Logo

2. Hukuk Dairesi2022/4376 E. 2023/3219 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında açılan katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı davasında, istinaf mahkemesinin inceleme kapsamını hatalı belirleyip belirlemediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından bilirkişi raporlarına karşı yapılan istinaf başvurusunun, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf incelemesi dışında bırakılarak incelenmemiş olması, 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesine aykırı bulunarak bozma kararı verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3604 E., 2022/770 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Merzifon 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2018/1 E., 2021/444 K.

Taraflar arasındaki katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; fazlaya ilişkin dava ve diğer yasal hakları saklı kalması koşulu ile mal paylaşımına ilişkin olarak açılan belirsiz alacak davasında, davalının evlilik birliği içerisinde edinmiş olduğu 62632 ada ve 3 parsel sayılı taşınmazın mal paylaşımına ilişkin hükümler uyarınca davalının tapuda belirtilen hissesinin yarısının müvekkili adına kayıt ve tescilini, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın değerinin tespitinin yapılarak değer artış payı, katkı payı ve artık değere katılma alacağının şimdilik 1.000,00 TL'nin mal paylaşımının sona erdiği tarih itibariyle işlemiş ve işleyecek olan yasal faizi ile birlikte tahsilini; davalının sahibi olduğu şirkete ait hisse miktarı kapsamında bulunan edinilmiş malının, mal rejimine ilişkin hükümleri dikkate alınarak değer artış payı, katkı payı ve artık değere katılma alacağının bilirkişi hesabı sonunda meydana çıkacak alacak miktardan şimdilik 1.000,00 TL'nin mal paylaşımının sona erdiği tarih itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş; davacı kadın vekili tarihsiz bilahare sunduğu dilekçesinde, taşınmaz yönünden 1.000,00 TL olan talebinin 400,00 TL'sinin değer artış payı alacağı, 500,00 TL'sinin katılma alacağı, 100,00 TL'sinin katkı payı alacağı; şirket hissesinin satış bedeli yönünden 1.000,00 TL olan talebinin de 400,00 TL'sinin değer artış payı alacağı, 500,00 TL'sinin katılma alacağı, 100,00 TL'sinin katkı payı alacağı olduğunu açıklamış; davacı kadın vekili 30.06.2021 tarihli dilekçesinde de, fazlaya ve faize ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, talep miktarını taşınmaz yönünden toplam 32.500,00 TL, şirket hissesi yönünden toplam 516.744,57 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taleplerin açıklattırılması gerektiğini, dava konusu şirket hissesinin 01.01.2002 tarihinden önce edinildiğini, müvekkilinin kişisel malı sayıldığını, şirket hissesi üzerinden davacının edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklı herhangi bir alacağı bulunmadığını, muvazaalı hisse devri yönünden ise şirketin borç batağında olduğunu, söz konusu devrin gerçek olduğunu, şirketin hep zarar ettiğini, bu nedenle de davacının bir alacak hakkı bulunmadığını, dava konusu taşınmazın son 20 yıla ait tapu kayıtlarının getirtilmesini sonra açıklama yapacaklarını, şirketin borçları nedeniyle davalı müvekkilinin ödemiş olduğu bedeller yönünden davacının alacak hakkından mahsup talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mal rejiminin tafsiyesinden kaynaklı alacak davalarının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımının dolmadığı; taşınmazın evlilik birliği içerisinde ve edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken davalı tarafça 2012 yılında edinildiği, malın edinilmiş mal kapsamında olduğu, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki rayiç değerinin 65.000,00 TL olduğu, taşınmazın artık değerinden düşülmesini gerektiren bir borcunun bulunmadığı, artık değerin yarısı olan 32.500,00 TL davacının katılma alacağı hakkı olduğu; şirketin 10.08.1999 tarihinde tescil edildiği, ilk olarak 07.11.2001 tarihinde davalının şirkette 100 hissesinin bulunduğu, devam eden 15.07.2004 tarihinde, 20.12.2005 tarihinde, 06.03.2009 tarihinde, 30.12.2009 tarihinde, 30.12.2009 tarihinde, 06.11.2011 tarihinde, 18.06.2013 tarihinde sermaye artışına gidildiği, davalının hisselerinde artış yaşandığı son olarak 09.01.2015 tarihinde devir sözleşmesi ile davalının 39.200 adet hissesini 980.000,00 TL bedelle kardeşine devrettiği, 01.01.2002 öncesindeki şirket hisselerinin davalının kişisel malı olduğu, sonrasında edindiği