Logo

2. Hukuk Dairesi2022/4458 E. 2023/3568 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın tarafından açılan ziynet alacağı davasının süresinde açılıp açılmadığı, ziynetlerin varlığının ispatlanıp ispatlanmadığı ve ziynet alacağı davasının kabulünün gerekip gerekmediği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme hükmünde, aynen iadesine karar verilen ziynetlerin ayrı ayrı değerleri belirtilmediğinden, hükmün tefhim ve infazında tereddüt oluşturacağı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/172 E., 2022/167 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı katılma alacağı, katkı payı, değer artış payı ve birleşen ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile 105.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadından alınarak erkeğe verilmesine, birleşen mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak isteminin reddi ile ziynet alacağı istemine ilişkin davanın kısmen kabulü ile dava konusu ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda ile 166.016,00 TL ziynet alacağı bedelinin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden, davalı-davacı kadın vekili tarafından ise her iki dava ve fer'îleri yönünden yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından; asıl davada kabul edilen katılma alacağı ve birleşen davada kabul edilen ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince asıl davada hüküm altına alınan katılma alacağı hakkında verilen hüküm davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, davacı-davalı erkek vekilinin asıl davada hüküm altına alınan katılma alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı- davalı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 06.07.2010 tarihinde evlendiklerini, evlendikten sonra yurt dışında yaşamaya başladıklarını, taraflar arasında yaşanan geçimsizlik sebebiyle yabancı mahkemede boşanma davası açıldığını, Hollanda'da 2018 yılında boşandıklarını, yabancı mahkeme kararının tanınması istemiyle ... 3. Aile Mahkemesinde açılan davanın ise kabul edildiğini ve kesinleştiğini, evlilik birliği içerisinde erkeğin babası tarafından kadına tasfiyeye konu bağımsız bölümün satın alındığını, tapuda kadın adına tescil edildiğini, ancak tasfiyeye konu taşınmazın erkeğin birikimleri ile satın alındığını ve kadının herhangi bir katkısı olmadığını iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL katılma alacağının kadından alınarak erkeğe verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, erkekle birlikte çalışmadığını, herhangi bir katkısı olmadığını, ziynet eşyalarının düğünde takıldığını, takılan nakit paraların düğün masraflarının ödenmesi amacıyla harcandığını, geri kalanların ise kadına teslim edildiğini, ziynet eşyalarının kadında teslim edildiğine dair 10.08.2008 tarihli belgenin de mevcut olduğunu, birleşen davaya konu taşınmazın ise erkeğin kazanımları ile alındığını, kadının herhangi bir katkısı olmadığını, düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının hiçbir zaman kadından alınarak bozdurulmadığını, kadının birleşen davayı açmakta kötü niyetli olduğunu iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, tarafların 10.08.2008 tarihinde kadının eğitimine devam etmesi ve devletten burs alması, bursunun kesilmemesi sebebiyle dini nikah kıydıklarını, kadının eğitimin tamamlamasından sonra 06.07.2010 tarihinde resmi nikah kıydıklarını, kadının devletten aldığı burs parası ile birikim yaptığını, tarafların Hollanda'da açtıkları dükkanda birlikte çalıştıklarını, bu çalışması karşılığında erkekten herhangi bir ücret almadığını, kadına takılan ziynet eşyalarının bozdurularak ev satın alındığını, asıl dava konusu olan taşınmazın, taraflar evlendikten sonra kadının kişisel malı ve evlilik birliği içerisinde edinilen kazanımlarla alındığını iddia ederek asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların yabancı mahkeme kararı ile 2008 yılında boşandıklarını, bu kararın tanınması amacıyla kadın tarafından dava açıldığını ve tarafların boşanmalarına dair yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin kararın 23.05.2019 tarihinde kesinleştiğini, kadına, 15 adet tanesi 30-35 gram ağırlığında 22 ayar ... burma bilezik, 1 adet 160-170 gram ağırlığında 22 ayar altın set, 35 adet çeyrek altın, 2 adet kolye, 1.500,00 TL, 650,00 Euro nakit para, 1 adet alyans, 1 adet beş taş yüzük ve 1 çift küpe takıldığını, belirtilen bu ziynetlerin düğünden hemen sonra