"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 9. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, ziynet ve çeyiz alacağı ve maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, maddi tazminat talebi hakkında mahkemenin görevsizliğine, çeyiz alacağı talebinin ise tefrikine karar verilmiştir.
Kararın davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kısmen esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı -davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle;11.08.2016 tarihinde evlenen tarafların çocukları bulunmadığını, erkeğin nişan öncesi dönemden başlamak üzere aralıksız biçimde, en son mevcut dava tarihinden yaklaşık 1 ay öncesine dek eşini ... adında bir bayanla aldatmaya başladığını ve halen aynı tavırları sürdürdüğünü, bu durumun açığa çıkması sonrası, müvekkilinin babasının, erkeğin amcasını telefon ile arayarak olayları anlatması üzerine, erkeğin eşine “Önce anneni öldürür, sonra da seni vururum.” diyerek telefonla tehdit ettiğini, evden ayrılmasını fırsat bildiğini ve evin anahtarlarını değiştirip evdeki şahsi eşyalarına ulaşımını da engellediğini, evlilik birliği sırasında erkeğin sürekli müvekkilinden maddi yardım aldığını, edindikleri konutun kredi taksitlerinin müvekkilinin aktif maddi katkılarıyla karşılandığını, müvekkilinin eşinin sahibi olduğu 3 adet taşınmaz için evlilik sırasında düğünde takılan ziynetleri bozdurarak ev kredisi bakımından toplu ödeme yaparak kredisini yeniden yapılandırdığını, ortak evin tefrişi için ev gereçlerinin müvekkili ve ailesi tarafından satın alındığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 25.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata, müvekkili ve ailesi tarafından evliliğin kurulması aşamasında sarf edilmiş maddi kıymetler için 25.000,00 TL ve aldatma vakasının öğrenilmesinden sonra yapılmış olan konaklama, barınma, kira, elektrik, su, doğalgaz kullanımı ve yeniden ev eşyaları donatılmasına dair giderlerden kaynaklanan uzman hesap bilirkişisi tarafından netleştirilecek zarar meblağı dışında fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL karşılığı maddi kaybın karşılanmasına, düğün esnasında taraflara takılan ortalama 30.000,00 TL kıymetindeki bilezik, kolye, küpe ve ata altınlar vb takılardan oluşan ziynet eşyasının aynen iadesine, olmadığı takdirde o miktarda maddi zararın yasal faiziyle erkekten tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek süresinde sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaları kabul etmediklerini, kadının evlendikleri günden beri erkeği eşi olarak görmediğini, soyadını dahi kullanmaktan kaçındığını, evliliği sona erdirmek istediğini sık sık söylediğini, kadının annesinin "Kızım seni sevmiyor ...'da yalnız kaldığı için seninle evlendi." diye söylediğini, kadının da erkeği sevmediği için çocuk yapmadığını söylediğini, dava dilekçesindeki fotoğrafların tarafların evlenmeden önce 2015 yılında çekilen fotoğraflar olduğunu, kadının erkeği kusurlu göstermek sureti ile kötü niyetli olarak eski tarihli fotoğrafları gösterip dava açtığını, kadının birtakım psikolojik sorunlarının olduğunu bu konuda tedavi gördüğünü, psikiyatrik ilaçlar kullandığını, memur olması ve daha düşük maaş alması nedeniyle kadının müvekkilini aşağılayarak rencide ettiğini, müvekkilinin ailesine de hakaretler ettiğini, evlilik süresince kişisel bakımına ve hijyenine hiç dikkat etmediğini, evde yemek yapmadığını, sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındığını, sürekli ev eşyalarını kırdığını, evin lambalarını ve musluğu açık bıraktığını, evin anahtarını kapı üstünde unuttuğunu, fırını açık unuttuğunu, eşinin ailesi ile de görüşmek istemediğini, annesini evden kovduğunu, eşi ve ailesini Kars'lı olmasından dolayı aşağıladığını, düğün günü gelenekleri gereği kestikleri kurbanın ailesi tarafından alay konusu edildiğini, erkek ve ailesi ile dalga geçtiklerini, kadının ailesinin tarafların evliliklerine sürekli müdahale ettiğini, kadının müşterek konuttan ayrılırken müvekkiline ait tapu senedi ve bunun gibi önemli olan evrak ve düğünde takılan takıları ve müvekkiline ait olan altınları da alıp beraberinde götürdüğünü beyanla, haksız asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 150.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan yargılama sonucunda, erkeğin başka biri ile güven sarsıcı davranışlarının olduğu (tarafların birlikte yaşadıkları evde bu kadın ile birlikte fotoğraflarının olduğu, yine bu kadın ile samimi fotoğraflarının ve mesajlaşmalarının bulunduğu) evlilikte sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, dava açılmadan önce kadını "Öldürürüm." diyerek tehdit ettiği, evin kilidini değiştirdiği, kadının da eşine ve babasına "Sen de şerefsizsin oğlun da şerefsiz." dediği, eşini sevmediğini, istemediğini söylediği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle, öncelikle davacı kadının; evliliğin kurulması esnasında ortak evin tefrişi için temin edilen ev eşyaları, beyaz eşyaların tedariki nedeni ile sarf edilen maddi kıymetler için 25.000 TL'lik çeyiz eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline yönelik talebinin dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, asıl ve karşı boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 20.