"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davalı adına edinilen 19 nolu bağımsız bölümün kooperatife üye olunarak edinildiğini, kredi ödemelerinin halen devam ettiğini, müvekkilinin matematik öğretmeni olduğunu, kooperatif ödemelerinde müvekkilinin maaşının kullanıldığını, davalı adına kayıtlı 9 nolu bağımsız bölümün ve ..... plakalı aracın da edinilmiş mal olduğunu, 9 nolu bağımsız bölümün intifa hakkı davalı üzerinde kalmak kaydıyla müşterek çocuk adına alacağının engellenmesi için devredildiğini, davalının emekli ikramiyesi ve OYAK'tan ikramiye aldığını, bunlarda da müvekkilinin alacağı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hak ve alacakları talep ve dava etme hakları saklı kalmak kaydıyla edinilmiş mallar olan 19 nolu bağımsız bölüm, 9 nolu bağımsız bölüm, 06 BC 2469 plakalı ..., emeklilik ikramiyesi ve OYAK’tan alınan ikramiyenin tasfiyesi ile tasfiye sonucunda ortaya çıkacak (davanın gerçek değeri ile ilgili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) 200.000,00 TL katılma alacağının 23.02.2010 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini, 01.01.2002 öncesi ve sonrası iki taşınmaza davacının yapmış olduğu katkı nedeniyle 10.000,00 TL katkı (değer artış payı) alacağının 23.02.2010 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, kooperatif ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını, kredi ödemelerinin de devam ettiğini, 2008 yılından beri tarafların ayrı yaşadıklarını, bu tarihten sonra davacının katkısının olmadığını, davacının kredi çekmediğini, altınlarını bozdurmadığını, 9 nolu bağımsız bölümün muvazaalı olarak devredilmediğini, aslında iki çocuk adına devir yapılacakken diğer çocuk reşit olmadığı için davacının vekâletname göndermemesi nedeniyle tek çocuk adına devir yapıldığını, taşınmazın arsa olarak müvekkilinin geliri ile edindiğini, aracın satışından elde edilen para ve kredi kullanılarak satın alındığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bağımsız bölümün edinildiğini, davacının katkısının olmadığını, 06 BC 2469 plakalı aracın da daha önce müvekkili adına kayıtlı aracın satışından elde edilen para ve emekli ikramiyesi ile satın alındığını, boşanma davasındaki tazminatın ödenmesi için satıldığını, OYAK'tan pay talebinin uygun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 9 nolu bağımsız bölümün davacının rızası ile müşterek çocuğa devredildiği gözetildiğinde dürüstlük kuralı gereğince davacının talep hakkının bulunmadığı, 30.11.2015 ve 11.06.2019 tarihli bilirkişi raporlarının hükme esas alınarak davacının katılma alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, 19 nolu bağımsız bölümden kaynaklı 99.336,69 TL, 06 BC 2469 plakalı ... yönünden 4.500,00 TL, OYAK'ta bulunan paradan kaynaklı 25.052,71 TL katılma alacağının tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 9 nolu bağımsız bölüm yönünden İlk Derece Mahkemesinin devrin müvekkilinin rızası ile yapıldığına ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, müvekkilinin devre rıza göstermediğini, taşınmazın müşterek çocuğa muvazaalı olarak devredildiğini, müvekkilinin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapıldığını, bu taşınmazın davalının kişisel malı olmadığını, değer tespiti yapan bilirkişiler tarafından taşınmazın değerinin düşük gösterildiğini; 19 nolu bağımsız bölüm yönünden müvekkilinin katılma alacağı miktarının düşük tespit edildiğini, kooperatifin 23.07.2007 tarihinde ferdi mülkiyete geçtiğini, müvekkilinin davalının kooperatif üyeliğinin başladığı 14.02.1997 tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar katkı payı alacağı, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarih olan 23.02.2010 tarihine kadar katılma alacağının mevcut olduğunu, yine bu taşınmazla ilgili olarak da değer tespiti yapan bilirkişilerin dairenin değerini düşük olarak belirlediklerini; 06 BC 2469 plakalı ... yönünden ise katılma alacağının eksik hesaplandığını, aracın tasfiye anındaki değerinin 9.000,00 TL'den yüksek olduğunu, bilirkişiler tarafından değerinin düşük gösterildiğini; OYAK