Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7029 E. 2023/2114 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tarafların yurtdışında anlaşmalı boşanmaları sırasında imzaladıkları protokolün Türkiye'deki taşınmaz mal rejimi tasfiyesini kapsayıp kapsamadığı ve davacı kadının katılma alacağı talebinde bulunup bulunamayacağı hususunda ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkeme kararının eki niteliğindeki ve tenfizi yapılan protokolde yer alan "Mal Mülk Hakkı Açıklaması" başlıklı maddenin, tarafların Türkiye'deki malvarlıklarını da kapsayacak şekilde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin anlaşma olarak yorumlanması gerektiği gözetilerek, davacı kadının katılma alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmayarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1061 E., 2022/1072 K.

KARAR : Davalı vekilinin başvurusunun esastan reddi ile davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/959 E., 2022/200 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, mümkün olmaması halinde katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf davacı ... vekili Av. Vesile Eroğlu geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı adına evlilik birliği içinde 6348 ada 15 parsel sayılı taşınmazın satın alındığını, müvekkilinin hemşire olarak elde ettiği gelir ve ziynet eşyalarıyla taşınmazın alınmasına davalıdan daha fazla katkısının olduğunu belirterek, tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde Mahkemece yapılacak yargılama ve alınacak bilirkişi raporu neticesinde ortaya çıkacak gerçek bedel üzerinden ıslah edilmek/tamamlama harcı yatırılmak üzere şimdilik harca esas değer olarak gösterilen 1.000,00 TL katkı payı/katılma alacağı/değer artış payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; davacı kadın vekili 04.02.2021 tarihli dilekçeyle taşınmazın edinilmesine kullanıldığını iddia ettiği ziynet eşyalarının 10 adet 22 ayar burma bilezik olduğunu açıklamış; davacı kadın vekili 16.02.2022 tarihli dilekçesiyle talep miktarını toplam 469.181,25 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının çift vatandaşlığının olduğunu, Türkiye'de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırması gerektiğini, harcın eksik yatırıldığını, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, tarafların yurtdışında malları paylaşmak suretiyle boşandıklarını, sözleşme ile belirlenen taşınmazın mülkiyetinin davacıya devredildiğini, açık anlaşma ve kesinleşmiş hükme rağmen davacının dava açmasının açıkça dürüstlük kuralına ayrılık olduğunu, davacıya devredilen taşınmazın değerinin dava konusu taşınmazın değerinden çok fazla olduğunu, devredilen taşınmazın hisse değerinin alacaktan takas ve mahsup edilmesi gerektiğini, davacının taşınmazın alınmasına katkısının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yurtdışında tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının tanınması ve tenfizine karar verildiği, kararın kesinleştiği, boşanma kararının eki niteliğindeki protokolün 8 ... maddesinde bunların dışında tarafların kendi adına olan mal varlıklarının tüm borçları ve giderleri ile kendi üzerinde kalmasını kabul ettiklerinin düzenlendiği, tarafların yurt dışında görülen boşanma davası sırasında yaptıkları protokol ile kendi adlarına olan taşınmazların kimin adına kayıtlı ise onun adına olmaya devam edeceği diğer taşınmaza yönelik ise tasfiye yapılacağı konusunda anlaştıkları, boşanma tarihinde davacının dava konusu taşınmazın varlığından haberdar olduğu da nazara alınarak davacının dava konusu taşınmaza yönelik mal rejiminden kaynaklı alacak hakkı bulunmadığı; mal rejimine yönelik alacak davalarında ayni hak talebinde bulunulamayacağı, mal rejiminin tasfiyesi halinde tarafların ancak şahsi hak talebinde bulunabileceği gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescile yönelik talebi ile katılma alacağına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; haksız ve hukuka aykırı karar verildiğini, Türk Mahkemelerinin yetki alanındaki bir konuda Mahkemenin yabancı mahkeme kararının eki niteliğindeki protokolü hükme esas almasının hatalı olduğunu, tanımanın sadece boşanma hükmüne yönelik olduğunu, Türkiye'de bulunan taşınmaz yönünden taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin ve münhasır yetkili olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekâlet ücretinin taşınmazın değerine göre hesaplanması gerektiğini, ayrıca ziynetlerle katkı iddiası da reddedildiğinden ziynetlerin değeri üzerinden de vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yabancı mahkeme kararında taraflar arasında 17.10.2011 tarihli protokolün onaylanmasına karar verildiği, protokolde bulunan mal mülk hakkı açıklaması başlıklı 8 ... maddede davalı erkeğin tarafların İttigen'de ortak oldukları taşınmazdaki hissesini davacı kadına devredeceğinin ve bunların dışında taraflardan her birinin kendi adına olan malvarlıklarının tüm borçları ve giderlerini yine kendi üzerlerinde kalmayı kabul ettiklerinin düzenlendiği, protokoldeki bunların dışında taraflardan her biri kendi adına olan malvarlıklarının tüm borçları ve giderlerini yine kendi üzerlerinde kalmayı kabul etmektedirler şeklindeki düzenlemenin davalı adına kayıtlı Türkiye'de bulunan dava konusu 6348 ada 15 parsel sayılı taşınmaza ilişkin mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinden feragat niteliği taşımadığı; anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlenmiş olması gerektiği, uyuşmazlık konusu protokolün bu haliyle, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 202 nci ve devamı maddeleri uyarınca dava konusu taşınmaza ilişkin mal rejiminin tasfiyesini kapsamadığı gibi protokolün tenfizi için yapılan istemin ... 2. Aile Mahkemesi tarafından reddine karar verildiği, işbu dava yönünden bağlayıcılığı bulunmadığı; dava konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğu, katılma alacağının yasadan kaynaklanan bir hak olduğu, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı, davacının taşınmazın edinilmesinde ziynetlerinin kullanıldığını ispat edemediği, dava konusu taşınmazın sürüm değerinin 938.362,50 TL olduğu, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin ilamın 14.04.2014 tarihinde kesinleştiği, dava ve ıslah dilekçesi ile talep edilen kısımlara yönelik zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı; mal rejimine yönelik alacak davalarında ayni hak talebinde bulunulamayacağı, mal rejiminin tasfiyesi halinde tarafların ancak şahsi hak talebinde bulunabileceği; davacının taşınmazdan kaynaklanan 469.181,25 TL katılma alacağı olduğu; davalı vekilinin cevap dilekçesinde, boşanma sonrasında davalının 1/2 payı davacıya devredilen İsviçre'de bulunan taşınmazın değerinin dava konusu taşınmazın değerinden fazla olduğunu belirterek davalıya devredilen 1/2 payın değerinin dava edilen taşınmaz için istenilen alacak ile takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiş ise de, davalının takas ve mahsup talebine konu İsviçre'de bulunan taşınmazın 1/2 hissesi ile ilgili taraflar arasında düzenlenen protokolde düzenleme yapılarak mal rejiminin tasfiye edildiği, işbu dosyada takas ve mahsup yapılmayacağı; davanın terditli olarak açıldığı, iki ayrı dava değil, tek dava olduğu, terditli olarak istenilen tapu iptal tescil talebi yönünden davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi mümkün olmadığı, davacı lehine kabulüne karar verilen katılma alacağı miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekâlet ücreti hesaplandığı belirtilerek; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının tapu iptali ve tescile yönelik talebinin reddine, katılma alacağına yönelik talebin kabulüyle 469.181,25 TL katılma alacağının karar tarihinden itiberen işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden bir değerlendirme yapılmadığını, tarafların boşanmanın eki niteliğinde olan protokolle ile mal rejiminin tasfiye edildiğini, davanın haksız yere açıldığını, davacının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, protokolün boşanmanın eki niteliğinde olduğundan kesin hüküm oluştuğunu, takas ve mahsubun yapılması gerektiğini, tarafların çifte vatandaş olduğunu, protokolde dava konusu taşınmazın mülkiyetine ilişkin düzenleme olmadığından her iki ülke hukukunun uygulanmasına engel olmadığını belirterek hükmün bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uygulanacak hukuk, kesin hüküm, dürüstlük kuralı, tarafların yurtdışındaki anlaşmalı boşanma davasına ilişkin hükmün Türkiye'deki malların tasfiyesini kapsayıp kapsamadığı ve takas-mahsup noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü maddesi, 114 ünü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (i) bentleri, 115 ... maddesinin birinci fıkrası, 142 nci maddesinin birinci fıkrası, 188 ... maddesi, 190 ıncı maddesi, 303 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borç Kanunu'nun 139 uncu ve devamı maddeleri, 146 ncı maddesi; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 50 nci ve devamı maddeleri, 58 ... ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. 5718 sayılı Kanun'un 50 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o ... kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Ayrıca aynı Kanun'un 58 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tanınmasına bağlıdır.

