"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 15.08.2013 tarihinde evlendiklerini ve çocuklarının olmadığını, davalının evlendiklerinde iş dolayısıyla ...'da yaşamaya başladıklarını, davalının evlenmeden önce kalp hastası olduğunu ve bu durumu kendisinden sakladığını, evin sorumluluklarını yerine getirmediğini, evlilik birliğinin kadına yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, davalı-davacının yaklaşık bir yıl önce ortak evi terk ettiğini, anne babasının yanına döndüğünü, eve dön çağrılarına olumsuz yanıt verdiğini, en son annesi ve hatırı sayılır akrabalar ile davalı-davacı eşin evine gidilip yeniden bir araya gelmeleri için konuşulduğunu, ancak davalı-davacının bu duruma yanaşmadığını, fiilen biten bir evliliği hukukende bitirmek istediğini beyanla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, bu iddiaları kabul etmediğini, kalp hastası olduğunu gizlediği ve konutu terk ettiği iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, evlenmeden önce davacı eşe hastalığının söylendiğini, evi terk etmediğini, kovulduğunu, davacı-davalı ve ailesinin eve dön çağrısı yapmadığı gibi eve bir daha gelme dediklerini, bu nedenle konuta dönme ihtimalinin kalmadığını, asılsız ve dayanaktan yoksun asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı-davalı eşin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, evlendikten sonra davacı eşin kendisine daha önce evlilik yapmadığına dair yalan söylediğini, kendisinden önce iki defa evlilik yaptığını öğrendiğini ve bunun kendisinden saklandığını, evliliklerinin ilk gününden beri davacı-davalı eşin annesinin kendisine takı olarak takılan bilezikleri zorla ve tehditle aldığını ve geri vermediğini, evlendiklerinde İstanbulda davacı-davalı eşin ailesi ile birlikte ikamet ettiklerini, evlendikten bir ay sonra davacı-davalı eş ve ailesinin kendisini çalışmaya zorladıklarını, aile ekonomisine katıkısı olacağı için bu durumu kabul ederek çalışmaya başladığını, buna rağmen ayrı bir konuta çıkamadıklarını, davacı-davalı eşin annesi tarafından olumsuz davranışlarına maruz kaldığını, davacı-davalının bağımsız ev temin etmediğini ve ailesi tarafından dövülmesine sessiz kaldığını, kendisi çalışmaya başladıktan sonra çalışma koşullarının ağır ve yorucu olması nedeniyle hastalandığını ve tedavi gördüğünü, çalışırken davacı-davalı eşe hastalandığıı söylediğini fakat davalı-davacı eşin bu durumu görmezden geldiğini,hastaneye götürmesi gerekirken kendisini iş yerine bıraktığını, bu nedenle hastalığının ilerlediğini ve bir süre sonra kendisi hastaneye gittiğini, kendi ailesinin yardımıyla hastaneye yattığını ve yaklaşık 1 ay yatarak tedavi olduğunu, davacı-davalı eşin kendisini ziyaret etmeye bile gelmediğini, tüm bakımı ve tedavisiyle kendi ailesinin ilgilendiğini, hastane masraflarını kendi ailesinin karşılayıp taburcu olduğunu, ilaçlarını da kendi ailesinin aldığını beyanla asıl davanın reddine, karşılık boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın boşanmadan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, lehine 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
1.Mahkemenin 02.12.2014 tarih ve 2014/20-312 Esas-Karar sayılı ilk kararı ile evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, erkeğin annesi ile birlikte yaşadıkları, kadının evlenmeden önce bu durumu bildiği ancak davacının annesinin kadına karıştığı, kadının aldığı maaşını kendisinden aldığı, erkeğin de bu duruma ses çıkarmadığı, davalının hastalanması sonrasında erkeğin tedavi ile yeterince ilgilenmediği, çok az ziyaret ettiği, eş olarak kendisine düşen sorumlulukları ihmal ettiği, geri gelme annenin yanında kal,seni istemiyorum, ben yine evlenirim şeklinde sözler sarf ettiği, kadının ise davacı ile tartışmaları sırasında mutfak eşyalarını savurduğu, yine ya annen gidecek ya ben şeklinde tutum ve davranışlar sergilediği, erkek tarafının tekrar bir araya gelmek için çaba göstermesine rağmen aracılara olumsuz yanıt verdiği, kendisinin yirmi altı, erkeğin ise otuz altı yaşında olduğunu, yaş olarak kendisinin erkekten küçük olduğunu, geri dönmek istemediğini söylediği, erkeğin veya annesinin tutum ve davranışlarını değil de yaş farkını geri dönmeme gerekçesi olarak gösterdiği, tarfların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ SÜREÇ
A. Bozma Kararı
1.Hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 22.11.2018 tarihli ilamı ile; dava dilekçesinde dayanılmayan vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, kadının ispatlanan bir kusurunun bulunmadığı, kabul edilen ve gerçekleşen kusurları uyarınca erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının davasında verilen boşanma hükmü kesinleştiğinden, erkeğin boşanma davasının konusuz kaldığı, haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu kadının tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığı, kadına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, ilama karşı davacı-karşı davalı tarafın karar düzeltme talebi Dairemizce reddedilmiştir.
