Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7424 E. 2022/9250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Akıl hastası ve kısıtlı olan eşin, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında kusurlu olup olmadığı ve davanın reddine karar verilip verilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Akıl hastası ve kısıtlı olan eşin davranışlarının iradi olmadığı ve bu nedenle kendisine kusur yüklenemeyeceği, evlilik birliğinin sarsılmasının tek taraflı olarak diğer eşin kusurlu davranışlarından kaynaklandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın vasisi tarafından davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı-davalı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK m. 166/1) dayalı olarak ve davalı -davacı kadın tarafından da karşı velayet ve nafaka talebi ile açılan davaların yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince, davalı-davacı kadının çocuklarına ve ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirmediği, erkeğe ve ailesine saldırgan hareketlerde bulunduğu, tedavi olmayı kabul etmediği, bu sebeplerle kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın tarafından açılan karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. Davalı-davacı kadının istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiş, hüküm davalı-davacı kadın vasisi tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki ... hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan yine böyle bir düşünce ... taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki ... artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi ... başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK m. 166/2).

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-davalı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-davacı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Zira toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre, davacı-davalı erkeğe “fiziksel şiddet, ... düşürücü ve aşağılayı söz ve davranış, kadının evden gitmesini isteme” vakıalarının kusur olarak yüklenmesi gerekir. Davacı-davalı erkek tam kusurludur.

Diğer yandan, davalı-davacı kadının akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi gereği kısıtlanarak vasi atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı-davalı erkek tarafından akıl hastalığına dayalı (TMK m. 165) olarak açılmış bir dava bulunmamaktadır. Davalı-davacı kadının hareketleri iradi olmadığından, kusur yüklenemez ve Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı “evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanılarak aleyhine boşanma kararı verilemez. Bu durumda, açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebepler ile bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-davacı kadın vasisinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 14.11.2022 (Pzt.)