hisselerin ise edinilmiş mal kapsamında olduğu, aksinin davalı tarafça ispat edilemediği, davalının boşanma dava tarihinden yaklaşık 15 gün önce şirket hisselerini kardeşine devrettiği, yapılan devrin eşin katılma alacağını azaltma kastıyla yapıldığı, devredilen malın tasfiyeye dahil edilmesi gerektiği, davacının talebini devir bedeli ile sınırlandırmış olması nedeniyle taleple bağlı kalınarak (somut talep yönden herhangi bir ıslah olmadığı gibi talep arttırımı ıslah kabul edilemeyeceğinden taleple bağlı kaldığı); aile hukukundan kaynaklanan nitelikli hesap bilirkişi ve SMMM bilirkişiden dosyadaki şirkete ait bilgi ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda şirket hisse devrine ait sözleşmedeki bedel olan 980.000,00 TL ile davalının tespit edilen kişisel mal hissesi düşüldükten sonra tespiti yapılan %75 oranındaki edinilmiş mal kapsamındaki hissesinin artık değerinin yarısı olan 367.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacının taşınmaz ve şirket hissesi yönünden değer artış payı ve katkı payı alacağı iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 62632 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden 32.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 62632 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağı talebinin reddine (500,00 TL), şirket hissesi yönünden 367.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, şirket hissesi yönünden kabul edilen kısımdan fazlaya ilişkin katılma alacağı ile değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağı talebinin reddine (150.244,57 TL) karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporlarına itirazların yasal dayanaktan yoksun bir şekilde reddedildiğini, itirazların dikkate alınmadığını, hak arama hürriyetinin kısıtlandığını; Mahkemece, kanunen denetime elverişli olmayan ve yasaya uygun olarak şirket tasfiye hesabını içermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, konusunda ehil olmayan muhasebe denetçisi ve hukukçu bilirkişiye hesaplama yaptırıldığını, şirket hisse bedelinin yeminli mali müşavir ve ticaret konusunda uzman bilirkişilerce yapılması gerektiğini; doğru bilirkişi seçiminin mahkemenin görevi olduğunu, bilirkişinin şirket hisse bedeli hesabı yaparken yasada ve Yargıtay kararlarında açıkça belirtilen tasfiyesi yöntemini kullanmadığını, muhasebe kayıtları incelendiğinde şirketin duran varlıklarının 4.099.082,84 TL, dönen varlıklarını 18.994.648,46 TL toplamda 23.093.765,30 TL olduğunu ve öz kaynaklarının ise 2.812.215,32 TL olduğunu, davalının hissesine tekâmül eden kısım belirtmeden öz kaynak değeri üzerinden hesaplama yapıldığını, katılma alacağını ise 516.744,57 TL olarak belirlendiğini, bilirkişilerce tasfiye hesabını gerçek olmayan hesaplama yöntemine dayandırdığını, Yargıtay'ın emsal kararlarında belirtilen hesaplama yöntemine göre raporun denetime açık olmadığını, taşıması gereken unsurları taşımadığını ve dava dilekçesinde belirtilen ve yasal olan şirket tasfiye hesabının bilirkişilerce yasal mevzuatlar çerçevesinde yapılmadığını; bu haliyle çelişkili olduğunu; taşınmaza ilişkin bilirkişi raporunun da kanuni şartları taşımadığını, ...'da bulunan taşınmaza ilişkin yeminli inşaat bilirkişisine düzenlettirilen uzman görüşünü içeren rapora dikkat edildiğinde Mahkemece aldıran raporun eksik ve kanuni dayanaktan yoksun bir şekilde hazırlanarak hükme esas alındığını, Mahkemece 150.000,00 TL'lik talebin haksız gerekçe ile reddedildiğini, hakimin davayı aydınlatma yükümlüğü kapsamında verilen süreye istinaden sunulan dilekçenin cevaba cevap dilekçesi olmadığını, talebin şirket hissesinden kaynaklı alacak olduğunu, hisseden pay talebi olmadığını, şirket hissesi yönünden 516.744,57 TL alacağa hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının şirket hisselere ilişkin katılma alacağı isteminin reddedilen kısmı yönünden istinaf ettiği; davanın taşınmaz ve şirket hisselerine ilişkin katılma alacağı istemine ilişkin olduğu, davacının dava dilekçesinde şirket hisselerine yönelik olarak; davalının boşanma sürecinde kardeşine hisse devri yaptığını, mal kaçırmak amacıyla devir yaptığından bu hisse değerinin de edinilmiş mal kapsamında değerlendirilmesini, davalıya ait tam hissenin yarısının kadına verilmesi gerektiğini belirterek buna göre katılma alacağının hesaplanmasını talep ettiği, Mahkemece talebin açıklanması istenmesi üzerine, davacı vekilince verilen talep açıklama dilekçesinde devredilen hisselere yönelik muvazaa