2. Öncelikle, somut olayda, tarafların boşanmasına ilişkin yabancı mahkeme kararının, ... 2. Aile Mahkemesinin 21.02.2013 tarihli ve 2012/680 Esas, 2013/179 Karar sayılı kararı ile tanınmasına karar verildiği, kararın Dairemizin 02.12.2013 tarihli ve 2013/10347 Esas, 2013/28094 Karar sayılı kararı ile boşanma kararının tanınmasına karar verildiği ve tenfizi istenen sözleşmenin boşanma kararının eki niteliğinde olduğu belirtilerek onandığı ve kararın kesinleştiği; o halde, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının eki niteliğindeki 17.10.2011 tarihli sözleşmenin de tenfizine karar verildiği anlaşılmaktadır.

3. Diğer yandan, yabancı mahkeme kararının 3 üncü maddesinde taraflar arasında imzalanan 17.10.2011 tarihli sözleşme metninin onaylanmasına karar verildiği, 17.11.2011 tarihli sözleşme metninin 'Mal Mülk Hakkı Açıklaması' başlıklı 8 ... maddesinde 'Bunların dışında tarafların her biri kendi adına olan malvarlıklarının tüm borçları ve giderlerini yine kendi üzerinde kalmayı kabul etmektedirler/ İş bu suretle taraflar bu konuda anlaştıklarını beyan etmektedirler.' şeklinde düzenleme yapıldığı, 17.11.2011 tarihli sözleşmedeki malvarlığına yönelik 8 ... maddesinin başlığı ve içeriği bir bütün halinde değerlendirildiğinde, tarafların Türkiye'deki malvarlığının da kapsar şekilde mal rejiminin tasfiyesi hususunda anlaştıkları anlaşılmaktadır.

4. O halde, Mahkemece, tarafların yabancı mahkeme kararının eki niteliğindeki tenfizi yapılan sözleşmeyle Türkiye'deki malvarlıklarını da kapsayacak şekilde mal rejiminin tasfiyesini gerçekleştirdikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.