Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11478 E. 2023/3036 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, tazminat miktarı ve çocukla kişisel ilişki düzenlemesinin yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, erkeğin çocuğa cinsel istismar iddiasının araştırıldığı ve bu iddiayı destekler bir bulguya rastlanmadığı, baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/729 E., 2022/1733 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/464 E., 2021/179 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... erkek vekili dava dilekçesinde; kadının hırçın, bencil ve küçümseyen davranışlarının olduğunu, tarafların arasında yaşanan mahrem konuları çevreye anlattığını, erkeğin ailesiyle görüşmediğini, bir defasında aile ortamında kimseyi konuşturmayıp erkeğin babasına bağırdığını, bunun üzerine ailenin ...'a döndüğünü ve tarafların bir daha iletişime geçmediğini, erkeğin de ailesi ile görüşmesini istemediğini, eşi işi gereği eve geç geldiğinde onu sadakatsizlikle suçladığını, kıskanç olduğunu, hiçbir şeyden mutlu olmadığını, sürekli problem çıkardığını, erkeği küçük duruma düşürmesi nedeniyle birlikte sosyal ortamlarda bulunamadıklarını, davadan önceki yıl bayramda çocukla beraber ...'a gittiğini ve eşini arayarak ayrılmak istediğini söylediğini, erkek çocuğu görmek için görüntülü aradığında kadının telefonları açmadığını, erkeğin ...'a gidip kadını ikna ettiğini, akabinde erkek kendi ailesinin yanındayken kadının telefonla aradığını ve erkeğin yanında dayısının eşi olduğunu öğrendiğinde "senin el alemin karısı ile ne işin var" dediğini, erkeğin anne ve babası ile görüşmemesi koşuluyla barışıp ...'ya döndüklerini, evde yemek ve temizlik yapmadığını, hakaret ettiğini, çocuğun doğumundan sonra ayrı yattığını, eşi cinsellik talep ettiğinde onu ittiğini, en son 16.04.2019 günü erkek işteyken evi terk ettiğini, barışma çabalarının sonuçsuz kaldığını ve erkeğin ortak arkadaşlardan kadının kendisiyle evlenmeden önce başkaları ile otelde kaldığını öğrendiğini, fiili ayrılıkta çocuğu görmek isteyen eşe hakaret dolu mesajlar gönderdiğini, 03.06.2019'da kadının babasının erkeği arayarak "Seda bizi tehdit ediyor ne oluyor" dediğini, erkeğin polisi arayıp yardım istediğini, erkeğin kadının ailesine gittiğinde kadının erkeğe hakaret ve küfürler ettiğini, erkeğin 05.06.2019'da çocukla mahkeme kararı gereği tedbiren kişisel ilişki kurduğunu, çocuğu da jandarma eşliğinde anneye teslim ettiğini ancak teslimden itibaren 10 dakika geçmeden erkek ve ailesinin darp ve cebir iddiasıyla ifadeye çağrıldığını, şikayete ilişkin beyanlar okunduğunda kadının eşi hakkında çocuğa cinsel istismarı iddiasının olduğunun öğrenildiğini, kadının bunu daha öncesinde mesajları ile ima ettiğini, erkeğin raporda çocuğun genital bölgesine yakın yerde oluşan kızarıklık ve göğüs bölgesinde morluk olarak tanımlanan durumun cinsel istismar nedeniyle mi olduğunun Adli Tıp Kurumundan tespitini istediğini ancak talebinin çocuğun küçük olması nedeniyle kabul edilmediğini, kadının öz çocuğunun vücuduna amacına ulaşmak için bilerek zarar verdiğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek lehine 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili birleşen davaya cevap ve ikinci cevap dilekçesinde, asıl davadaki iddialarını tekrar ederek ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek lehine 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; eşinin şiddete yönelik davranışları sebebiyle evden ayrıldığını, eşinin barışma çabalarının varsa da kendisinin kusurlarını affettiği anlamına geldiğini, güven sarsıcı davranışlarının olduğunu, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığını, maddî olarak destek olmadığını, ilgisiz olduğunu, yaptığı yemekleri beğenmeyip sürekli pizza sipariş ettiğini, sosyal ortamlara evli değilmiş gibi yalnız gittiğini, evlendikten 1 hafta sonra ters ilişki talep ettiğini ve kabul edilmeyince yatakları ayırdığını, eşinden yatağa gelmesini istediğinde sevmediğini, istemediğini, nefret ettiğini söylediğini, evlenmeden önce ilişkisi olan kişileri illegal yollarla araştırdığını, çocuğuna karşı ilgisiz, sapkın istekli olduğunu, çocuğu babasından ve babasının ailesinden korumak için her türlü hukuksal yollara başvuracağını, bir anne olarak bebeğiyle yaşadıklarını sadece kendisinin bilmesi nedeniyle delil ve ispat yetersizliğinden çocuğun korunmaması halinde, kendisinin çocuğu eşinden ve onun anne ve babasından hayatı pahasına koruyacağını belirterek; erkeğin davasının reddine, işbu davanın kendisinin açtığı boşanma davası ile birleştirilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kendisi için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 125.000,00 TL maddî, 125.