emeklilik maaş sistemindeki rezerve ve sisteminden kaynaklı katılma alacağına yönelik olarak ise dosya kapsamından davalıya SGK tarafından 37.749,54 TL, OYAK tarafından da raporda hesaplama dışı bırakılan 19.760,85 TL emeklilik yardımı ödendiğinin sabit olduğunu, rezerv dışındaki işbu miktar üzerinden de müvekkilinin katılma alacağının mevcut olduğunu, bu paraların da mal rejimi sona erdiğinde davalının malvarlıkları arasında yer aldığını, SGK emeklilik ikramiyesi yönünden taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ile davacının 2008 yılından beri fiilen ayrı olduklarını ve boşanmanın gerçekleştiği tarihte dahi 19 nolu bağımsız bölüm için çekilen kredi borcunun devam ettiğinin göz önünde bulundurulmadığını; OYAK'ta bulunan paranın müvekkilinin sisteme giriş yaptığı ve mesleğe girdiği 19 yaşından beri maaşından yapılan kesintiler ile biriken rezerv olup bu rezervi kullanma ve alma şansı olmadığını, tasfiyeye konu olamayacağını belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, yerel mahkemenin objektif, rasyonel ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki delillerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu İlk Derece Mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, 9 nolu bağımsız bölüm yönünden İlk Derece Mahkemesinin devrin müvekkilinin rızası ile yapıldığına ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, müvekkilinin devre rıza göstermediğini, taşınmazın müşterek çocuğa muvazaalı olarak devredildiğini, müvekkilinin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapıldığını, eklenecek değer olduğunu, bu taşınmazın davalının kişisel malı da olmadığını, taşınmazın edinilmesi için kredi çekildiğini, müvekkilinin altınlarının kullanıldığını, taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini; 19 nolu bağımsız bölüm yönünden de müvekkilinin katılma alacağı miktarının düşük tespit belirlendiği, müvekkilinin maaşı ile kooperatif ödemlerinin yapıldığını, kooperatifin 23.07.2007 tarihinde ferdi mülkiyete geçtiğini, müvekkilinin davalının kooperatif üyeliğinin başladığı 14.02.1997 tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar katkı payı alacağı, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarih olan 23.02.2010 tarihine kadar katılma alacağının mevcut olduğunu, yine bu taşınmazla ilgili olarak da değer tespitinin değerini düşük belirlendiği;..... plakalı ... yönünden ise katılma alacağının eksik belirlendiğini, aracın tasfiye anındaki değerinin 9.000,00 TL'den yüksek olduğunu, bilirkişiler tarafından değerinin düşük gösterildiğini; OYAK emeklilik maaş sistemindeki rezerve ve sisteminden kaynaklı katılma alacağına yönelik olarak ise dosya kapsamından davalıya SGK tarafından 37.749,54 TL, OYAK tarafından da raporda hesaplama dışı bırakılan 19.760,85 TL emeklilik yardımı ödendiğinin sabit olduğunu, rezerv dışında işbu miktar üzerinden de müvekkilinin katılma alacağının mevcut olduğunu, bu paraların da eklenecek değer olduğunu, SGK emeklilik ikramiyesi yönünden taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili, müvekkili ile davacının 2008 yılından beri fiilen ayrı olduklarını ve boşanmanın gerçekleştiği tarihte 19 nolu bağımsız bölüm için çekilen kredi borcunun devam ettiğinin göz önünde bulundurulmadığını; OYAK'ta bulunan paranın müvekkilinin sisteme giriş yaptığı ve mesleğe girdiği 19 yaşından beri maaşından yapılan kesintiler ile biriken rezerv olup bu rezervi kullanma ve alma şansı olmadığını, tasfiyeye konu olamayacağını belirterek ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ispat yükü, eklenecek değer ve tasfiye konusu mallar noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 228 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 232 nci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 205 sayılı ... Yardımlaşma Kurumu Kanunu'nun (205 sayılı Kanun) 34 üncü maddesi, ... Yardımlaşma Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılan 17 nolu ... Yardımlaşma Kurumu Emekli Maaşı Bağlanması Hakkında Yönetmelik'in (17 nolu Yönetmelik) 10,11,12 ve 13 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Somut olayda, Mahkemece aracın edinilmiş mal olduğu kabul edilerek katılma alacağına hükmedilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, davalının evlilik öncesi sahip olduğu aracın satılarak elde edilen para ve emekli ikramiyesi kullanılmak suretiyle tasfiyeye konu aracın edinildiğini savunduğu, Mahkemece davalının kişisel mal savunması yönünden bir değerlendirme yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davalının savunmasında ileri sürdüğü kişisel mal savunmasına yönelik delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
