Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6352 E. 2023/2248 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olay, kusur durumu ve fer'i nitelikteki taleplerin hüküm altına alınması uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin yüz kızartıcı suç işlemiş olması, davacı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşmeyecek olması ve takdir edilen tazminat miktarının azlığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının tazminat miktarı ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2369 E., 2022/495 K.

DAVA TARİHİ : 03.11.2017-17.01.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/892 E., 2020/115 K.

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 nci, 162 ..., 163 üncü ve 166 ıncı madde hükümlerine dayalı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesi hükmü gereği davanın kabulü ile aynı Kanunu'nun 161 nci, 162 ... ve 163 üncü maddesi hükümlerine dayalı davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması taraf vekillerince istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 09.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile karşı taraf temyiz eden davalı ... vekili Av. Duygu ... geldiler. Gelenlerin sözü dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 1998 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, birlik görevini ihmal ettiğini, zina eyleminde bulunduğunu, kadının bu durumu 23.06.2017 tarihinde öğrendiğini, duygusal ve fiziksel şiddet uyguladığını, rahatsızlığı ile ilgili kadına bilgi vermediği ve kadından gizli ameliyat olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 161 ... maddesi uyarınca zina hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk İrem'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 30.000,00 TL tedbir nafakası, 30.000,00 TL yoksulluk nafakası, nafakaların her yıl TÜFE oranının beş puan üzerinden arttırılmasına, yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 5 milyon maddî tazminat, 5 milyon manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin zina eylemini öğrendikten sonra mahkemeye başvurarak boşanma davası açtığını ve sonrasında yaptığı araştırma neticesinde erkeğin, kadının imzasını taklit etmek suretiyle hakkında büyük miktarlı para transfer'îni içeren işlemler yaptığını öğrendiğini, konu ile ilgili suç duyurusunda bulunduğunu, erkeğin, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, eşyasına zarar verdiğini, fiziksel şiddete dair 11.07.2017 ve 28.10.2017 tarihli raporları dava dosyası arasına sunduklarını, ailesinin evilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, erkeğin 2016 yılı Aralık ayında ortak konuttan ayrıldığını, 2017 yılı Haziran ayında erkeğin zina eyleminin anlaşılmasından sonra taraflar arasındaki gerilimin arttığını, erkeğin, kadını tehdit ettiğini, kadına hakaret ettiğini, birden fazla kez para karşılığında zina eyleminde bulunduğunu iddia ederek davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu'nun 162 ..., 163 üncü ve 166 ıncı maddeleri gereği tarafların boşanmalarına, ortak çocuk İrem'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 15.000,00 TL tedbir nafakası, 15.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına 30.000,00 TL tedbir nafakası, 30.000,00 TL yoksulluk nafakası, nafakaların her yıl TÜFE oranının beş puan üzerinde artırılmasına, yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 5 milyon maddî tazminat, 5 milyon manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı erkek vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanma talebine karşı bir itirazları olmadığını, erkeği sık sık ortak konuttan kovduğunu, ortak konutun kilidini değiştirdiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, hakaret ettiğini, erkeğin ailesine kötü davrandığını, baskıcı olduğunu, rahatsızlığı ve ameliyatı ile ilgili kadına bilgi verdiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, tarafların 2016 yılı Aralık ayı itibariyle fiilen ayrı yaşamaya başladıklarını, kadının asıl davada dayandığı vakaları affettiği, tarafların aynı otel odasında kaldıklarını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayanarak boşanmalarına, kadının fer'î yöndeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, sık sık erkeği ortak konuttan kovduğunu, ailesi ile görüşmesini izin vermediğini, ortak konutun kilidini değiştirdiğini, kadın adına yapılan bankacılık işlemlerinin kadın yararına olduğunu ve kadının bilgi sahibi olduğunu, sahtecilik ya da dolandırıcılık eyleminin söz konusu olmadığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadının fer'î yöndeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların tanıklarının beyanlarının alındığı, duyuma dayalı olan beyanların hükme esas alınmadığı, kadının, asıl davasının 4721 sayılı Kanunu'nun 161 nci maddesine, birleşen davasının ise aynı Kanunu'nun 162 ..., 163 üncü ve 166 ıncı maddeleri hükümlerine dayalı olduğu, asıl dava yönünden yapılan incelemede; olaya dair bilgi ve görgüsünün tespiti amacıyla tanık olarak dinlenen ortak çocuk İrem'in alınan beyanında, babasının telefonunda bir kadının öpücük atarken çekilmiş fotoğraflarını ve babası ile kadın arasında duygusal anlamda yazışmaların olduğunu gördüğü, gördüklerini annesine anlattığı ve babasının mesajlardaki kadın ile aralarında duygusal bir ilişkinin olmadığı, para karşılığı olan bir ilişki olduğu, gözü ile babası olan davalı erkeği başka bir kadınla olduğunu görmediği, davacı kadın tarafından tanığın beyanına konu zina eylemini yaptığına dair mesajların dava dosyası arasına delil olarak sunulduğu, mesajların davalı erkek tarafından açıkça inkar edilmediği, tarafların 2017 yılı Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında aynı otelde aynı odada kalarak tatil