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminata, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine, toplam değeri 5.520,00 TL olan 2 adet 22 ayar toplam 40 gr bombeli bileziğin, toplam değeri 11.040,00 TL olan toplam 80 gr 4 adet 22 ayar 3 lü burma bileziğin, toplam değeri 2.722,50,00 TL olan 22,50 gr ağırlığında 14 ayar küpe kolye ve bileklikten oluşan takı setinin, toplam değeri 4.522,00 TL olan 19 adet çeyrek altının erkekten alınarak kadına aynen iadesine, olmadığı takdirde bedel toplamı olan 23.804,50 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile erkekten tahsiline, fazla ziynet isteğinin reddine, 8.000,00 TL takı parası talebi konusunda; dava dilekçesinde düğünde takılan paraya ilişkin talep olmadığı, sonradan yapılan açıklama dilekçesi ile takı parası talep edildiği görüldüğünden bu konuda usulünce açılmış bir dava bulunmadığınden karar verilmesine yer olmadığına, kadının aldatma vakıasının öğrenilmesinden sonra yapılmış olan konaklama, barınma, kira, elektirik, su, doğalgaz kullanımı ve yeniden ev eşyalarının donatılmasına dair 10.000,00 TL'lik maddi kaybın karşılanması talebi yönünden Mahkemenin görvesizliğine, görevsizlik kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı -karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma hükmüne yönelik istinaf taleplerinin olmadığını, ancak kusur belirlemesini kabul etmediklerini, müvekkilinin manevi tazminat talebinin reddinin doğru olmadığını, yine tahkikat aşamasında müvekkili lehine talep ettiği tedbir nafakasının reddedilmesinin, yoksulluk nafakası istemi hakkında ise hüküm kurulmamasının, kadın yararına hükmedilen tazminatların esası ve miktarının, çeyiz eşyalarına ilişkin delillerin toplanıp keşif yapılıp bilirkişi raporu alındıktan sonra tefrik kararı verilmesinin, ziynet eşyalarının da tefrik edilmesi gerektiği halde tefrik edilmeyerek esası hakkında kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadının evi terk ettikten sonra eşyalarını toplamak için geri geldiğini, ziynet eşyalarını yanında götürme imkanı olduğunu, buna rağmen müvekkilinin ziynetlerin kendisinde olmadığını ispat edemediğini beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen tedbir nafakası talebi ile hakkında hüküm kurulmayan yoksulluk nafakası talebi, tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı, çeyiz alacağı hakkında verilen tefrik kararı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı -karşı davacı erkek vekili, istinaf süresi sona erdikten sonra mahkemeye hitaben sunduğu 16.03.2022 tarihli dilekçesi ile Mahkemece davacı kadının maddi kaybına yönelik talebi hakkında verilen görevsizlik kararının da yerinde olmadığını, bu nedenle İlk Derece mahkemesi kararına karşı bu yönden de istinaf kanun yoluna başvurduklarını beyan etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesi ve kusurların nitelendirilmesinde usul ve esas yönlerinden bir isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin dilekçeler aşamasında tedbir ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığı, tahkikat aşamasında 06.03.2019 tarihli dilekçesiyle 28.02.2019 tarihinde işten çıkarıldığından bahisle aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, mahkemece erkeğin üzerine kayıtlı gayrimenkulleri yargılama sırasında satıp devretmesi ve satış bedelleri göz önüne alındığında tedbir nafakası talebinin reddedilmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediği, erkeğin yoksulluk nafakası talebinin ise süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken bu talep ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu bulunan erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatleri ile kişilik haklarını ihlal ettiği neticesine varıldığından, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut veya beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına İlk Derece Mahkemesince hükmedilen maddî ve manevî tazminatların esas ve miktarlarının yerinde olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu kabul edilmesi nedeniyle koşulu oluşmadığından erkeğin manevi tazminat talebinin reddinde bir isabetsizlik görülmediği, davalı -karşı davacı erkek vekiline gerekçeli kararın 13.02.