Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7679 E. 2022/10183 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin pişmanlık ve sevgi içeren mesajlarının kadının kusurlu davranışlarını affettiğinin kabulü, erkeğin tam kusurlu sayılması gerektiği, ayrıca çocuğun ihtiyaçları ve tarafların ekonomik durumları gözetilerek iştirak nafakası ile maddi-manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, velayet, kişisel ilişki, hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiştir. Tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine bölge adliye mahkemesince, davalı-davacı erkeğin kusur tespiti ve karşı davanın reddine ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine ve karşı davanın kabulüne, davacı-davalı kadının da nafaka ve tazminatların miktarına ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- İlk derece mahkemesince, davalı-davacı erkeğin davanın açılmasından kısa bir süre önce davacı-davalı kadına gönderdiği mesajlarda “hatalarım çok evet ne desen haklısın, çok pişmanım yaptıklarıma, aile olarak devam edelim, bozmayalım yuvamızı, söz bundan sonra olmayacak böyle şeyler, seviyorum seni, düşündüm çok hatalarım var, haklısın özür dilerim ...” yazdığı, bu mesajlar nedeniyle kadını affettiği belirtilerek erkek tarafından açılan karşı davanın reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince, davalı-davacı erkeğin bu mesajlarının barışma girişimi niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya kapsamında bulunan mesaj kayıtlarında erkeğin pişman olduğu ve sevdiğini söylemesi, ve kadına ... göndermesi, kadının kusurlu davranışlarının affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığını göstermektedir. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan davranışlar boşanma davalarında eşlere kusur olarak yüklenemez. O halde, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen davalı-davacı erkeğin kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin açtığı karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken karşı davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk 2018 doğumlu ...’in ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

4-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatlar azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi (TMK m. 174/1-2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın ...'ya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 397.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran ...'e geri verilmesine, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 08.12.2022 (Per.)