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava ve birleşen davaya cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret edip aşağıladığını, aile müdahalesine sessiz kaldığını, evi otel gibi kullandığını, cinsel şiddet uyguladığını, kendisine görev silahını doğrultup öldürmek istediğini söylediğini, evlenmeden önceki ilişkileri hakkında usulsüz yollarla veriler topladığını, çocukla ilgilenmediğini, hastalandığında kendisini ve çocuğunu doktora götürmediğini, sevmediğini söylediğini, sosyal ortamlara götürmediğini, çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu, kendisinin çocuğa alınan kıyafetleri sinirle ailenin evinin önüne attığının doğru olduğunu ve eşinin güven sarsıcı davranışları olduğunu ileri sürerek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak ve kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 125.000,00 TL maddî, 125.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların duruşmada kadının evden ayrılmasından iki gün önce cinsel ilişki yaşadıklarını beyan etmeleri dikkate alındığında, önceden yaşanan olayları karşılıklı olarak affettikleri veya en azından hoşgörü ile karşıladıkları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ortak çocukla görüşmek isteyen erkeğe hakaret eden, eşinin ailesine hakaret eden, çocuk için alınan kıyafetleri keserek atan kadının ağır, fiili ayrılık döneminde mesleğini kullanarak eşinin özel bilgilerine ulaşmaya çalışan erkeğin az kusurlu olduğu, kadın lehine boşanmanın fer'îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunmadığı, az kusurlu erkek eşin maddî ve manevî tazminata hak kazandığı, ortak çocuğun yaşı, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimi ve uzman raporu nazara alınarak velâyetinin anneye verilmesinin uygun görüldüğü, kadın tarafından erkeğin çocuğa kötü davrandığı ve cinsel istismarda bulunduğundan bahisle çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmaması talep edilmişse de, annenin soyut beyanı dışında iddiasını destekler herhangi bir delilin, baba ile çocuğun kişisel ilişki kurulmasını engelleyecek dosyaya yansımış somut bir olgunun bulunmadığı, dosyada yer alan tanık beyanları, Cumhuriyet Başsavcılığı kararları, uzman raporları nazara alındığında velâyeti anneye bırakılan çocuğun baba ile görüşmesinin çocuğun üstün yararına uygun ve gerekli olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilerek baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkiye yönelik önceki tedbir kararının kaldırılarak velâyeti anneye verilen çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 18.00'e kadar tedbiren şahsi ilişki kurulmasına, kararın kesinleşmesinden sonra velâyeti anneye verilen çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 18.00'e kadar tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, çocuğun eğitimi süresince yarıyıl tatillerinin ikinci haftası cumartesi günü saat 10.00'dan ertesi hafta cumartesi günü saat 18.00'e kadar, temmuz ayının onbeşinci günü saat 10.00'dan ağustos ayının onbeşinci günü saat 18.00'e kadar, babalar günü saat 10.00 ile 18:00 arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakası ile kadın için aylık 600,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ve 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; eşinin evden ayrılmak istediğini anlamasını istemediği için onunla cinsel birliktelik kurduğunu, onu affetmesinin söz konusu olmadığını, dosya kapsamındaki mesajları çocuğu alıp göstermemekle tehdit ettiği için yazdığını, boşanmaya sebebiyet verecek kusurunun bulunmadığını ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen ve aleyhe hükmedilen tazminatlar, reddedilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın 18.05.2022 tarihli beyan dilekçesinde, babanın çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu iddia ederek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmamasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, erkeğin ortak çocuğa cinsel istismarda bulunduğuna yönelik iddialar kamu düzenini ilgilendirdiğinden, bu iddialar araştırıldığında ve soruşturma ve kovuşturma dosyaları UYAP üzerinden incelendiğinde, çocuk ile baba arasında kişisel ilişkinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını gerektirecek olumsuz bir duruma rastlanmadığı, İlk Derece Mahkemesince kurulan kişisel ilişkinin uygun olduğu gerekçesi ile; davalı-davacı kadının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gerekçe gösterilerek istinaf başvurusunun reddedilmesinin doğru olmadığını ve babanın çocuğa cinsel istismarda bulunmuş olması nedeniyle baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmesinin doğru olmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve kişisel ilişki yönlerinden temyize başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğe yüklenen ve kanun yollarına başvurulmamak suretiyle kesinleşen kusur yanında, erkeğe ilave edilebilecek bir kusur bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak erkek lehine tazminatlara hükmedilmesinin doğru olup olmadığı, doğru ise miktarlarının fazla olup olmadığı ve ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını gerektirecek bir durumun ispatlanıp ispatlanmadığı, kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm sonucu bölümünün dördüncü paragrafında tedbiren kurulmayan kişisel ilişki için "tedbiren" ifadesine yer verilmesinin mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.