"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/196 E., 2022/930 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen 20.06.2023 gününde duruşmalı temyiz eden davalı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf davacı ... vekili Av.... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, hakaret ettiğini, ortak konuttan kovduğunu iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayanarak boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadına ait olan ve erkek tarafından alınarak iade edilmeyen ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması durumunda ise bedel iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının iftira attığını, eşini ve çocuklarını sevdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 08.05.2019 tarihli ve 2018/484 Esas, 2019/361 Karar sayılı kararıyla; erkeğin, kadına hakaret ettiği, maddî ve manevî olarak ilgilenmediği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu ve ortak çocukların velâyete dair beyanları dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakası, 250,00 TL iştirak nafakası, kadının çalışmadığı, düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 300,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, evlilikte geçen süre ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminat, dinlenen tanık beyanları uyarınca ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığının ispatlandığı anlaşılmakla ziynet alacağı davasının kabulü ile ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine, mümkün olmaması durumunda ise 28.219,23 TL ziynet alacağı bedelinin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ve 2018/484 Esas, 2019/361 Karar sayılı ek kararıyla; davalı erkek tarafından sunulan 17.09.2019 tarihli dilekçe içeriğinde; eşini ve çocuklarını sevdiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtilerek istinaf yoluna başvurduğu, İlk Derece Mahkemesi'nin 08.05.2019 tarihli asıl kararının davacı kadın vekiline 03.07.2019 tarihinde, davalı erkeğe ise 17.06.2019 tarihinde tebliğ edildiği, taraflarca yasal süresi içerisinde istinaf dilekçesi sunulmadığından kararın kesinleştirildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci maddesi gereği istinaf başvuru süresinin gerekçeli karar tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, davalı erkeğin yasal süresi içerisinde istinaf dilekçesini sunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 346 ncı maddesi hükmü uyarınca davalı erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek asıl karar ve ek karar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/469 Esas, 2020/1339 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi hükmünün erkeğe, 17.06.2019 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, tebligat parçasında komşunun isminin ve imzasının bulunmadığından tebligatın usulsüz olduğu, usulsüz tebligatta sürenin öğrenme ile başlayacağı ve erkeğin, istinaf başvuru dilekçesinin verildiği tarihten önce tebligatı öğrendiği hususunun dosya kapsamından anlaşılamadığı belirtilerek; davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesinin ek kararına yönelik istinaf itirazının kabulü ile ek kararın kaldırılmasına ve asıl kararı yönelik istinaf incelemesi yapılması gerektiği, somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, boşanma hükmünün gerekçesinde erkeğin, kadına hakaret ettiği, maddî ve manevî olarak ilgilenmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun belirtildiği, yapılan tespitte herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı erkeğin boşanma hükmüne yönelik istinaf itirazının esastan reddine karar verildiği gerekçesiyle hüküm kısmında, İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek tarafından ziynet alacağı, boşanma ve fer'îleri yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 25.05.2021 tarihli ve 2021/3009 Esas, 2021/3868 Karar sayılı ilk bozma kararı ile İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı davalı erkek tarafından, kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, davalı erkeğin, kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine, İlk Derece Mahkemesi tarafından 26.09.2019 tarihli ek kararla, davalı erkeğin istinaf başvurusunun süresinde olmadığından bahisle, başvurunun reddine karar verildiği ve davalı erkeğin, asıl karar ve ek karar yönünden istinaf kanun yoluna başvurduğu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının erkeğe tebliğinin usulsüz olduğu, bu itibarla istinaf başvurusunun süresinde olduğu, erkeğin ek karara yönelik istinaf başvurusunun yerinde olduğu ve ek kararın kaldırılması gerektiğinin belirtildiği, davalı erkeğin asıl karara yönelik istinaf itirazlarının incelendiği, ancak kararın “Hüküm sonucu” bölümünde davalı erkeğin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmek suretiyle kararın gerekçesi ve hüküm sonucu arasında çelişki yaratıldığı, gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu gerekçesiyle hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2021 tarihli ve 2021/1353 Esas, 2021/1487 Karar sayılı kararıyla; somut olayda, İlk Derece Mahkemesince, boşanma hükmünün gerekçesinde davalı erkeği, davacı kadına hakaret ettiği, maddî ve manevî olarak ilgilenmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun belirtildiği, yapılan istinaf incelemesinde, İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğunun anlaşıldığı, yapılan kusur belirlemesi ve tarafların boşanmalarına karar verilmesine herhangi bir isabetsizlik olmadığı, ortak çocukların üstün yararları gözetilerek velâyetlerin anneye bırakılmasında, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanmakla kadının yoksulluğa düşeceği, çocukların bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlere katılma yükümlülüğü, hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata, ortak çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesi ek kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılmasına, davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesinin asıl kararına karşı istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