erkek tarafından alındığını ve evlilik birliği içerisinde alınan ev ve masraflar için kullanıldığını, sonradan kadına iade edilmediğini, belirtilen ziynet eşyalarının kadının kişisel malı olduğunu ve kadına iade edilmesi gerektiğini, tarafların resmi nikah kıyılmadan önce dini nikah kıydıklarını, bunun sebebinin ise kadının eğitimine devam ettiği ve devletten burs alması olduğunu, tarafların arasında resmi nikah kıyılacak olması durumunda kadının bursunun kesileceğini, kadının, aldığı bu burs paralarını biriktirdiğini, kadının kişisel malı sayıldığını, resmi nikah kıyıldıktan sonra tarafların Hollanda'ya gittiklerini, dükkan açtıklarını ve birlikte çalıştıklarını, erkeğin, kadının bu çalışması sebebiyle kadına herhangi bir ücret ödemediğini, tarafların birlikte çalışarak yaptıkları bu birikimler ile ... İlinde taşınmaz satın aldıklarını ancak bu taşınmazın erkeğin babasının adına tescil edildiğini, bu taşınmazın satın alınmasından sonra tarafların yaptıkları birikimler ve düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının bozdurulması ile birleşen davada tasfiyeye konu taşınmazın satın alındığını, erkeğin bu taşınmazı kendi adına tapuda tescil ettirdiğini, yabancı mahkemede boşanma davası açılmasından sonra ise erkeğin kendi adına kayıtlı taşınmazları babası adına devrettiğini, ziynet eşyalarının da kadının kişisel malı olduğunu ve kadına iade edilmesi gerektiği iddia edilerek davanın kabulü ile tasfiyeye konu taşınmazın değerinin tespiti ile kadının mal rejiminden kaynaklanan alacaklarının belirlenmesi ve yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesini, dava konusu ziynet eşyalarının ise aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ziynet alacağı bedelinin yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden yapılan incelemede; tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın edinilme tarihi itibariyle edinilmiş mal olduğu, dolayısıyla erkeğin dava konusu taşınmaz üzerinde katılma alacağı olduğu gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile 105.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadından alınarak erkeğin verilmesine, birleşen davada mal rejiminden kaynaklanan alacak istemi yönünden yapılan inceleme ise her ne kadar kadın tarafından mal rejiminden kaynaklı alacak davası açmışsa da aynı zamanda taşınmazları için kullanıldığını iddia ettiği ziynetler yönünden de alacak davası açtığı, kadının, ziynet eşyalarının, erkek tarafından dava konusu taşınmaz için kullanılmak üzere alındığı ve kendisine iade edilmediği vakasını ispatladığı, dava konusu ziynet eşyalarının değerinin, taşınmazın değerinden daha yüksek olduğu, dolayısıyla artık kadının, taşınmazdan dolayı bir katılma alacağı bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemi yönünden reddine, birleşen davada ziynet alacağı istemi yönünden ise tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kadının, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde belirttiği ziynet eşyalarının düğünde kendisine takıldığı, erkek tarafından kendisinden alındığı ve iade edilmediğini ispatladığı gerekçesiyle birleşen davada ziynet alacağı talebinin kısmen kabulü ile her biri 22 ayar 25'er gram olan 15 adet bileziğin, 22 ayar 150 gram olan bir adet setin, 32 adet çeyrek altının, her biri 14 ayar 1'er gram olan 2 adet kolyenin, 14 ayar 5 gram olan 1 adet alyansın, 1.500,00 TL ve 650 Euronun erkekten alınarak kadına aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise 166.016,00 TL 'nin, 1.000,00 TL'sinin birleşen dava tarihi olan 11.12.2019 tarihinden itibaren, 165.016,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 17.06.2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kabulüne karar verilen ziynetlerin tarafların dini nikahlarının yapıldığı düğünleri sırasında takıldığı, talebin zamanaşımına uğradığı, çeyiz senedi uyarınca ziynet eşyalarının kadında olduğu, ev alınırken bozdurulan ziynetlerin ise kadın adına kayıtlı olduğu belirtilerek; ziynet alacağı davasının kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından asıl davanın kabulü yönünde kurulan hükmün hatalı olduğu, asıl dava konusu taşınmazın kadının kişisel birikimleri ile alındığı, hesaplamanın hatalı yapıldığı, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; asıl dava yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillerden; tarafların 06.07.2010 tarihinde evlendikleri, 23.05.2019 tarihinde kesinleşen ... 