"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Ziynet ve Çeyiz Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının kanıtlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1).
Davacı kadın dava dilekçesinde; davalı ile 28.07.2017 tarihinde resmi nikahlarının kıyıldığını, düğünlerinin olduğu 31.07.2017 tarihinde ise aralarında çeyiz senedi imzalandığını, bu çeyiz senedinde yazılı olan "25'er gramlık 12 adet bilezik, 1 adet ortası yarımlık kolye, 3 adet altın yüzük ve 1 adet set (küpe + saat) takımından" oluşan ziynet eşyalarının davalı tarafından teslim alındığını, davalının 12 adet bileziği baskıyla bozdurduğunu ve kendi adına banka hesabına yatırdığını, daha sonra davalının yurt dışına çalışmaya gittiğini, aralarında geçimsizlik başladığını, davalının telefonda kendisine "istemiyorsan evimden git" demesi üzerine evden ayrılmak zorunda kaldığını, evden ayrılırken "1 adet ortası yarımlık kolyesini, 3 adet altın yüzüğünü ve 1 adet set takımının" evde kaldığını ve alamadığını iddia ederek çeyiz senedinde yer alan ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiş, davalı erkek ise cevabında; kendisinin yurtdışında olduğunu, ziynetlerin davacıda kaldığını, evden ayrılırken ziynetleri davacının götürmüş olabileceğini, ziynetlerin uhdesinde olmadığını, yurtdışından davacıya baskı yapmasının mümkün olmadığını, kaldı ki davacının bilezikleri bozdurduğunu ikrar ettiğini ancak kendi hesabında böyle bir para bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davacı kadın sunduğu çeyiz senedi ile ziynetlerin davalı tarafa 31.07.2017 tarihinde teslim edildiğini ispatlamış ise de sonrasında davalının yurt dışına çalışmaya gittiğini ve senette yazılı ziynetlerden "1 adet ortası yarımlık kolye, 3 adet altın yüzük ve 1 adet set (küpe + saat) takımının" kendi yedinde kaldığını beyan ederek bu ziynetler yönünden ispat yükünü tekrar üzerine almıştır. Dinlenen davacı tanıklarının bir kısmı kadının son olayda üzerinde nikah yüzüğü hariç ziynet eşyası olmadığını beyan ederken bir kısmı ise nikah yüzüğü dahil hiç bir ziynet eşyasının olmadığını beyan etmişlerdir. Davalı erkeğin tanıkları ise davacı kadının henüz taraflar arasında telefon üzerinden tartışma olayı gerçekleşmeden önce kadının kız kardeşinin yanına ziyaret amaçlı olarak iki bavul ve bir sırt çantası ile evden ayrıldığını, daha sonra geldiğinde ise diğer eşyalarını da minibüsle götürdüğünü beyan etmişlerdir. Asıl olan tanıkların doğruyu söylediğidir. Davacı kadın, davalı tanıkları ile arasında husumet bulunduğunu iddia etmiş ise de bunu kanıtlayamamıştır.
Hal böyle olunca toplanan delillerden ve dinlenen tanık beyanlarından; davacı kadın, düğünde kendisine takılan ve kendisinin yedinde bulunan "1 adet ortası yarımlık kolye, 3 adet altın yüzük ve 1 adet set (küpe + saat) takımını" götürmesine engel olunduğunu, bu ziynet eşyalarının evde kaldığını ispat edememiştir. Davacı kadın dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmamıştır.
Davacı kadın tarafından talep edilen ve çeyiz senedinde yazılı olan ve düğün sonrası erkeğe teslim edildiği sabit olan "25'er gramlık 12 adet bileziğin" ise bozdurulduğu yönündeki kadının iddiası karşısında davalı erkek, bu ziynetlerin bozdurulduğunu tevilli olarak ikrar etmekle birlikte kendi hesabında böyle bir para olmadığını savunmuştur. Davalı erkek kendisine senetle teslim edilen bu ziynetlerin iade edilmemek üzere kendisine verildiğini veya kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığını ispatlamadıkça bu ziynetleri davacı kadına iadeyle yükümlüdür. Dosya kapsamından, çeyiz senedinde dava konusu ziynetlerden 12 adet bileziğin değerinin 45.000,00 TL. olarak gösterildiği, davalı erkek adına evlilik tarihinden bir ay sonra açılan ve yaklaşık 100.000,00 TL bakiyeli banka hesabından 30.07.2018 tarihinde davacı kadın tarafından 40.000,00 TL. tutarında bir meblağın çekildiği, daha sonra yine davacı kadın tarafından 01.10.2018 tarihinde 40.137,19 TL. olarak bu çekilen tutarın tekrar erkeğin hesabına yatırıldığı, bu tutarın davacı kadın tarafından bozdurulan bileziklerin bedeli olduğu iddia edilirken davalı erkek tarafından ise babasına ait para olduğunun savunulduğu, taraf ve tanık beyanları ile hayatın olağan akışına göre bu bedelin bozdurulan bileziklerin bedeli olduğu, hal böyle olunca çeyiz senedinde yazılı 12 adet bileziğin davalı erkek tarafından teslim alındığı ve bozdurulduğu, bu ziynetlerin kadına iade edilmediği, bu ziynetler yönünden davanın ispatlandığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, erkek tarafından çeyiz senedi ile teslim alınan, bozdurulan ve kadına tekrar iade edilmediği davacı kadın tarafından ispatlanan "25'er gramlık 12 adet bilezik" yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilecek yerde yazılı olduğu şekilde talebin tümü yönünden kabul kararı verilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 27.09.2022 (Salı)