2.Dairenin 28.12.2021 tarihli ve 2022/9318 Esas, 2021/10230 Karar sayılı son bozma kararı ile; davalı erkeğin, kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine, davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün davalı erkeğe 17.06.2019 tarihinde, davacı kadına ise 03.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, hüküm yasal süre içerisinde taraflarca istinaf edilmediğinden 16.07.2019 tarihinde kesinleştirilerek nüfus müdürlüğüne gönderildiği ve boşanma hükmünün tarafların nüfus kayıtlarına işlendiği, davalı erkek tarafından 17.09.2019 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi ile hüküm boşanma ve fer'îleri yönünden istinaf edildiği, erkeğin istinaf dilekçesinin, yasal süreden sonra sunulduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi'nin 26.09.2019 tarihli ek kararı ile reddedildiği, İlk Derece Mahkemesi'nin asıl kararının ve ek kararının süresinde davalı erkek tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ilk hükmünün gerekçesinde, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının erkeğe tebliğinin usulsüz olduğu, bu itibarla istinaf başvurusunun süresinde olduğu, erkeğin ek karara yönelik istinaf başvurusu yerinde olduğundan ek kararın kaldırılması gerektiği belirtilerek erkeğin asıl karara yönelik istinaf talepleri incelenmiş iken; kararın “Hüküm sonucu” bölümünde davalı erkeğin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine denilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, anılan Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün davalı erkek tarafından boşanma ve fer'îleri ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden temyizi üzerine Dairemizin 25.05.2021 tarihli kararı ile ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen yöne ilişkin olması sebebiyle reddedildiği, diğer yönlerden ise gerekçe ile hüküm arasında meydana getirilen çelişki nedeniyle hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma sebebine göre davalı erkeğin sair temyiz itirazlarının ise incelenmediği, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının, davalı erkeğe tebliğinin usûlsüz olduğu, bu durumda davalı erkeğin istinafının süresinde olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin usul ve kanuna aykırı bulunan 26.09.2019 tarihli ek kararının kaldırılmasına, davalı erkeğin asıl karara yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verildiği, hükmün taraflarca temyiz edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi kararının davalı erkeğe tebliğinin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesi uyarınca tebligat parçasında haber bırakılan komşunun isim ve imzasının bulunmadığı gerekçesiyle usulsüz olduğu belirtilmiş ise de dosya içerisinde bulunan tebliğ mazbatasından, davalı erkeğin aşamalarda bildirmiş olduğu adresi olan tebliğ adresinde muhatabın işe gittiğini beyan eden komşusu ... ...'ın isim ve soyisminin yazılı olduğu, komşu ... ...'ın imzadan imtina ettiği hususunun da tebliğ mazbatasına şerh düşüldüğü, bu durumda İlk Derece Mahkemesi kararının davalı erkeğe tebliğinin usul ve kanuna uygun olduğu, davalı erkeğin istinaf dilekçesinin 6100 sayılı Kanunu'nun 345 inci maddesinde öngörülen yasal iki haftalık süreden sonra sunulduğu, hükmün davacı kadın tarafından da istinaf edilmediği, İlk Derece Mahkemesince kesinleştirme işlemi yapılarak boşanma kararının nüfus kayıtlarına da işlendiği, İlk Derece Mahkemesinin kesinleşen kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı, İlk Derece Mahkemesince, davalı erkeğin istinaf dilekçesinin yasal süreden sonra sunulduğu gerekçesiyle reddine dair verilen 26.09.2019 tarihli ek kararı usul ve kanuna uygun olduğu, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin 2018/484 Esas ve 2019/361 Karar sayılı, 08.05.2018 tarihli hükmünün kesinleştiği de gözetilerek davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilecek yerde yazılı şekilde işin esasının incelenmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve bozma sebebine göre davacı kadının temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara ve İlk Derece Mahkemesi hükmünün davalı erkeğe 17.06.2019 tarihinde tebliğ edildiğine, istinaf dilekçesinin ise 6100 sayılı Kanunu'nun 345 inci maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre geçirildikten sonra davalı erkek tarafından 17.09.2019 tarihinde verildiğine göre İlk Derece Mahkemesince, 26.09.2019 tarihli ve 2018/484 Esas, 2019/361 Karar sayılı ek karar ile istinaf başvurusunun süre nedeniyle reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek; davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sürecinde usuli eksikler olduğu, savunma, hukuki dinlenilme ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği, yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğe yüklenecek herhangi bir kusurlu davranışın bulunmadığı, tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadının ziynet alacağı, tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, yargılama giderlerinin erkek aleyhine hükmedilmesinin de hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğe usulsüz tebliğ edildiği ve bu sebeple istinaf dilekçesinin süresinde olduğu belirtilerek hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince bozma gereği yerine getirilmek suretiyle hüküm verilip verilmediği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 323 üncü maddesi, 326 ıncı maddesi, 345 inci maddesi, 346 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu tarafından bozmaya uygun inceleme ve araştırma yapılmış olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.