Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10727 E. 2023/1387 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının hüküm altına alınıp alınmayacağı ve miktarı uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillere, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2157 E., 2022/1696 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 08.08.2017- 05.09.2017

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/265 E., 2021/467 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davaların kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı erkek dava dilekçesinde; kadın ve ailesinin sürekli hakaret ettiğini, kadının kendisini aşağıladığını; kadının kardeşinin kendisini kadının babasının evinde darp ettiğini, tehdit ettiğini ettiğini; kadının evliliğin devamı için çaba sarf etmediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin süresinden sonra verdiği cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; karşı dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, mesaj içeriklerinin hukuka aykırı delil olduğunu ve yazışmaların müvekkiline ait olmadığını, telefonunun darp edildiği sırada izinsiz ele geçirildiğini beyan ederek kadın ve ailesinin müvekkilini aşağılayıp rencide edici, erkeklik gururunu, onurunu zedeleyici davranışlarda bulunduklarını; davalı kadının ailesinin sürekli evliliğe müdahil olduğunu, kadının bu durumu engellemediğini, kadının evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini iddia etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin sadakat yükümlülüğüne uymadığını, müvekkiline psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, düğünden 3-4 gün sonra "Seninle olmuyor, fikir ayrılığımız var" dediğini, ayrılmak istediğini belirttiğini, müvekkilinin kardeşine "Ablanı istemiyorum al gel kullandım attım, sen gelmezsen ben getirip bırakacağım. Başkasını seviyorum ben al bacını başımdan başka kıza aşığım" şeklinde mesaj gönderdiğini, müvekkili ile evlenmesine karşı başka kadınları arzulayıp cinsel fanteziler kurduğunu; müvekkilinin evde temizlik yaparken erkeğin gizli gizli kullandığı ikinci telefonunu bulduğunu, bu telefonda başka kadınlarla cinsel ve duygusal birliktelik yaşadığına dair birçok mesaj gördüğünü; erkeğin karı-koca sırlarını birlikte olduğu kadınlara anlattığını, müvekkiline ve ailesine sevgi ve saygı göstermediğini, evlilik birliğinin gerektirdiği görevleri yerine getirmediğini iddia ederek ve savunarak tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili için aylık 2.500,00 TL tedbir - yoksulluk nafakasına, 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2019 tarihli ve 2017/574 Esas, 2019/146 Karar sayılı kararı ile toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının dosyaya sunduğu mesaj kayıtlarının kadın tarafından tarafların yaşadığı müşterek konutta bulunan erkeğin telefonundan elde edildiği, telefonun ele geçirilmesi ile ilgili hukuka aykırı yol ve yöntemlerin kullanıldığının iddia veya ispat edilemediği, karşı tarafa ait olsa da, evde bulunan telefonun incelenmesi sonucunda içinde bulunan mesaj kayıtlarının alınması sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı delil olarak değerlendirilemeyeceği; tarafların 12.06.2017 tarihinde resmi nikahlarının yapıldığı, yaklaşık bir ay sonra da kına gecesi ve düğün yapıldığı, tarafların düğün merasiminden sonra birkaç gün birlikte yaşadıkları, müşterek çocuklarının olmadığı, davalı-karşı davacı kadının davacı-karşı davalı erkeğe soğuk davrandığı; davacı-karşı davalı erkeğin de; başka kadınlarla cinsel içerikli yazışmalar yaparak güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, kadının kardeşine "Ablanı istemiyorum, kullandım attım, başkasını seviyorum" şeklinde mesaj attığı; erkeğin ağır kusurlu olduğu; kadının kardeşinin erkeği darp ettiği anlaşılmış ise de bu olayın kadının yönlendirmesi veya onun bilgisi dahilinde olduğuna dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı, bu bağlamda bu olay nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği; az kusurlu olan davalı-karşı davacı kadın bakımından da korunmaya değer bir yarar kalmadığı, tarafların bundan sonra bir araya gelselerde evlilik birliğini devam ettiremeyecekleri, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının bir geliri olmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 22.000,00 TL maddî ve 18.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili; hükme esas alınan delillerin hukuka aykırı olduğu, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı-karşı davacı kadın vekili ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 04.06.2020 tarih ve 2019/1757 Esas, 2020/596 Karar sayılı kararı ile davalı- karşı davacı kadının cevap dilekçesi ekinde fotokopisini sunduğu mesaj kayıtlarının hangi numaralar arasında olduğunun belli olmadığı, fotokopi olan belgenin her zaman oluşturulabilecek türden bir delil olduğu, davacı- karşı davalı erkeğin de bu mesaj içeriklerini kesinlikle kabul etmediğini beyan ettiği, davalı-davacı kadının cevap dilekçesinde telefon kayıtlarına da delil olarak dayandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 199 uncu maddesine göre elektronik ortamdaki verilerin de kanuni anlamda belge olduğu, buna göre telefon mesaj kayıtlarının da belge olarak kabul edilmesi gerektiği, 6100 sayılı Kanun'un 121 nci maddesine göre tarafların elinde bulunan belgeleri asılları ile birlikte mahkemeye vermek zorunda oldukları, ayrıca belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda mahkemenin kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini isteyebileceği; davalı-karşı davacı kadının telefon kayıtlarına delil olarak dayandığı, hal böyle olunca mahkemece telefon kayıtlarının bilirkişi tarafından incelenip çözümlerinin yaptırılması