iddiasına dayanılmadığı, hisse devri nedeniyle para girişi olduğu ve yasa gereğince bu paranın Yargıtay kararları eşliğinde edinilmiş mal olarak göründüğü aşikar olduğundan paranın istenildiği belirtiltiği ve dilekçenin devamında yine şirketteki davalının şirketteki hisse payına denk gelen satış bedelinin mal rejimine ilişkin hükümler dikkate alınarak değer artışı, artık pay ve katılma alacağı istendiği; davacının, davalının kardeşine satışı yapılan hisseler yönünden sadece bedele ilişkin talepte bulunduğunu beyan ederek, hisselerin payına denk gelen satış bedellerini talep ettiği halde Mahkemece yanılgılı değerlendirme yapılarak, hisselerin devir sözleşmesinde gösterilen bedeli nazara alınarak katılma alacağının eksik şekilde belirlenmesi doğru olmadığı, dosya kapsamındaki katılma alacağı hesabında dikkate alınan bilirkişi raporundaki inceleme ve tespitlerin, dosya kapsamı ve olaya uygun olduğu, 02.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda, satışı yapılan 39.200 hissenin, hisse değerine göre yapılan hesaplamaya dayalı olarak belirlenen 516.744,57 TL katılma alacağının kadına verilmesi gerektiği; davacının diğer istinaf itirazları yönünden dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 62632 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden 32.500,00 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihinden (26.10.2021) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 62632 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden değer artış payı alacağı ve katkı payı alacak talebinin reddine, şirket hissesi yönünden 516.744,57 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihinden (26.10.2021) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, şirket hissesi yönünden kabul edilen kısımdan fazlaya ilişkin katılma alacağı ile değer artış payı alacağı ve katkı payı alacak talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince, kanunen denetime elverişli olmayan ve yasaya uygun olarak şirket tasfiye hesabını içermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, konusunda ehil olmayan muhasebe denetçisi ve hukukçu bilirkişiye hesaplama yaptırıldığını, şirket hisse bedelinin yeminli mali müşavir ve ticaret konusunda uzman bilirkişilerce yapılması gerektiğini; doğru bilirkişi seçiminin mahkemenin görevi olduğunu, bilirkişinin şirket hisse bedeli hesabı yaparken yasada ve Yargıtay kararlarında açıkça belirtilen tasfiyesi yöntemini kullanmadığını, muhasebe kayıtları incelendiğinde şirketin duran varlıklarının 4.099.082,84 TL, dönen varlıklarını 18.994.648,46 TL toplamda 23.093.765,30 TL olduğunu ve öz kaynaklarının ise 2.812.215,32 TL olduğunu, davalının hissesine tekâmül eden kısım belirtmeden öz kaynak değeri üzerinden hesaplama yapıldığını, katılma alacağını ise 516.744,57 TL olarak belirlendiğini, bilirkişilerce tasfiye hesabını gerçek olmayan hesaplama yöntemine dayandırdığını, Yargıtay'ın emsal kararlarında belirtilen hesaplama yöntemine göre raporun denetime açık olmadığını, taşıması gereken unsurları taşımadığını ve dava dilekçesinde belirtilen ve yasal olan şirket tasfiye hesabının bilirkişilerce yasal mevzuatlar çerçevesinde yapılmadığını; bu haliyle çelişkili olduğunu; bilirkişi raporlarına itirazların yasal dayanaktan yoksun bir şekilde reddedildiğini, itirazların dikkate alınmadığını, hak arama hürriyetinin kısıtlandığını; taşınmaza ilişkin bilirkişi raporunun da kanuni şartları taşımadığını, ...'da bulunan taşınmaza ilişkin yeminli inşaat bilirkişisine düzenlettirilen uzman görüşünü içeren rapora dikkat edildiğinde Mahkemece aldıran raporun eksik ve kanuni dayanaktan yoksun bir şekilde hazırlanarak hükme esas alındığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, istinaf incelemesinin kapsamı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 297 nci maddesi, 353 üncü maddesi, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından bilirkişi raporlarına yönelik de istinaf edildiği halde, davacı vekilinin bu talebinin Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi dışında bırakılarak incelenmediği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde, davacı vekilinin bilirkişi raporlarına yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken istinaf sınırlamasının hatalı yapılması ve bu hatalı sınırlandırmaya göre davacı vekilinin bilirkişi raporlarına yönelik istinaf talebinin incelenmemesi hatalı olmuş, hükmün bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.