yaptıkları, bu durumun gelen otel kayıtlarının doğruladığı, aynı odada 22.07.2017-24.07.2017 tarihleri, 18.08.2017-20.08.2017 tarihleri ve 29.07.2017-04.09.2017 tarihleri arasında konakladıkları, davacı kadının 04.09.2017 tarihinden önceki olayları affetmiş sayılacağı bu tarihten sonra zina eyleminin devam ettiği iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından davacı kadının zina hukuki sebebine dayalı asıl davasının reddine, kadının birleşen davası yönünden yapılan incelemede ise erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının telefonuna zarar verdiği, bankada eşinin imzasını taklit etmek suretiyle işlem yaptığı, her ne kadar davalı erkek kadının kendisini ortak konuttan kovduğunu iddia etmişse de bu iddiasının ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda dinlenen tanık beyanları ve ceza dosyalarının içerikleri dikkate alındığından erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, her ne kadar kadın tarafından aynı Kanunu'nun 162 ... ve 163 üncü maddeleri hükümleri gereği de tarafların boşanmalarına karar verilmesi talep edilmişse de erkeğin, kadına yönelik hayata kast eyleminin bulunmadığı, pek kötü muamelesinin ispat edilemediği, yine ağır derecede ... kırıcı davranışın bulunduğunun ispatlanamadığı, 162 ... madde şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından bu hukuki sebebe dayalı açılan davanın reddine, 163 üncü madde kapsamında yapılan değerlendirmede ise erkeğin, kadına karşı ... düşürücü, haysiyetsiz bir suç işlediği iddiasının ispatlanamadığı, imzada sahtecilik suçunu kadına karşı işlediğinin iddia edildiği, bu suç nedeniyle erkeğin ceza alması halinde dahi suçun işlenmesinin tek başına boşanma kararı verilmesi için yeterli olmadığı, bu sebeple onunla birlikte yaşamasının diğer eşten beklenemez derecede çekilmez hale gelmiş olması koşulunun ispatlanamadığı, bu hali ile 163 üncü madde şartlarının da oluşmadığı belirtilerek bu hukuki sebebe dayalı açılan davanın reddine, ortak çocuk İrem'in ergin olduğu anlaşıldığından velâyet ve iştirak nafakası talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk yararına ergin olduğu tarihe kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak aylık 750,00 tedbir nafakası, 750,00 yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların evli kaldıkları süre, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri dikkate alınarak kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata, asıl dava yönünden davalı erkek yararına, birleşen dava yönünden davacı kadın yararına yargılama giderleri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar erkeğin zina eylemi sebebiyle kadının kendisini affettiği belirtilmişse de af iddiasının savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığı, bu husustaki irade beyanına karşı açık rızaları olmadığı, af olgusunun söz konusu olmadığı, erkeğin zina eyleminin öğrenilmesinden sonra evlilik birliğinin devam etmediği, karar gerekçesinde tarafların otelde birlikte konakladıkları belirtilmişse de belirtilen tarihlerde kadının ortak çocuklarla birlikte Bodrum'da bulunan yazlıkta kaldığı, erkeğin otelde konakladığı, kadının otelde konaklamak için kayıt yaptırmadığı, erkeğin sahte delillerle mahkemeyi yanıltmaya çalıştığı, 4721 sayılı Kanunu'nun 161 nci, 162 nci ve 163 üncü hükümlerine dayalı olarak açılan davaların şartlarının oluştuğu, İlk Derece Mahkemesinin 166 ıncı madde uyarınca verdiği boşanma kararının, kadının 161 nci, 162 nci, 163 üncü ve 166 ncı maddeleri kapsamındaki tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünden bozulması gerektiği, erkeğin sahip olduğu mal varlığı, aylık geliri ve kusur durumu dikkate alındığından hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarlarının az olduğu belirtilerek; 4721 sayılı Kanun'un 161 nci, 162 ..., 163 üncü ve 166 ncı maddelerinde yer alan tüm taleplerinin kabul edilmesi gerektiği, aynı Kanun'nun 161 nci, 162 nci ve 163 üncü maddeleri uyarınca verilen ret kararının hatalı olduğu, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararına bir itirazları olmadıkları, kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, erekğin, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile kusur durumu dikkate alındığından kadın yararına hükmedilen tazminatları ve nafakaları ödeyecek gücü olmadığı, erkek aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdir edilmesinin de hatalı olduğu, erkeğin ortakları olduğu şirketlerin zararda olduğu, evlilik birliği içerisinde edinilen malların kadın üzerine yapıldığı belirtilerek kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, yargılama gideri vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar tarafların 29.08.2017- 04.09.2018, 18.08.2017- 20.08.2017 ve 22.07.2017- 24.07.2017 tarihleri arasında aynı otel odasında kalarak birlikte konukladıkları ve kadının zina eylemini affettiği belirtilmişse de olaya dair beyanları alınan tanıkların, tarafların belirtilen tarihlerde aynı odada konuklamadıklarını belirttikleri, kadının, zina eylemi nedeniyle erkeği affettiği yönündeki gerekçenin hatalı olduğu, erkeğin zina eyleminin kadın tarafından ispatlandığı ve kadının zina hukuki sebebine dayalı asıl davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin 4721 sayılı Kanunu'nun 162 ... ve 163 üncü maddeleri şartlarının oluşmadığı ve aynı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü şartlarının oluştuğu yönündeki tespitlerinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuk İrem'in yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak ortak çocuk İrem yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğu, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığından kadın yararına takdir edilen nafakaların ve tazminatların miktarlarının az olduğu, kadının nafaka artış oranı ve tazminatlara faiz uygulanması talebi bulunduğu, bu talepler ile ilgili olumlu olumsuz karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı kadın vekilinin asıl davanın reddi nafakalar ve tazminatlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin asıl davanın reddi, nafakalar ve tazminatlara ilişkin hükümlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 161 ... maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocuk yararına ergin olduğu tarihe kadar tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, kadın yararına aylık 4.000,00 TL tedbir nafakası, 4.000,00 TL yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasının her takvim yılı başında TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 400.