gerektiği, söz konusu esaslı delil incelenmeden eksik değerlendirme ile karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek tarafların sair istinaf sebepleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk ilamda kadına kusur olarak yüklenen eşine soğuk davranması kusuru yüklenmiş ise de kadının eşine soğuk davrandığına dair iddianın ve bu iddianın temeli olan tanıkların beyanları incelendiğinde bu iddianın yeterince somut olmadığı, soyut ve öznel olabilecek bu davranışla ilgili kadına kusur yüklemenin hakkaniyete uygun olmayacağı kanaatine varıldığı ve kadına herhangi bir kusur yüklenmediği; davacı karşı davalı erkeğin kusur durumunun incelenmesinde; dosyada mevcut bir kısım mesajlaşma kayıtlarının bilirkişi tarafından çözümü yapılan telefondan çıkan kayıtlar ile eşleştiğine ilişkin bilirkişi raporlarında tespitler bulunduğu, bu kapsamda dosyada mevcut bir kısım mesajlaşma kayıtlarının bilirkişi tarafından çözümü yapılan telefondan çıkan kayıtlar olduğu, çözüm yapılan telefondan alındığı ve dosyaya sunulduğu anlaşılan kayıtlarda, davacı-karşı davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde başka kadınlarla cinsel içerikli yazışmalar yaparak güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, söz konusu telefonun evde erkek tarafından bırakıldığı, kadın tarafından telefon içerikleri incelendiğinde cinsel içerikli yazışmaların tespit edildiği, sonrasında davacı erkeğin bilgisi ve rızası dışında evde bulunan telefondan alındığı anlaşılan dosyada mevcut bazı mesajlaşma kayıtlarının delil olarak sunulduğu, bu hali ile söz konusu telefondan elde edilen ve dosyaya sunulan mesajlaşma kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olmadığı, söz konusu telefondan alınıp dosyaya sunulan mesajlaşma kayıtlarının hükme esas alındığını, erkeğin kadının kardeşine "Ablanı istemiyorum, kullandım attım, başkasını seviyorum" şeklinde mesaj attığı, bu mesajlardan da güven sarsıcı, aşağılayıcı söz ve davranışların tespit edildiğinin anlaşıldığı, davacı-karşı davalı erkeğin yukarıda açıklanan eylemleri nedeniyle kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının kusurunun bulunmadığı belirtilerek davacı-karşı davalı erkeğin ispat edilemeyen asıl davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının karşı davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakaların niteliği ve hakkaniyet ilkesi gereği kadın yararına hükmolunan aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 1.750,00 TL tedbir nafakasına yükseltilmesine, erkeğin doktor olarak görev yaptığı ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına aylık 1750,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle tarafların ekonomik ve sosyal durumu paranın alım gücü kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ve hakkaniyet gereğince 35.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili; kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, telefonunun izinsiz olarak ele geçirildiğini, mesaj içeriklerinin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu, mesajların müvekkiline ait olmadığını, tazminatlar ve nafakaların fazla olduğunu belirterek; hükme esas alınan delillerin hukuka aykırı olduğu, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesini yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesinin doğru olduğu, ancak tarafların fiili birlikteliklerinin kısa sürmesi, çocuklarının olmaması ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında kadın lehine toptan yoksulluk nafakası verilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek davacı-karşı davalı erkek vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulü ile kadın yararına bir defaya mahsus 40.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiş; erkeğin cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinin süresinde olmadığı, söz konusu dilekçe ve sonraki dilekçelerindeki yeni vakıaların taraflara kusur olarak verilemeyeceği, kadın tarafından dosyaya sunulan erkeğin telefonundaki kayıtların hukuka aykırı yolla elde edildiğinin erkek tarafından ispat edilemediği, bu nedenle erkeğin telefonundan elde edilen kayıtlara göre erkeğe güven sarsıcı hareketlerde bulunması yönünde kusur verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, erkeğe verilen diğer kusurların da sabit olduğu, kadının kardeşinin erkeğe uyguladığı iddia edilen şiddet olayında erkek 31.07.2017 tarihli kolluğa verdiği ifadesinde kadının araya girerek kendisini kurtardığını söylemesi nedeni ile bu olay nedeniyle kadına kusur verilmemesinin de doğru olduğu, kadının her hangi bir kusurunun ispatlanamadığının anlaşıldığı belirtilerek erkeğin diğer istinaf talepleri ise esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının hatalı olduğunu, ayrıca toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmakla birlikte fazla olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükme esas alınan delillerin hukuka aykırı olduğu, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafaka miktarı yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; erkeğin yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine değil yalnızca hükmedilen nafaka miktarına karşı istinaf kanun yoluna başvurduğunu, tarafların toptan nafaka talebi olmadığı halde irat şeklinde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasının kaldırılarak toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek; Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasına toptan olarak hükmedilmesi yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, nafaka ve tazminat miktarları, kadın tarafından sunulan delillerin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 nı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 189 uncu, 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.