Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11529 E. 2024/4553 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evliliğin yokluğunun tespiti davasında, davacının evlenme tarihinde 15 yaşında olması nedeniyle evliliğin yok hükmünde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, evlenme tarihinin tespitinde uygulanması gereken 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 88. maddesinde belirtilen evlenmeye izin verilebilecek yaş şartını taşıdığı ve evliliğin butlanına ilişkin bir davanın da söz konusu olmadığı gözetilerek, mahkemece davacının imza itirazının ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1219 E., 2022/1600 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çumra Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/9 E., 2022/411 K.

Taraflar arasındaki evliliğin yokluğunun tespiti davasından davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... geldi. Karşı taraf davalı ... ve vekilleri gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Davalı ... vekilinin mazeret dilekçesi göndermiş olduğu görüldü. Belgelendirilmeyen usul ve yasaya uygun bulunmayan mazeretin reddine karar verildi. Açık yargılamaya devam olundu. Gelenin sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadın tarafından Çumra Asliye (Aile) Mahkemesinin 2014/76 Esas sayılı dosyasıyla boşanma davası açıldığını, müvekkilinin davanın başından beri davalı ile resmen evlenmediklerinin beyan edildiğini, Mahkemece 27.01.2015 tarihli celsede verilen ara karar gereğince dava açtıklarını belirterek evlilikle ilgili evlenme belgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığının tespitine, görünüşteki evliliğin yok sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 22.06.2017 tarih ve 2015/53 Esas, 2017/237 Karar sayılı kararı ile; evlilik belgesindeki imzanın davacıya ait olmadığının kesin bir şekilde belirlenmediği, davacı ile davalının yıllarca evlilik hayatı sürmüş olmaları, davalı eşin davacıya boşanma davası açmasının akabinde bu davayı açmış olmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2019 tarih ve 2019/2767 Esas, 2019/3946 Karar sayılı kararı ile; "...davaya “Aile Mahkemesi” sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kabule göre de tarafların boşanmalarına ilişkin Çumra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/76 E. sayılı dosyası celp edilip incelenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır." gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2021 tarih ve 2020/33 Esas, 2021/240 Karar sayılı kararı ile; "...davacı 05/08/1966 tarihli ve "Karı Koca gibi yaşayanların evliliklerinin ve çocuklarının tesciline dair ilmühaberdir" başlıklı belgede yer alan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş, kaldırma kararı öncesinde söz konusu evraklarda grafoloji uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılmış, bu belgelerde bulunan imzaların davacı tarafından atılmadığının kuvvetle muhtemel görüldüğü ancak mukayese imzaları ile inceleme konusu evraklar arasında çok zaman farkı bulunduğu için kesin kanaate varılamadığı bildirilmiş, 05.08.1966 tarihli tutanakta imzası bulunan muhtar ve azaların kimlik bilgileri tespit edilmiş, tutanakta imzası bulunanlardan ... dışındakilerin vefat ettiği tespit edilmiş, ... tanık sıfatıyla dinlenilmiş, ... aradan geçen zaman nedeniyle davacının imzayı kendisinin atıp atmadığını hatırlamadığını beyan etmiş, mahkemece dinlenen tanıklar ... ve ... davacı ile davalının resmi nikahlarının yapılmadığını, çocukları olduğunda nüfusa kaydedilmesi konusunda davalı ...'nin babasının "ben o işi hallederim" dediğini daha sonra da hallettiğini söylediğini duyduklarını beyan etmişler, tüm dosya kapsamından, 05.08.1966 tarihli belgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bir kanaat edinilememekle birlikte davacının doğum tarihi 05/10/1950 olduğu görülmekle evlenme tarihi olan 05/08/1966 tarihinde 15 yaşında olup olağan dışı evlenme yaşı olan 16 yaşını dahi tamamlamadığı, davacının TMK 124. Maddesi uyarınca yaş itibariyle evlenme ehliyetine sahip olmaması nedeniyle evliliğin yok hükmünde olduğu" gerekçesiyle davanın kabulüne, evliliğin yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2021 tarih ve 2021/1365 Esas, 2021/2031 Karar sayılı kararı ile;"Davalı vekili 27.05.2021 tarihli tahkikat duruşması için Uyap ortamında 26.05.2021 tarihinde mazeret dilekçesi verdiği halde mahkemece davalı vekilinin mazeret talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden, davalı vekilinin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması hukuki dinlenilme hakkının (HMK 27) ihlali niteliğinde olup usul ve yasaya aykırıdır. Kabule göre de mahkemece davacı erkeğin 05/10/1950 doğumlu olduğu, evlenme tarihi olan 05/08/1966 tarihinde on beş yaşında olup olağan dışı evlenme yaşı olan on altı yaşını ikmal etmediği, TMK'nın 124. maddesi gereğince yaş itibariyle evlenme ehliyetine sahip olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9/2 .maddesi "Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden önce eski hukuka göre kurulmuş olan evlilikler Türk Medeni Kanuna göre de geçerliliğini korur." hükmünü içermektedir. Türk Medeni Kanunu 01/01/2002 tarihinde yürürlüğe girmiş,743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükten kalkmıştır. Taraflar 05/08/1966 tarihinde evlendiklerine göre evlenme yaşına ilişkin koşullar bakımından 743 sayılı Türk Kanunu Medeni hükümlerinin uygulanması gerekir. Türk Kanunu Medenisinin 88. maddesine göre olağan üstü hallerde ve pek önemli bir sebebe dayanarak on beş yaşını ikmal etmiş erkeğin evlenmesine izin verilebilir. Olayda davacı erkek evlenme tarihinde on beş yaşını ikmal edip on altı yaşından gün almıştır. Hal böyle iken mahkemece dosyada bulunan tüm deliller değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken olayda tatbik kabiliyeti bulunmayan yasa maddesine atıf yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır." gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, sair istinaf başvurularının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

