Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10311 E. 2023/1055 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fiili ayrılık nedeniyle açılan boşanma davasında kusurun tespiti, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanabilir hukuk kuralları değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı vekilince asıl ve birleştirilen dava yönünden, davalı-davacı vekilince asıl dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı vekilinin tüm, davalı-davacı vekilinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin istinaf istemlerinin esastan reddine, davalı-davacı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası, ortak çocuklar yararına iştirak nafakası miktarlarının artırılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı vekilince asıl ve birleştirilen dava yönünden, davalı-davacı vekilince asıl dava yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre temyize konu birleştirilen davada kabul edilen tedbir nafakası yıllık toplam miktarı 13.200,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-davalı vekilinin birleştirilen dava yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 17.10.2007 tarihinde evlendiklerini ortak 2 çocuklarının bulunduğunu, davalının söz, tutum ve davranışları nedeniyle evlilik biriğini sürdürme imkanının kalmadığını, davacı tarafından Adıyaman Aile Mahkemesinin 2014/370 Esas, 2015/509 Karar sayılı dosyası ile açılan boşanma davasının reddedildiğini ve 26.04.2017 tarihinde kesinleştiğini, daha sonra tarafların bir araya gelmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ortak hayatın tekrar kurulamaması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı vekili cevap dilekçesinde; davacının daha önce açtığı davanın reddedildiğini, aynı iddiaların ileri sürülmeye çalışıldığını, davacının müvekkili davalıya karşı sadakat yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı eşin reddedilen boşanma davası öncesinde ve sonrasında başka bir kadınla evlilik dışı birlikteliği olduğunu, bu evlilikten 2018 doğumlu bir çocukların dünyaya geldiğini ve kendi nüfusuna kaydettirdiğini, müvekkilinin yaklaşık 7 yıldır iki kız çocuğu ile birlikte davacı eşin desteği olmadan zorluklar içerisinde hayatını devam ettirmeye çalıştığını, açılan davanın evlilik birliğinin temelden sarsılması ve ortak hayattın yeniden kurulamamış olması yönünden ayrı ayrı reddine, açılan davanın kabul edilmesi halinde, ortak çocukların velâyetinin müvekkili davalı anneye verilmesine, müvekkili lehine 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocukların her biri için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı-davacı vekili birleşen dava dilekçesinde, tarafların 2007 yılında evlendiklerini ve ortak iki kız çocuklarının bulunduğunu, davacı-davalı erkeğin 2014 yılında boşanma davası açtığını ve davanın reddedildiğini, o tarihten itibaren evlilik birliğine bir katkısının bulunmadığını, ailesinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını beyanla müvekkili lehine 1.000,00 TL, ortak çocukların her biri için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin 2014/370 Esas ve 2015/509 Karar sayalı dava dosyasında davacının davasını ispatlayamadığından reddine karar verildiği ve kararın 26.04.2017 tarihinde kesinleştiği, dinlenen tanık beyanlarından tarafların 8 yıldır ayrı yaşadıkları ve bir araya gelmedikleri, davacının başka bir kadın ile imam nikahlı evlendiği ve ortak iki çocuklarının olduğu, davacı asilin duruşmadaki beyanı ile de kabul ettiği, aradan 3 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen tarafların evlilik birliğini tesis etmek için bir araya gelmedikleri, Kanun'un aradığı şartların gerçekleştiği, davalı kadının kusurunun bulunmadığı, davacı kocanın tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar 2007 doğumlu Fatmanur ve 2004 doğumlu Zeynep ... 'un velâyetlerinin davalı anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında şahsi ilişki düzenlenmesine, 24.06.2020 dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuklar 2007 doğumlu Fatmanur ve 2004 doğumlu Zeynep ... için ayrı ayrı 300,00 TL, toplamda 600,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleşince iştirak nafakası olarak devamına, 24.06.2020 dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına (Mahkemenin birleştirilen 2020/443 esas sayılı dosyasında karar verilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür etmeyecek şekilde ), karar kesinleşince yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 17.000,00 TL maddî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; birleşen dava yönünden ise; davanın tedbir nafakası talebinden ibaret olduğu, tarafların evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılmaları ve çocukların bakım, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermeleri gerektiği gerekçesi ile; birleşen davanın kısmen kabulü ile 10.06.2020 birleşen dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, ortak çocuklar 2007 doğumlu Fatmanur ve 2004 doğumlu Zeynep ... için ayrı ayrı aylık 300,00 TL, toplam 600,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, davalıdan tahsili ile davacı kadına verilmesine (Mahkemenin 2020/504 esas sayılı dosyasında takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür etmeyecek şekilde), fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı vekili evlilik birliğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığını, davalının ağır kusurlu olduğunu, maddî durumunun iyi olduluğunu, hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının yüksek olduğunu beyanla, asıl davada kusur tespiti, tedbir ve iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar ve miktarları yönünden, birleştirlen davada tedbir nafakası ve miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı vekili, başka bir kadına yaşayan ve evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, tedbir yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, asıl dava yönünden yargılama masrafı ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla, asıl davada tedbir ve iştirak nafakası, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalının boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, davalı-davacı kadının ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davacı-davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davalı-davacının yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin istinaf isteminin, davacı-davalının boşanma davasının kabulüne karar verildiği ve karşı tarafa yargılama gideri ve vekâlet ücreti yükletilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davalı-davacının yargılama giderleri ve vekâlet ücreti dışındaki istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının miktarlarının az olması nedeniyle nafaka, maddî ve manevî tazminatlara ilişkin hükümlerinin kaldırılmasına, ortak çocuk 19.07.2004 doğumlu Zeynep ... lehine aylık 300,00 TL tedbir ve aylık 500,00 TL iştirak nafakasının çocuk Zeynep'in reşit olduğu (19.07.2022) tarihe kadar devamına, ortak çocuk 23.06.2018 doğumlu ... lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, 500,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, davalı-davacı kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir, aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı-davacı kadının lehine 40.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı vekili,evlilik birliğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığını, davalının ağır kusurlu olduğunu, maddî durumunun iyi olduğunu, hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davada kusur tespiti, tedbir ve iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar ve miktarları yönünden, birleştirlen davada tedbir nafakası ve miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı vekili, başka bir kadına yaşayan ve evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, tedbir yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, asıl dava yönünden yargılama masrafı ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davada tedbir ve iştirak nafakası, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki fiili ayrılık üzerine ortak hayatın yeniden kurulamaması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir-iştirak ve tedbir-yoksulluk nafakası ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının düşük veya yüksek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı-davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Taraf vekillerinin asıl davaya yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine, Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.