2.Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen 23.01.2020 tarih, 2019/577 esas, 2020/48 karar sayılı ikinci kararı ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin konusuz kalan davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı kadın yararına 3.000,00 TL maddî, 4.000,00 TL manevî tazminata, davacı-karşı davalı erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
3.Hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 28.09.2020 tarihli ilamı ile kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın az olduğu, erkeğin asıl davasında kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken erkek yararına hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına, sair yönlerden onanmasına karar verilmiştir.
4.Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen 27.05.2021 tarih, 2021/66 Esas, 2021/232 Karar sayılı üçüncü kararı ile, kesinleşen kısımlar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine 4.200,00 TL maddî, 4.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına vekâlet ücretine, yargılama giderlerinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olup karara süresi içinde erkek tarafından kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden, kadın tarafından ise tazminatların miktarı ile yargılama giderleri yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.
5.Dairemizin 20.12.2021 tarih, 2021/9984 esas, 2021/9809 karar sayılı son bozma ilamı ile; kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın bozma ilamının amacına uygun olmayıp az olduğu ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen manevî tazminat talebi hakkında yeniden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına, sair yönlerden onanmasına karar verilmiştir.
B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Son Verilen Karar
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen 08.09.2022 tarih ve 2022/230 Esas, 2022/330 Karar sayılı kararı ile; temyiz edilmeyerek ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden karar verilemeyeceği, boşanma sonucu kadın eşin diğerinin maddî desteğini yitirdiği ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ve paranın satın alma gücü de dikkate alınarak kadın yararına bozma ilamı doğrultusunda uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, boşanma, nafaka, manevî tazminat ve karşı dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı-karşı davacının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL maddî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dosya kapsamında yapılan yargılama giderlerinin masrafı yapan taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen 08.09.2022 tarih ve 2022/230 Esas, 2022/330 Karar sayılı son kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı -karşı davacının evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hale gelmesindeki kusurunun davacı -karşı davalı müvekkile göre oldukça fazla olduğunu, dosya kapsamında davalı-karşı davacının boşanmaya sebep olan olaylardaki kusurunun müvekkile oranla daha az olduğunu gösterir bir delil bulunmadığını, bu nedenle davalı -karşı davacı lehine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, miktarların da fahiş olduğunu beyanla, kusur belirlemesi ve davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı -karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkil lehine hüküm kurulmuşken, yargılama giderlerinin de haklı taraf olan müvekkil üzerinde bırakılmasının doğru olmadığını, Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere, hakkaniyet kuralları çerçevesinde tazminata hükmedilmesi gerektiği halde Mahkemece dosya içeriğine ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının aksine son derece düşük miktarda maddî tazminata hükmedildiğini beyanla, lehine hükmedilen maddî tazminatın miktarı ile aleyhine hükmedilen yargılama giderleri yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe:
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında, temyiz edilmeyerek veya bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının yeniden incelenip incelenemeyeceği, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarının yerinde olup olmadığı, bozma sonrası verilen son kararda davalı-karşı davacı kadın aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 331 inci maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.