4.Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (Türk Medeni Kanunu (TMK), Resmî Gazete 24607, (08.12.2001), Kanun No. 4721, m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Somut olayda, tasfiyeye konu aracın tasfiyeye esas alınacak değeri belirlenirken yukarıda izah edilen ilkeye aykırı şekilde karar tarihinden (26.09.2019) yaklaşık beş yıl önce 18.11.2014 tarihindeki belirlenen değerine itibar edilerek karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece, aracın tasfiye (bozmadan sonra verilecek karar tarihine en yakın) tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra ... yönünden katılma alacağının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
5. Davacı vekilinin somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan 30.11.2015 ve 11.06.2019 tarihli bilirkişi raporlarında mal rejiminin sona erdiği tarihte SGK'dan ödenen emekli ikramiyesinin mevcut olduğuna dair bir bilgi olmadığının tespit edildiği, davalının savunmasında emekli ikramiyesinin tasfiyeye konu aracın edinilmesinde kullanıldığını savunduğu, tasfiyeye konu ... yönünden davalının kişisel mal savunmasına yönelik yukarıda (3) nolu bentte bozma yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, tasfiyeye konu ... yönünden bozma yapılan hususlarda yapılan araştırma ve inceleme sonucuna göre SGK'dan ödenen emekli ikramiyesi yönünden de bir değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
6.Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan 11.06.2019 tarihli bilirkişi raporlarında mal rejiminin sona erdiği tarihte OYAK sisteminde bulunan 75.290,69 TL'nin TRH-2010 tablosuna göre bakiye ... dikkate alınarak boşanma dava tarihinden sonraya sarkan kişisel mal kısmının belirlenerek katılma alacağı hesaplanmış ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki, OYAK'tan gelen 06.05.2013, 08.03.2016 ve 05.04.2017 tarihli yazı cevaplarından davalının 17.05.2005 tarihinde emekli olduğu, 39.521,91 TL emekli yardımının 2/4'ü 19.760,85 TL'nin emekli maaş sistemine aktarıldığı, 2005 kar payının 2/4''ünün emekli maaş sistemine ilave edildiği, 18.05.2009 tarihinde sisteme 26.137,00 TL yatırılarak katılım payının 3/4'e çıkarıldığı, boşanma dava tarihinde (01.04.2010) fiktif (varsayımsal) değerinin 75.290,69 TL olduğu, davalının üç ayda bir maaş aldığı anlaşılmaktadır; ancak gelen yazı cevaplarından davalının OYAK'tan aldığı emekli ikramiyesi dışında sisteme eklenen paraların niteliğinin sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılan ödemeler niteliğinde olup olmadığı, davalının boşanma dava tarihinde sistemden çıkıp çıkamayacağı, çıkabilecekse hangi şartlarda çıkabileceği ve boşanma dava tarihinde sistemdeki kesin değer anlaşılamamaktadır. O halde, Mahkemece OYAK'a yeniden yazı yazılarak emekli ikramiyesi dışında sisteme eklenen paraların niteliğinin sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılan ödemeler niteliğinde olup olmadığı, davalının boşanma dava tarihinde mevcut olan para ile sistemden çıkıp çıkamayacağı, çıkabilecekse hangi şartlarda çıkabileceği ve boşanma dava tarihinde sistemdeki kesin değerin sorulması, gelen yazı cevabına göre gerekli görülürse yeniden konusunda uzman bilirkişi/bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,
3. Yukarıda (3, 4, 5, 6) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının tasfiyeye konu ..., SGK'dan ödenen emekli ikramiyesi ve OYAK sisteminde bulunan para yönünden BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.