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminata, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ise sair istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle, boşanma taleplerinin kabulü yönünde verilen karara itirazları olmadığı, 4721 sayılı Kanunu'nun 162 ... ve 163 üncü maddelerine dayanarak açılan davanın reddi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı erkek vekili Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle birlikte tarafların asıl davaya konu eylem tarihinden sonra bir araya gelerek tatil yaptıkları, kadının, erkeği affettiği ve zina hukuki sebebine dayalı açılan davanın şartlarının oluşmadığı reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının 4721 sayılı Kanun'un 161 nci maddesine dayalı davasının kabulü ile aynı Kanunu'nun 162 ..., 163 üncü maddelerine dayalı boşanma davalarının reddinin yerinde olup olmadığı, kusur belirlemesi, kadın yararına boşanmanın fer'îsi niteliğindeki nafaka ve tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, nafakaların ve tazminatlar miktarlarının yerinde olup olmadığı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti düzenlemesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 161 nci, 162 ... maddesi, 163 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesi, 371 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesi, 51 ... maddesi.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı kadın tarafından açılan asıl dava 4721 sayılı Kanunu'nun 161 ... maddesi hükmüne dayalı, birleşen dava ise aynı Kanunu'nun 162 ..., 163 üncü ve 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükümlerine dayalı olup İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; asıl dava yönünden iddia edilen zina eyleminin kadın tarafından affedildiği ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinden asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden ise boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle birleşen davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, her ne kadar birleşen davada tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 162 ... ve 163 üncü maddeleri hükümleri gereği de boşanmaları talep edilmişse de ispatlanamadığından bu maddelere yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir. Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesinin asıl davada zina eyleminin kadın tarafından affedildiği yönündeki gerekçesinin hatalı olduğu, kadının zina eylemini ispatladığı ve asıl davanın zina hukuki sebebine dayalı olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının az olduğu gerekçesiyle, davacı kadın vekilinin belirtilen yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle zinaya dayalı asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, nafakalara ve tazminatlara yönelik yeniden hüküm tesisine, davalı erkek vekilinin tüm ve davacı kadın vekilinin ise diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm hakkında taraf vekilleri yukarıda belirtildiği şekilde temyiz talebinde bulunmuştur. Dosyanın tetkikinden, davalı erkeğin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışı yanında, ceza dosyası ve banka kayıtlarına göre; erkeğin, iki kere kadının imzasını taklit ederek kadın adına bankada işlem yaptığı, bu kapsamda erkek hakkında özel belgede sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı ve yaptığı eylemin, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu uyarınca da sabit görüldüğü, özel belgede sahtecilik suçunun, yüz kızartıcı suçlar arasında sayıldığı dikkate alındığında kadının davasının 4721 sayılı Kanunu'nun 163 maddesi gereğince de kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de tarafların hakkında verilen boşanma kararı temyiz kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleştiğinden, kadının bu yöndeki boşanma talebinin konusuz hale gelmesi nedeni ile kadının 4721 sayılı Kanunu'nun 163 üncü maddesi hükmüne dayalı davası konusuz kalmıştır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince konusuz kalan davacı kadının aynı Kanunu'nun 163 üncü maddesi hükmüne dayalı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 ... maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi ... görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

4.Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. Mahkemece, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmolunmuş ise de; toplanan delillerden davacı kadının bir adet yazlık, üç adet ev ve bir adet çayır vasıflı taşınmazları bulunduğu ve bu nedenle boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 4721 sayılı Kanun'un 175 ... maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmediulmesi ... olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi hükmüne dayalı açılan davanın reddi, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarları ve yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlare geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.