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, erkek vekilinin 21.02.2022 tarihinde süresinde istinaf yoluna başvururken görevsizlik kararını itiraz etmediği, istinaf yoluna başvuru süresi geçtikten sonra 16.03.2022 tarihinde bu yönden istinaf yoluna başvurduğu görüldüğünden bu yöndeki istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, çeyiz ve ziynet eşyalarına ilişkin dava, boşanmanın fer'î niteliğinde olmayıp boşanma davası ile birlikte görülebileceği gibi, boşanma davasından ayrı da görülme imkanı bulunduğundan çeyiz eşya alacağı davasının tefrik edilmesine, ziynet alacağı davasının tefrik edilmemesine yönelik istinaf taleplerinin de yerinde görülmediği, kısmen kabulüne karar verilen ziynet alacağı davasının esası yönünden ise; kadının dava dilekçesinde ziynet eşyalarını cins, gram, ayar ve değerlerini ayrı ayrı belirtmeden 30.000,00 TL tutarında ziynet alacağı talebinde bulunduğu, Mahkemece talebini somutlaştırması yönünde verilen kesin sürede 26.04.2018 tarihli dilekçesi ile talebini "4 adet 24 ayar 12'şer gram ikili burma bilezik, 2 adet 24 ayar 15'er gram kalın bilezik, küpe, kolye ve bileklikten oluşan 11,03 gram takı seti, 40 adet çeyrek altın, 8.000 TL nakit para" olarak somutlaştırdığı, öne sürülen iddia ve savunmalar, sunulan deliller ile tanık beyanlarına göre, kadının kişisel malı niteliğinde bulunan ziynetlerin erkek tarafından alıkonulduğu, bir kısmının aldıkları evin kredi borcunun yapılandırmasında kullanıldığı ve iade edilmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm tesisine yeterli değerlendirmeler ile tespitler içerdiği anlaşıldığından erkeğin kabul edilen ziynetleri iade yükümlülüğünün bulunduğuna ilişkin kısmen kabul kararında usul ve esas açısından bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davalı -karşı davacı erkeğin yoksulluk nafakası talebi ile ilgili istinaf talebinin kabulüne, bu yönden hüküm tesisi ile; davalı -karşı davacı erkeğin süresinde ve usulüne uygun olarak talep etmediği yoksulluk nafakası istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı -karşı davacı erkeğin görevsizlik kararına yönelik istinaf dilekçesinin yasal iki haftalık süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığından süre yönünden reddine, davalı -karşı davacı erkeğin diğer tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı -karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma hükmüne yönelik temyiz taleplerinin olmadığını, kusur belirlemesini kabul etmediklerini, müvekkilinin manevi tazminat talebinin reddinin doğru olmadığını, yine tahkikat aşamasında müvekkili lehine talep ettiği tedbir nafakasının reddedilmesinin, yoksulluk nafakası istemi hakkında ise süresinde yapılmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin, kadın yararına hükmedilen tazminatların esası ve miktarının, çeyiz eşyalarına ilişkin delillerin toplanıp keşif yapılıp bilirkişi raporu alındıktan sonra tefrik kararı verilmesinin, davacı kadının maddi kaybına yönelik talebi hakkında İlk Derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararına yönelik istinaf dilekçelerinin süresinde verilmediğinden bahisle esasına girilmeksizin reddedilmesinin, ziynet eşyalarının da tefrik edilmesi gerektiği halde tefrik edilmeyerek esası hakkında kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadının evi terk ettikten sonra eşyalarını toplamak için geri geldiğini, ziynet eşyalarını yanında götürme imkanı olduğunu, buna rağmen müvekkilinin ziynetlerin kendisinde olmadığını ispat edemediğini beyanla, kusur belirlemesi, reddedilen tedbir nafakası talebi, hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilen yoksulluk nafakası talebi, tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı, çeyiz alacağı davası hakkında verilen tefrik kararı ile davacı kadının maddi kaybına yönelik tazminat talebi hakkında İlk Derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararı yönlerinden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri ile kadın tarafından açılan ziynet alacağı, çeyiz alacağı ve maddi kayba yönelik tazminat istemine ilişkin davalarda, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin tedbir nafakası ve tazminat taleplerinin reddi kararının ve yoksulluk nafakası talebi hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığı kararının yerinde olup olmadığı, kadının kısmen kabulüne karar verilen ziynet alacağı dosyasında ispat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, talebin kısmen kabul kararının yerinde olup olmadığı, kadının çeyiz alacağı talebi hakkında verilen tefrik kararının yerinde olup olmadığı, kadının boşanmanın eki niteliğinde olmayan maddî kaybına yönelik talebi hakkında verilen görevsizlik kararına karşı erkek tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulup başvurulmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 220 inci, 222 inci, 226 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 20 nci, 26 ncı ve 167 nci maddeleri, 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.