3. Aile Mahkemesinin 2018/1105 Esas ve 2019/322 Karar sayılı ilamı uyarınca boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınmasına karar verildiği, tarafların boşanmalarına karar verilen yabancı mahkeme ilamının dava tarihinin 19.06.2017 olduğu, eşler arasındaki mal rejiminin, yurt dışında boşanma davasının açıldığı tarih olan 19.06.2017 tarihinde sona erdiği, tarafların arasında başka bir mal rejimi seçilmediğinden, tarafların evlendikleri tarihten boşanma davasının açıldığı tarih olan 19.06.2017 tarihine kadar tarafların arasında geçerli olan mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğu, dava dosyası arasına alının tapu kayıtları uyarınca asıl davanın konusu olan ... İli, ... İlçesi, ... Mah. 853 Ada, 3118 parsel, 7 bağımsız bölüm sayılı taşınmazın 17.04.2014 tarihinde erkeğin babası olan ihbar olunan ... tarafından satın alındığı ve ihbar olunan ...'in 24.10.2016 tarihinde taşınmazı kadına sattığı, birleşen davanın konusu olan ... İli, ... İlçesi, ... Mah. 853 Ada, 2847 parsel sayılı taşınmazın 2/23 hissesinin erkek tarafından 14.03.2016 tarihinde satın alındığı ve erkeğin taşınmadaki bu hissesini yurt dışındaki boşanma davası açıldıktan sonra, 06.07.2017 tarihinde babası ihbar olunan ...'e satmak suretiyle devrettiği, dinlenilen tanık anlatımları gözetildiğinde asıl davanın konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğu, taşınmazın kadının kazancı neticesinde elde ettiği birikimleri ile alındığı, kadının bu taşınmazın alımı sırasında evlilik öncesi birikimlerinin yani kişisel mallarının kullanıldığını ispatlayamadığı, erkeğin asıl davaya konu taşınmazdan kaynaklı katılma alacağının bulunduğu, birleşen davanın konusu olan taşınmazın ise kadının dava konusu ettiği ziynet eşyalarının satılması ile alındığı, bu evin tüm bedelinin kadının ziynetlerinin bir kısmı ile karşılandığı, kadının kişisel malları ile satın alınmış olması nedeniyle kadının katkı payı alacağının bulunduğu ve bunun evin değerinin tamamına tekabül ettiği, erkeğin bu taşınmazı kazancı ile satın almadığı, taşınmazın edinilmiş mal olmadığı, dolayısıyla kadının katılma alacağının bulunmadığı, sadece katkı payı alacağının bulunduğu, ancak kadın tarafından açılan birleşen davada ziynet alacağı yönünde de talebi olduğu, aynı alacağın farklı alacaklar olarak ileri sürülüp talep edilmesinin mümkün olmadığı, kadının, birleşen davaya konu ziynetlerin varlığını ve bu ziynetlerin erkek tarafından alındığı ve geri verilmediğini ispatladığı, her ne kadar erkek tarafından ziynetler yönünden zamanaşımı itirazında bulunulmuşsa da kadının ziynetlerin kendisine ait olması nedeniyle aynen iade talep ettiği, davanın mülkiyete ilişkin olduğu, ayrıca ziynetlerin evlilik birliği içinde bozdurulduğu, erkeğin zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, yine erkek ziynetlerin nikah öncesi yapılan düğünde takıldığını ileri sürmüş ise de bunun neticeye etkisi bulunmadığı, birleşen davaya konu ziynetlerin kadının kişisel malı olduğu ve evlilik birliği içerisinde erkek tarafından bozdurulduğu ve iade edilmediğinin ispatlandığı, kadına iade edilmesi gerektiği, bu kapsamda alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, sonuç olarak; İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, İlk Derece Mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle her iki taraf vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle, asıl davada hüküm altına alınan katılma alacağı miktarları ile ziynet alacağı davası yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan ziynet alacağı davasının süresinde açılıp açılmadığı, ziynet alacağı davasında ziynetlerin varlığının ispatlanıp ispatlanmadığı, ziynet alacağı davasının kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı kanunun 298 inci maddesinin ikinci fıkrasında da, gerkeçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Gerek tefhim edilen ve zabıtla berlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı-davacı kadın, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedelini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince ziynet talebinin mümkün olduğu taktirde aynen, mümkün olmadığı takdirde bedel olarak iadesine, davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş, ancak hüküm altına alınan ziynetlerin ayrı ayrı değerleri gösterilmemiştir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı - davalı erkek vekilinin asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.