"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile üç yıllık evli olduklarını, ortak bir tane çocuklarının bulunduğunu, davalının sebepsiz yere evi terk ederek öncelikle kadın sığınma evine yerleştiğini, sonrasında ... iline yerleştiğini, müvekkilinin davalı tarafa ulaşamadığını, davalının müvekkili aleyhine tedbir kararı aldırdığını, akabinde müvekkiline karşı açtığı boşanma davasının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davalının başkasından hamile olduğunu öğrendiklerini, böylelikle davalının sadâkat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin sabit olduğunu beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Rabia'nın velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Dava dilekçesi ve ekli tensip zaptı davalı kadına usulüne uygun olarak 04.10.2019 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş, davalı tarafından yasal iki haftalık süre içerisinde dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
2. Davalı asıl ve vekili katıldıkları duruşmalardaki beyanlarında özetle, boşanma kararı verilmesini istediklerini, nüfus kayıtlarında görünen 2019 doğumlu. isimli çocuğun davacıdan değil, davalı asılın gayrı resmi olarak birlikte yaşadığı erkekten olduğunu beyan etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen süresinde cevap dilekçesi sunmayan davalı kadının davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağının kabulü gerektiği, davacı tanıklarının tanıklıktan çekinmeleri nedeniyle beyanlarının tespit edilemediği, tüm dosya kapsamı, davalı kadının duruşmadaki ikrarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumunun tespitine ilişkin dosyada yer alan kolluk araştırma tutanağı ile sosyal inceleme raporu hep birlikte değerlendirildiğinde ortak haneyi terk ederek birlikte yaşamaktan kaçınan ve sadâkat yükümlülüğüne aykırı davranan davalı kadının boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk 2017 doğumlu Rabia'nın velâyetinin davalı anneye verilerek ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, nüfus kaydında tarafların ortak çocuğu olarak görünen ve velâyetleri anneye bırakılan diğer çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, davacı erkek lehine 9.000,00 TL maddî, 9.000,00 TL manevî tazminatın davalı kadından tahsili ile davacı erkeğe ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı asıl tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı asıl istinaf dilekçesinde özetle; sığınma evinde kaldığını, cevap dilekçesinin süresini kaçırdığını, eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, davanın ispat yükü sanki kendisindeymiş gibi yargılama yapıldığını, mahkemece erkek eşin soyut iddialarına itibar edilerek hüküm verildiğini, Mahkemenin hangi delile dayanarak müşterek haneyi terk ettiğinine dair karar verdiğinin bilinmediğini, erkek eşin tanık dinletmediğini, herhangi bir delil sunmadığını ne var ki sığınma evi kayıtları ve erkek eş aleyhine uzaklaştırma tedbirine rağmen Mahkemenin evi terk ettiğinden bahisle kendisini kusurlu olarak kabul etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla hükmün tümden kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerektiği, oysa dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davalı kadının sadâkat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının ispatlanamadığı, gösterilen davacı tanıklarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 248 inci maddesi uyarınca kişisel nedenlerle tanıklıktan çekindikleri, sadâkat yükümlülüğüne aykırı hareket etmeye ilişkin olarak davalı kadının ikrarından başka dosyada delil bulunmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında da belirtildiği üzere boşanma davalarında ikrarın hakimi bağlamayacağı, davacı erkek tarafından soybağının reddi isteminde bulunulmadığı gibi nüfus kayıtlarında babası gözüktüğü küçük Rabia’nın velâyetinin de davada talep edildiği, davacı tarafından dosyaya delil olarak bildirilen aleyhindeki suç duyurularının ise davalı tarafından yasal hakkın kullanılması kapsamında olup kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, bu durumda davacı tarafından davalının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının dosya kapsamından ispatlanamadığı gerekçesiyle; davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tüm sonuçları ile birlikte kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya istinaf incelemesi aşamasındayken tarafların boşanma ve fer'îleri konusunda anlaşarak 06.05.2022 tarihli "Anlaşmalı boşanma protokolünü" düzenlediklerini, çekişmeli olarak başlayan davayı anlaşmalı şekilde bitirme iradesini ortaya koyduklarını, ancak elde olmayan nedenlerden dolayı yaşanan gecikme sebebiyle Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın karara çıkartıldığını, öncelikle temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve tarafların imzalarını taşıyan anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca boşanmaya karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye iadesinin gerektiğini, aksi kanaat halinde ise sadakatsiz olan davalı kadının tam kusurlu olup bu vakıanın dosya kapsamından da ispatlanmış olduğu gözetildiğinde temyiz sebepleri doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla, öncelikle temyiz dilekçesi ekinde sunmuş oldukları, her iki tarafın da imzasını taşıyan anlaşmalı boşanma protokolü doğrultusunda boşanmaya karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesi, aksi halde reddedilen dava ve kusur belirlemesi yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2. Davalı asıl, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihinden sonra ve fakat Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekiline tebliğinden önce dosyaya sunmuş olduğu 18.07.2022 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; her ne kadar İlk Derece Mahkemesi kararına itiraz etmişlerse de davacı erkek ile aralarında boşanma konusunda anlaştıklarını ve bu doğrultuda beyan dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 06.05.2022 tarihli "Anlaşmalı boşanma protokolünü" hazırladıklarını, bu protokol doğrultusunda anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkek tarafından çekişmeli olarak açılan boşanma davasında anlaşmalı boşanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanununun 166 ıncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı kadın tarafından istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, tüm dosya kapsamından davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek bir kusurunun varlığının ispat edilemediği gerekçesiyle davalı kadının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece mahkemesi kararının tüm yönleriyle kaldırılmasına ve esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekiline 30.07.2022 tarihinde, davalı kadın vekiline ise 26.10.2022 tarihinde usulünce tebliğ edilmiş, davacı erkek vekili temyiz süresi içerisinde dosyaya 06.05.2022 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünü sunmuş, davalı kadın da Bölge Adliye Mahkemesine hitaben sunduğu 18.07.2022 havale tarihli beyan dilekçesi ile ekte sunmuş oldukları 06.05.2022 tarihli anlaşmalı boşanma protokolü doğrultusunda boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir. ... bu anlaşmalı boşanma protokolü başlıklı dilekçeden, tarafların boşanma ve boşanmanın mali sonuçları ile velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi konusunda anlaşmaya vardıkları anlaşılmaktadır. O halde, boşanma ve boşanmanın fer'îlerine ilişkin anılan protokol hükümleri dikkate alınarak, taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle boşanma ve fer'îleri yönünden sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.