Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11072 E. 2023/1979 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve buna bağlı olarak maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna dair mahkeme kararında usule ve esasa aykırılık bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2376 E., 2022/2392 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 16.04.2018 - 31.07.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/332 E., 2022/263 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilerek karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının sürekli başka kadınlarla ilişkisi olduğu ve kendisini aldattığı şüphesi ile suçladığını, taraflar arasında güven ortamı kalmadığını,eş ve çocuklara karşı devamlı surette sesini yükselterek ve küfürlü şekilde konuştuğunu, çocukları dahi kendisine rakip görerek onları daha çok seviyorsun beni sevmiyorsun diyerek huzursuzluk çıkardığını, davalının davranış ve tutumlarının sonucu çocukların annelerinden korktuklarını, devamlı herkesin içerisinde aşağıladığını, sürekli annesi ile telefonda konuştuğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararıa 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, sürekli G. adında kadının yardıma ihtiyacı var gideceğim diyerek bu kadının evine gittiğini, cinsel anlamda kadına hiç yaklaşmaz olduğunu, zaman zaman sen benim karım değilsin, defol git demek suretiyle yataktan kovduğunu, hor gören ve aşağılayan tutumlar sergilediğini, G.'nün parasını yiyorum ben, G. bana arsa verecek, G. benim her ihtiyacımı karşılıyor, sen ne yaparsan yap ben G.'den vazgeçmeyeceğim dediğini, o kadının müşterek çocuklarına hediyeler aldığını, erkeğin ikinci bir hat ve telefon alarak telefonuna şifre koyduğunu, hakaret edilerek evden kovulduğunu, evin bir yıllık ihtiyaçlarını yapmış olduğu iğne oyalarını satarak karşıladığını, kıyafet ihtiyacını bile karşılamadığını, senin gelirin yok sen karar veremezsin diyerek kadının bütün haklarını kısıtladığını, şu an ailesinin yanına sığındığın ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince, erkeğin davasının reddine, kendi davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2019 tarih ve 2018/72 Esas, 2019/356 Karar sayılı kararı ile “... evliliğin temelinden sarsılmasına sebep olarak iddia ettikleri birçok hususun her evlilik birlikteliği içerisinde zaman zaman yaşanabilecek ve yetişkin ve eğitimli olan tarafların sağduyulu olarak biraraya gelip oturup konuşarak çözebilecekleri ve ortak bir çözüm bulabilecekleri meseleler olup tarafların bu hususta müşterek iki çocuklarını da gözardı ederek bunu başaramamış olmaları her iki taraf açısından kusurlu davranıştır. Davacının boşanmaya yönelik isteminin davalı tarafından da kabul edildiği, Mahkememizce dinlenen tanık anlatımları da dikkate alınarak bu hususta evlilik birliğinin devamı olasılığının bulunmadığı ve temelinden sarsılmış olduğu...” gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocuk ... ...’nın velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, diğer çocuk ... olduğundan velâyet ve nafaka taleplerinin reddine, erkek yararına 5.000,00 TL maddî ve 2.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin ağır kusurlu olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili, delillerin eksik toplanıldığı, erkeğin davasının kabulünün ve kendi davasının reddinin hatalı olduğunu, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak aleyhine tazminata karar verilmesi ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 16.06.2021 tarih ve 2020/903 Esas, 2021/1409 Karar sayılı kararı ile kadının usulüne uygun olarak dayandığı telefon kayıtlarına ait delillerin toplanmadığı ve değerlendirmeye alınmadığı, Mahkemece; erkek adına kayıtlı olduğu anlaşılan (0532)... numaralı telefon ile (0532)...numaralı telefon kayıtlarının boşanma davasının açıldığı tarihten geriye doğru 1 yıllık arama, aranma, mesaj kayıtlarının getirtilerek incelenmesi, taraflara gelen belgelerle ilgili açıklama yapma hakkı tanındıktan sonra sonucuna göre kusur durumunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün tamamının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilerek karar verilmesini teminen dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, telefon kayıtlarına göre sık sık başka bir kadınla görüşerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadını aşağılayarak psikolojik şiddet uyguladığı, kadının ise kıskanç yapıda olduğu, belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocuk ...'nın ve ... ...'nın 18 yaşını yargılama süresinde doldurmuş olduğu anlaşılmakla; velâyet ve nafaka taleplerinin reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, bu tazminatların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin başlıkta belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece güven sarsıcı davranış vakıasının kusur olarak yüklenilmesine esas alınan telefon görüşme kayıtlarına bakıldığında, bahse konu kadın ile 2 yıl içinde toplam 6 saatlik bir konuşmanın olduğunu, kadının aynı zamanda akrabaları olduğunu, bir akraba ile yılda 6 saatlik konuşmanın nasıl güven sarsıcı davranış olarak kabul edilebildiğini, gelen telefon kayıtlarında görünen numaraların kime ait olduğunun tespit edilmediğini, kadının kıskançlığının çok aşırı olduğunu, tanık olarak dinlenilen ortak çocuk beyanlarında da bunun belirtildiğini, diğer tanıkların da erkeğin kadına kötü bir muamelesine tanık olmadıklarını belirttiğini dolayısıyla kusur belirlenmesinin ve buna bağlı olarak karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, aleyhine tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadın yararına hükmedilen tazminatlara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince taleple bağlılık ilkesi gereğince talepten fazlasına hükmedilemeyeceği, kadının dilekçeler aşamasında tazminatlara ilişkin faiz talebinin olmadığı, tazminatların boşanma kararının kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle tazminatlara işletilen faize ilişkin kısmın hükümden çıkartılmasına karar verilmiştir.

2. Davalı-davacı erkeğin, İlk Derece Mahkemesi kararında tazminatlara uygulanan faiz dışındaki istinaf itirazları yönünde ise; kararda usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından erkeğin; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece güven sarsıcı davranış vakıasının kusur olarak yüklenilmesine esas alınan telefon görüşme kayıtlarına bakıldığında, bahse konu kadın ile 2 yıl içinde toplam 6 saatlik bir konuşmanın olduğunu, kadının aynı zamanda akrabaları olduğunu, bir akraba ile yılda 6 saatlik konuşmanın nasıl güven sarsıcı davranış olarak kabul edilebildiğini, kadın tarafından konuşulduğu iddia edilen numaraların dosyaya süresinde sunulmadığını, bu nedenle itibar edilemeyeceğini, gelen telefon kayıtlarında görünen numaraların kime ait olduğunun tespit edilmediğini, kadının kıskançlığının çok aşırı olduğunu, tanık olarak dinlenilen ortak çocuk beyanlarında da bunun belirtildiğini, diğer tanıkların da erkeğin kadına kötü bir muamelesine tanık olmadıklarını belirttiğini dolayısıyla kusur belirlenmesinin ve buna bağlı olarak karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, aleyhine tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile kadın yararına tazminata karar verilmesinin yerinde olup olmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.