Logo

2. Hukuk Dairesi2022/5720 E. 2023/3126 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında velayet düzenlemesi, nafaka miktarı ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: İdrak çağındaki çocuğun velayetinin belirlenmesinde çocuğun görüşünün alınmamış olması ve sosyal inceleme raporu alınarak çocuğun menfaatinin gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle velayet ve iştirak nafakasına ilişkin hüküm bozulmuş, diğer hususlarda ise karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/743 E., 2021/2024 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/728 E., 2018/958 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, tarafların iki yıl süre ile ayrılığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı ... Büyükkılıç ile vekili Av. ... geldiler. Karşı taraf temyiz eden davacı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının evliliğin başından beri sorunlar çıkardığını, müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia ederek hakkında rapor aldırmaya çalıştığını, müvekkilini küçümsediğini, aşağıladığını, müvekkilinin kazancını davalının annesine babasına vermesini istediğini, davalının ve annesinin müvekkiline baskı yaptığını, davalının müvekkiline büyü yaptırdığını, davalı ve annesinin psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu, devamlı olarak müvekkilini tahrik edici söz ve davranışlarda bulunduklarını, davalının müvekkiline küfür ettiğini, hakaret ettiğini, bağırdığını, müvekkilinin kız kardeşlerini istemediğini, onlara küfrettiğini, evden kovduğunu, davalının aracının 1/2 hissesini hiç bir neden yokken annesinin üzerine yaptığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan iddialarını tekrar etmiş, davalı tarafın cevap dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davanın açılmasına davalı kadının ve ailesinin baskıları ve evliliği çekilmez hale getiren davranışlarının sebep olduğunu, müvekkilinin ailesinin muska, büyü gibi şeylerle uğraşmadığını, asıl kusurun davalı kadında olduğunu iddia edereek müvekkili açısından evliliğin çekilmez hal aldığını beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının tamamıyla kusurlu olduğunu, müvekkilinin halen davacıyı sevdiğini, davacının ailesinin müvekkilini istemediğini, davacının ailesinin davacıdan sürekli maddî taleplerde bulunduğunu, davacının aşırı borçlandığını, davacının ailesinin muska yaptırdığını, davacının müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, davacının iddia ettiği şekilde bir geçimsizlik bulunmadığını, davacının ailesinin yönlendirmesi ile eldeki davanın açıldığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde yer alan iddiaları tekrar ile gelinen durumun davacı erkeğin kusurundan kaynaklandığını, davacının müvekkiline ve ailesine saygı göstermediğini, davacının ailesinin müvekkilini istemediğini, huzurdaki davaya rağmen davacı erkeğin ...'ya geldiğini ve karı koca ilişkisi yaşadıklarını, buna ilişkin resim ve delillerin sunulacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların arasındaki problemin temelinin aileleri olduğu, tüm tartışmaların temelinde davacı ve davalının ailelerinin olduğu, davalı eşin ısrarla eşini sevdiğini ve eşinin ailesinin baskısı ile eldeki davanın açıldığını söylediği, tarafların boşanma şartlarının oluşmasına karşın, 2011 doğumlu çocuklarının olduğu, davalı kadının eşinden boşanmak istemediği, evlilik birliğinin kurtarılabileceğine dair kanaat oluştuğu gerekçesi ile 4271 sayılı Kanun'un 171 inci maddesi uyarınca tarafların 2 yıl süre ile ayrılığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve bu duruma davalı kadının sebep olduğunun sabit olduğunu, dava açıldıktan sonra tarafların hiçbir şekilde bir araya gelmediğini, evlilik birliğinin yeniden kurulması ihtimalinin bulunmadığını, davalının evlilik birliğinin devamı için çaba harcadığına dair iddia ve delil bulunmadığını, ayrılık kararının somut gerekçeye dayanmadığını, baba ile çocuk arasında çık kısıtlı sürede kişisel ilişki kurulduğunu, davalı kadının maddî ve manevî tazminat ödemesi gerektiğini belirterek, boşanma hükmü kurulmaması, kusur belirlemesi, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki, maddî ve manevî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın boşanma davası açıldıktan sonra müvekkili ile bir araya geldiğini, bunu son celse kabul ettiğini, davacı erkeğin ve annesinin ortak çocuğu ilişkin eylemlerine esas savcılık dosyalarının celp edilmediğini, bu dosyalar getirtilmeden baba ile kişisel ilişki kurulmasının usule aykırı olduğunu, yetki itirazsının reddinin doğru olmadığını, evlilik birliğinin yeniden kurulabileceğini belirterek, mahkemenin yetkisi, ayrılık kararı verilmesi, kusur belirlemesi, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, davacı