E.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;"Davacı 05/08/1966 tarihli ve "Karı Koca gibi yaşayanların evliliklerinin ve çocuklarının tesciline dair ilmühaberdir" başlıklı belgede yer alan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmektedir. Kaldırma kararı öncesinde söz konusu evraklarda grafoloji uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılmış, bu belgelerde bulunan imzaların davacı tarafından atılmadığının kuvvetle muhtemel görüldüğü ancak mukayese imzaları ile inceleme konusu evraklar arasında çok zaman farkı bulunduğu için kesin kanaate varılamadığı bildirilmiştir. 05/08/1966 tarihli tutanakta imzası bulunan muhtar ve azaların kimlik bilgileri tespit edilmiş, tutanakta imzası bulunanlardan ... dışındakilerin vefat ettiği tespit edilmiş, ... tanık sıfatıyla dinlenilmiştir. ... 1960'lı yıllarda Karasınır mahallesinde muhtarlık yaptığını, davacıyı tanıdığını, aradan geçen zaman nedeniyle davacının imzayı kendisinin atıp atmadığını hatırlamadığını beyan etmiştir. Mahkememizce dinlenen tanıklar ... ve ... davacı ile davalının resmi nikahlarının yapılmadığını, çocukları olduğunda nüfusa kaydedilmesi konusunda davalı ...'nin babasının "ben o işi hallederim" dediğini daha sonra da hallettiğini söylediğini duyduklarını beyan etmişlerdir. Tüm dosya kapsamından, 05/08/1966 tarihli belgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bir kanaat edinilememektedir. Ancak davacının doğum tarihi 05/10/1950 olduğu görülmekle evlenme tarihi olan 05/08/1966 tarihinde davacı 15 yaş 10 aylıktır. Tarafların evlilik tarihi itibariyle uyuşmazlık 765 sayılı Türk Kanunu Medeni hükümlerine tabidir. Öncelikle 765 sayılı kanun kapsamında evlilik şartları bakımından inceleme yapılması gerekmektedir. Türk Kanunu Medenisi'nin 88. Maddesi; "Erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni on beş yaşını ikmal etmiş olan bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadının evlenmesine müsaade edebilir. Karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenmesi şarttır." hükmünü haizdir. Buna göre erkekler bakımından 765 sayılı kanun uyarınca olağan evlenme yaşı on yedidir. Ancak, belirli hallerde hakim tarafından on beş yaşını ikmal eden erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan kadının evlenmesine müsaade edilebileceği maddenin devamında belirtilmiştir. Evlilik tarihinde davacı 15 yaş 10 aylık olup dosyaya ibraz edilmiş herhangi bir evlenmeye izin kararı bulunmamaktadır. Bilindiği üzere akdin kurucu unsurlarındaki noksanlık evlenmenin yokluğu sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla evlenmenin kurucu unsurlarından biri somut olayda olmayıp bu nedenle evliliğin yok hükmünde olduğu" gerekçesiyle davanın kabulü ile ... ile ... arasında 05.08.1966 tarihinde yapılan evliliğin yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddi gerekirken kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;"... 05/08/1966 tarihli ve "Karı Koca gibi yaşayanların evliliklerinin ve çocuklarının tesciline dair ilmühaberdir" başlıklı belgedeki davacı adına atılan imzalarının davacının el ürünü olmadığı ispat edilememiştir. Bu husus doğru şekilde mahkemenin de kabulünde olduğu halde davacının evlenme tarihinde on beş yaş, on aylık olup dosyaya ibraz edilmiş herhangi bir evlenmeye izin kararı bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de davacının evlenme sırasında evlenmeye izin kararı bulunmadığına yönelik bir iddiası bulunmamaktadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m. 25). Mahkemece delillerin davacının karı koca gibi yaşayanların evliliklerinin ve çocuklarının tesciline dair ilmühaberdir başlıklı belgedeki adına atılan imzaların kendi el ürünü olmadığı iddiası çerçevesinde ve bu iddia ile sınırlı olacak şekilde değerlendirilmesi gerekir. Davaya dayanak yapılan belgedeki imzanın davacının el ürünü olmadığı ispat edilemediğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacı tarafından iddia edilmeyen vakıa esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki davacı erkek evlenme tarihinde 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9/2 maddesi gereğince uygulanması gerekli Türk Kanunu Medenisinin md. 88/2 maddesinde öngörülen hakim tarafından evlenmeye izin verilebilecek yaş olan on beş yaşını tamamlamıştır. Bu durumda evlenmeye izin kararı bulunmaması diğer koşulların da bulunması halinde butlan sebebini oluşturabilir. Olayda butlan sebebine dayalı bir dava da yoktur." gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evliliğin yokluğunun tespiti davasında, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi 88 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.