"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1756 E., 2022/1175 K.
DAVACI- DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI- DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 09.03.2017- 27.03.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/191 E., 2019/253 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddine, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; maddî gücünü aşacak şekilde ödemeler yaptığını, 7 ay boyunca eve uğramadan sürekli tatillere gittiğini, tatil dönüşü anne ve babasıyla yaşamaya başladığını, eve gelmediğini, sırlarını annesiyle paylaştığını baskı yaptığını, dışladığını, eşinin ailesine iyi davranmadığını, eve almadığını özel eşyalarını apartmanın güvenliğine bıraktığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sık sık evi terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ortak çocuklarının Amerika ülkesinde doğumu için anlaştıklarını, bu masrafın çoğunun kadın tarafından yapıldığını, erkeğin para harcamama ve küfür etme hastalığı olduğunu, asabi olup sinkaflı küfürler ettiğini, çocuğu görmek için bir çaba sarf etmediğini,çocuğun hastalığında ilgilenmediğini, yeterli maddî- manevî katkıda bulunmadığını, psikolojik şiddet uyguladığını, ölümle tehdit ettiğini, yalan söylediğini, 5 dönüm mehir sözünü yerine getirmediğini, sadakatsiz davranışlar sergilediğini, evin olağan aboneliklerini karşılamadığını, babalık görevlerini yerine getirmediğini, evden kovduğunu iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkeğin davasının reddine, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evin ihtiyaçlarına destek olmadığı, çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, kadının ise birlik görevlerini yerine getirmediği, boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve 400,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminat, erkeğin maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, aile konutu şerhi konulması davası yönünden usulünce harcı yatırılarak açılan dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kararın gerekçesiz olması, reddedilen maddî-manevî tazminat, tedbir-yoksulluk ve iştirak nafakası miktarları yönünden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Taraflarca süresinde sunulan dilekçelerde dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakıalar ile delillere göre, Mahkemece kadına yüklenen kusurların ispatlanmış olduğu, istinaf etmeyerek Mahkemece erkeğe yüklenilen kusurların kesinleştiği, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulünün hatalı olduğu, bu nedenle kusurun derecesi yönünden gerekçenin düzeltilerek; boşanmaya neden olan olaylarda Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu; ağır kusurlu bulunan erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatlerini ihlal ettiğini dolayısıyla 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinde belirlenen maddî tazminat verilme şartların gerçekleştiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci madde hükmü uyarınca kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği; ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun ihtiyaçları dikkate alındığında az olduğu gerekçesi ile kusurun ağırlık derecesi, maddî tazminat, tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminata, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebi ilk kez istinaf başvuru dilekçesi ile ileri sürüldüğü, 6100 sayılı Kanun'un 357 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalara itibar edilemeyeceği; yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklandığı üzere belirlenen kusurların manevî tazminat verilme şartlarını oluşturmadığı gerekçesi ile tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat yönünden istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve derecesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminatın şartlarının oluşmadığını ve miktarının yüksek olduğunu, çocuğun ihtiyaçlarına göre belirlenen iştirak nafakasının fazla olduğunu, kararın gerekçesinde çelişki bulunduğunu ileri sürülerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tanıklarla erkeğin tam kusurlu olduğunun ispatlandığını, bu kusurların manevî tazminat verilmesini gerektirir nitelikte olduğunu, yargılama sırasında kadının iş aktinin fesih edildiği bu nedenle kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 162 nci maddesi gereğince boşanma talebi hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, iştirak nafakası ile maddî tazminatın miktarlarının az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın şartlarının bulunup bulunmadığı, maddî tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının uygun olup olmadığı, kadın yararına manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının süresinde talep edilmeyen yoksulluk nafakası ile ilgili karar verilmemesinin yerinde olup olmadığı, yargılama sırasında kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olup olmadığı, 4721 sayılı Kanun’un 162 nci maddesi gereğince olumlu olumsuz karar verilmemesi yönünden istinaf talebi bulunmadığından temyizen incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 185 inci ve 186 ncı maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle kadının 4721 sayılı Kanun’un 162 nci maddesine dayalı boşanma talebi hakkında hüküm kurulmamasının kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiğinin anlaşılmasına göre erkek vekilin tüm temyiz itirazları ile kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve kadın vekilince usulüne uygun şekilde ileri sürülen ve hukuka uygun şekilde dava dışı üçüncü kişiden elde edildiği anlaşılan yazışmalar birlikte değerlendirildiğinde taraflara yüklenen kusurlu davranışların yanında erkeğin kadına hakaret ettiği, tehdit ettiği ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Belirlenen ve gerçekleşen bu kusurlu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. Kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası şartları oluşmuştur. Hal böyle iken kadın yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken hatalı kusur belirlemesi ve yazılı gerekçe ile manevî tazminatın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3. Davalı davacı kadının yargılama sırasında 30.04.2018 tarihinde işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın işten çıkarıldığı dosya kapsamında bulunan belgelerden anlaşılmaktadır. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince davanın devamı süresince, gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorundadır. O halde; 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 186 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
1.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, manevî tazminat ile tedbir nafakası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Fuat'a yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde Özlem'e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.