci maddesi uyarınca aynı miktar üzerinden (aylık 800,00 TL) yoksulluk nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Türk Medeni Kanun'unun 353. Maddesi uyarınca velâyet kendisine bırakılan eşin çocukların malvarlığının dökümünü gösteren defteri ibraz etmesi konusunda ilgili Aile Mahkemesine ihbarda bulunulmasına, Türk Medeni Kanun'unun 174/1nci maddesi uyarınca 30.000,00 TL maddî tazminatın, davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, Türk Medei Kanun'nın 174/2nci maddesi uyarınca 30.000,00 TL manevî tazminatın, davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, tarafların ortak çocukları hakkında Çocuk Koruma Kanunu'nda yer alan tedbirlerin uygulanması için Büyükçekmece Nöbetçi Çocuk Mahkemesi'ne ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemenin tarafların ortak çocukları hakkında Çocuk Koruma Kanunu'nda yer alan tedbirlerin uygulanması için Büyükçekmece Nöbetçi Çocuk Mahkemesi'ne ihbarda bulunulmasına karar verdiğini, bu kararın sosyal inceleme raporuna dayandığını, müvekkilinin çocuklarını aslolarak okutmak istediğini ancak okutamadığını, bakacak kimsenin olmadığını, onların çalışmasını istemediğini beyan ettiğini, gerekçeli karar yazılmaksızın ihbarda bulunulmuş olup hükmedilecek tedbirin gerekçeli kararın velâyet hükmü ile çelişip çelişmeyeceğinin belirsiz bırakıldığını belirterek Mahkeme kararının 9.bendinin kaldırılmasına karar verilmesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin çok az Türkçe bildiğini beyan etmesine rağmen tercümandan yararlanma hakkı engellenmek suretiyle duruşma celsesinin icra edildiğini, ilk celsede aleyhine yapılan ve verilen kararların ne olduğunu bilmeksizin duruşma celsesinin icra edildiğini, tercüman hazır edilmeden duruşma icra edildiği için aleyhindeki iddia ve savunmalara karşı beyanda bulunma hakkı engellenmek suretiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, çocukların dört yıldır babalarıyla görüşmesinin engellenmesi ve annesinin etkisi altında olmaları nedeniyle beyan verdiklerini, müvekkilinin çalışmadığını, gelirinin olmadığını, kusurunun bulunmadığını, tazminat ve nafaka ödemelerini yerine getirmesinin olanaksız olduğunu belirterek kararın bozulmasına, davanın reddine karar verilmesini yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmişti

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın tamamı yönlerinden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar ile velâyet noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 169 uncu maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun ) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına,

yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.