yerleşim yerinde dava açtığından yetki itirazının reddinin yerinde olduğuf, kusur tespiti yapılmadığı, taraflar arasında ceza davalarının mevcut olduğu, çocuk ile kişisel ilişki görüşmesi sırasında karar celsesinde davalı vekilinin ... Cumhuriyet Başsavcılığının ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyalarını talep etmesi de nazara alınarak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden ayrılık kararı verilmesinin hatalı olduğu, davacı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, annesinin ve kızkardeşinin davalı kadına hakaret etmesine sessiz kaldığı, davalı kadının ise eşine ve görümcesine hakaret ettiği, kendi annesinin kayınvalidesine hakaret etmesine sessiz kaldığı hususlarının sabit olduğu, evlilik birliğinin davacı erkeğin ağır, davalı kadının az kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi bir ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1-3. Cumartesi saat 10.00'dan Pazar akşamı 18.00'e kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00 dan 3. günü saat 18.00'a kadar, babalar gününde saat 10.00'dan akşam 18.00'e kadar, 1 Temmuz saat 10.00'dan 31 Temmuz akşam saat 18.00'e kadar ve sömestr tatilinin ilk haftası Pazartesi 10.00 ile Pazar 18.00 saatleri arasında kişisel ilişki tesisine, anne yanında kalan ortak çocuk için dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 170,00 TL tedbir nafakasının, 19.12.2017 tarihinden itibaren aylık 250,00 TL'ye yükseltilmesine, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, davalı kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan yargılama neticesinde evlilik birliğinin davalı kadının kusurlu davranışları neticesinde temelinden sarsıldığının ispatlandığını, boşanma kararı verilmesinin doğru olduğunu müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, müvekkilinin kusuru olsa dahi bunun davalı kadın tarafından affedildiğini, affedilen kusurun boşanma davasında esas alınamayacağını, davalı kadının verdiği cevap dilekçesi ile eşini sevdiğini beyan ettiğini, müvekkilinin ortak çocuğun velâyetini talep ettiğini, davalı tarafın baba ile çocuğun görüşmesini engellediğini, çocuğu şiddet uyguladığını, kötü muamelede bulunduğunu, müvekkili yararına tazminat koşullarının oluştuğunu, davalı kadının çalıştığını, davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, reddedilen tazminat talepleri, davalı kadın yararına hüküm altına alınan tedbir nafakası yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı erkeğin davasını ispatlayamadığını, davacı erkeğin ayrılık sonrasındaki, sosyal medya paylaşımları, gönderdiği mesajlar nazara alındığın ayrılık kararının doğru olduğunu, evlilik birliğinin kurtarılma ihtimalinin bulunduğunu gösterdiğini, nafakaların miktarının düşük olduğunu, müvekkili aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, tamamen kusurlu olan davacının davasının reddi gerektiğini belirterek, mahkemenin yetkisi, davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakası ve iştirak nafakasının miktarı, aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, tedbir ve iştirak nafakası, davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi ve 182 nci maddesi, 330 uncu, 339 uncu, 343 üncü ve 346 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun (5395 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (b) bendi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü ve 12 inci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 1 inci, 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların boşanmalarına ve ortak çocuk 15.10.2011 doğumlu ... ...'ın velâyetinin anneye verilmesine karar verilmiştir. Velâyet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı”dır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 3 üncü maddesinin Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi 1 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 343 üncü maddesinin birinci ve 346 ncı maddesinin birinci fıkraları; 5395 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin (b) bendi) Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 inci ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Somut olayda, tarafların ortak çocuğu 2011 doğumlu olup idrak çağında olmasına rağmen, görüşüne başvurulmaksızın velâyeti anneye verilmiştir. Yaşı itibarıyla idrak çağında bulunan ortak çocuk hakkında anne ve babanın barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınıp, beyanı da tespit edildikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, velâyeti hususunda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkek yararına velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet düzenlemesi ve iştirak nafakası dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.